Taraflar ayrı yerde oturdukları ve ulaşım kolaylığı dikkate alındığında, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Kaldı ki, değişen koşullara göre kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Mahkemece, davacı babanın kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin kabulüne karar verilerek, babanın babalık duygusunu tatminini sağlayacak şekilde daha uygun bir kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
Davalı-davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; karşı davalarının iştirak nafakasının arttırımı değil, iştirak nafakası davası olduğunu, tanıkların dinlendiği celsede hüküm kurulduğunu ve "son söz" sorulmadığını, velâyetin değiştirilmesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, velâyetin değiştiril mesini gerektirecek bir durumun bulunmadığını, ilk derece mahkemesi karar gerekçesinde velâyetin değiştirilmesini gerektirecek sonradan ortaya çıkan olguların gerekçelendirilmediğini, delillerin incelenme diğini, davacı-davalının haksız ve kötü söylemleriyle çocuğu etkilediğini, hükmedilen iştirak nafakası miktarına ve arttırım oranına da itiraz ettiklerini, mahkeme tarafından hükmedilen kişisel ilişki sürelerinin yetersiz olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması- Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı baba tarafından, her iki dava yönünden temyiz edilmiş olup, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması talep edilmiş ise de; kişisel ilişki düzenlemesine yönelik davaların Yargıtay'da duruşmalı olarak inceleneceğine dair yasal düzenleme bulunmadığı gibi işin niteliği gereği temyiz incelemesinin öncelikli olarak yapılması zorunlu olduğundan davalı- karşı davacının duruşma isteğinin reddine, evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verilerek evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davalı-karşı davacının velayetin değiştirilmesi davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Velayetin değiştirilmesine ilişkin dava, çekişmesiz yargı işidir (HMK m. 362/2-b-13)....
Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. TMK'nun 323.maddesine göre; ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARINI ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; müşterek çocuğu iki yıla yakın süredir davacı annenin bakıyor olduğunu, davalının çocuk ile uzun süredir görüşmediğini, müşterek çocuğun anne ile kalmak istediğini, kişisel ilişki kurulmasına tepki göstermesi istememesi tanık beyanlarının da yapılan tespitleri desteklemesi neticesinde müşterek çocuğun velayeti annesine verilmiş olduğunu, çocuğun kişisel görüşmeyi istememesi davacı tanıklarının çocuk ile babasının arasının kötü olduğunu belirtmeleri sonucu davalı ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması kararı verilmemiş olduğunu, davacının çalıştığını, davalının bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bulunduğunu, kirada oturduğu da belirtilerek 400,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş olduğu anlaşılmıştır....
Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 3-Velayeti davacı-karşı davalı kadına bırakılan müşterek çocuk ... 15.09.2013 doğumludur. Bu yaştaki çocuğun davalı-karşı davacı ile kararda gösterilen sürelerde kişisel ilişki gelişimini olumsuz etkileyebilir. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas alınmalıdır (TMK.m. 182/3). Çocuğun yaşı dikkate alındığında öngörülen kişisel ilişki çocuğun menfaatine uygun bulunmamıştır. Ayrıca değişen koşullara göre her zaman yeniden düzenleme talep edilebileceğinden kademeli kişisel ilişki kurulması da doğru değildir. Daha uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır....
Bu düzenlemeler dikkate alınarak, mevcut duruma göre açık görüş imkanıyla ilgili babanın hükümlü olarak bulunduğu cezaevinden bilgi alınmak suretiyle çocukla babası arasında görüş ve ziyaret imkanının araştırılması, kişisel ilişkinin buna göre belirlenmesi ve sonucuna göre kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde kişisel ilişki kurulması doğru görülmemiş, yine yaz aylarında kurulacak kişisel ilişkinin infazda tereddüt uyandıracak şekilde başlanma ve bitiş saatlerinin gösterilmemesi de hatalı bulunmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davalının istinaf talebinin kabulü ile, kararın şimdilik diğer yönler incelenmeksizin kaldırılmasına, yukarıdaki gerekçede belirlenen eksikliklerin tamamlanıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, buna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür....
Velayet açısından; Tarafların ayrı yaşadıkları dönemde müşterek çocuğun anne ile yaşaması, SİR raporunda velayetin anneye verilmesinin belirtilmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesinin doğru ve yerinde olduğu anlaşıldığından davalı erkek vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Kişisel ilişki süresi açısından; Çocukla ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı asil istinaf dilekçesi ile; velayetin değiştirilmesini gerektiren bir sebep bulunmadığını, uyuşmazlığın esasını çözer mahiyette tedbiren velayetin davacı anneye verilmesinin doğru olmadığını, annenin psikolojik durumunun velayeti üstlenmesine engel olacak mahiyette olduğunu, kişisel ilişki anneyle kendisine teslim edilen müşterek çocuğu alıkoyduğunu, iştirak nafakası koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Müşterek çocuklar Tunç Kaya ve Bişrimican Kaya yönünden velayetin değiştirilmesine ilişkin davanın KABULÜ ile, Samsun 2.Aile Mahkemesinin 2018/343 esas 2018/420 karar sayılı ilamı ile velayeti anneye verilen müşterek çocuk Tunç KAYA ve Bişrimican Kaya' nın anne de olan velayetinin değiştirilerek davacı baba T1 ' ya verilmesine, velayetin bu şekilde değiştirilmesine, Velayetleri babaya verilen müşterek çocuklar ile anne arasında; şahsi ilişki tesisine, Tarafların müşterek çocuğu Azze Nefes Kaya yönünden velayetin değiştirilmesine ilişkin davanın REDDİNE, Tarafların müşterek çocuğu Azze Nefes Kaya ile kişisel ilişkiye dair talebin kabulü ile; Velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile baba arasında; şahsi ilişki tesisine, İştirak nafakası talebine ilişkin davanın reddine, "karar verilmiştir....