Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü’nün 1997/3234 sayılı takip dosyasının düzenlenen sıra cetvelinde dikkate alınmadığını; öte yandan alacaklarının 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun Ek 5 nci maddesi uyarınca ilk hacze iştirak ettirilmesi gerektiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili sıra cetvelinin satış tarihi itibariyle düzenlendiğini, davacının haczinin düştüğünü, davacının diğer dosyasının iştirak ettirilmiş olması nedeniyle davaya konu ettiği dosyasının ilk hacze iştirak edemeyeceğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İcra Mahkemesince davacının bir dosyasının ilk hacze iştirak ettirildiği, dava konusu ettiği diğer takip dosyasının ilk hacze iştirak ettirilmesinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 69 ncu maddesine aykırı olacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş; hüküm davacı Fon vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki velâyetin değiştirilmesi davası ve karşı iştirak nafakası verilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-karşı davalının açtığı velâyetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası davasının kabulüne, davalı-karşı davacının açtığı karşı iştirak nafakası davasının ise reddine karar verilmiştir. Kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir....

      -K A R A R- Şikâyetçi vekili, borçluya ait taşınmazlardaki ürünlerin, müvekkilinin borç ikrarını içerir noter senedine dayalı alacağı nedeniyle haczedildiğini, İİK'nın 100. maddesine göre ilk hacze iştirak koşullarının gerçekleşmiş olmasına karşın satış bedelinin paylaşımına esas ........2012 tarihli sıra cetvelinde müvekkiline pay ayrılmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, hacze iştirak etmek isteyen alacaklının iştirak etmek istediği dosyada talepte bulunması gerektiğini, şikayetçinin hacze iştirak talebinin olmadığını savunarak, şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, şikayetçinin alacağının dayandığı noter senedinin öncelik hakkı sağlamadığı, İİK'nın 100/.... maddesine göre ilam niteliğinde olmadığı ve hacze iştirak koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....

        Şti'' yetkilisinin sahte fatura düzenlemek suçuna iştirak ettiği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın suçlamayı kabul etmemesi ve sanık hakkında düzenlenen vergi tekniği ve vergi suçu raporlarında sanığın sahte fatura düzenleme suçuna ne şekilde iştirak ettiklerinin belirtilmemesi karşısında, gerçeğin ve iştirak iradesinin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için; faturaları kullanan kişi ya da şirket yetkilileri dinlenip, sanığı tanıyıp tanımadıkları, faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıkları ve faturaların verilmesine sanığın iştirak olup olmadığı konusunda beyanlarının alınması, gerekli görülmesi halinde, düzenlenen faturalardaki yazı ve imzaların sanık ...’ye ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca muhasebecilik mesleği gereği olarak verilen hizmet kapsamında sanığın mükellef şirketin beyannamelerini vermek dışında...

          Aile Mahkemesi'nin 2013/588 Esas, 2014/755 Karar sayılı ilamının kesinleşmediğini, boşanma ile karar verilen iştirak nafakası, tazminatlar ve bunların ferileri niteliğindeki avukatlık ücreti ile yargılama giderlerinin kesinleşmeden takibe konulamayacağını, iştirak nafakası kararın kesinleşmesinden sonra işlemeye başlayacağından alacaklının dava tarihinden itibaren iştirak nafakası talep etmesinin ilama aykırı olduğunu belirterek, icra emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece nafaka ilamlarının infazı için kesinleşmesi gerekmediğinden şikayetin iştirak nafakası yönünden reddine avukatlık ücreti ile yargılama gideri yönünden ise kabulüne karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. HUMK'nun 443/4. (HMK'nun 367/2.) maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez....

            Mahkemece; davanın kabulü ile davalılar lehine ayrı ayrı hükmedilen 350 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, iştirak nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir. 4721 sayılı T.M.K'nun 328/1 maddesine göre; babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. ... olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Davalı ... 10.09.1991 doğumlu, Z. Tuçe ise 21.09.1987 doğumlu olup, dava tarihinde 18 yaşını doldurmuşlardır. Reşit olan çocuk adına velayeten annesi veya kendisi iştirak nafakası isteyemez. Şartları var ise reşit çocuk yardım nafakası talebinde bulunabilir (TMK. md. 364)....

              Somut olayda, şikayetin konusu boşanma ilamı ile hükmedilen iştirak nafakasının ilam kesinleşmeden talep edilemeyeceğine ilişkindir. İştirak nafakası, boşanma hükmünün, fer'isi mahiyetinde olduğundan, talep edilebilmesi için hükmün kesinleşmesi gerekir. İcra takibinin dayanağı .... .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/91 Esas 2010/98 Karar sayılı ilamında müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedildiği ve ilamın kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar tedbir nafakasının tahsili için ilamın kesinleşmesi gerekmez ise de dayanak ilamda iştirak nafakasına hükmedilmiş olup iştirak nafakası ilamın kesinleşmesi ile muaccel hale geleceğinden ilam kesinleşmeden takibe konu edilemez. Mahkemece bu husus gözardı edilerek şikayetin süreden reddine karar verilmesi doğru değildir....

                Somut olayda, şikayetin konusu boşanma ilamı ile hükmedilen iştirak nafakasının ilam kesinleşmeden talep edilemeyeceğine ilişkindir. İştirak nafakası, boşanma hükmünün, fer'isi mahiyetinde olduğundan, talep edilebilmesi için hükmün kesinleşmesi gerekir. İcra takibinin dayanağı ... .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/91 Esas 2010/98 Karar sayılı ilamında müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedildiği ve ilamın kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar tedbir nafakasının tahsili için ilamın kesinleşmesi gerekmez ise de dayanak ilamda iştirak nafakasına hükmedilmiş olup iştirak nafakası ilamın kesinleşmesi ile muaccel hale geleceğinden ilam kesinleşmeden takibe konu edilemez. Mahkemece bu husus gözardı edilerek şikayetin süreden reddine karar verilmesi doğru değildir....

                  ün ergin olduğu ve bozma ilamında sadece çocuklar ... için takdir edilen iştirak nafakalarının az olduğu belirtildiği ve müşterek çocuk ... yararına takdir edilen iştirak nafakası miktarı kesinleştiği halde, bozmadan sonra verilen kararda ... yararına yeniden ve 300 TL olarak iştirak nafakası takdiri doğru olmamıştır. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                    Mahkemece davacının iştirak nafakası haricinde kendiliğinden çocuk için yapmış olduğu yurt giderleri ve harici giderlerin iştirak nafakasından mahsup edilmesini talep edilemeyeceği, bu konuda davalı anne ile yapılmış bir anlaşmanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı dava ve cevaba cevap dilekçesinde iştirak nafakası bedellerinin bir kısmının davalının hesabına yatırdığını da beyan etmiş, bu yöne ilişkin delillerini de bildirmiş ise de mahkemece davacının bildirdiği deliller toplanıp, değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında davalının iştirak nafakası bedelinin davalının hesabına yatırdığını belirttiğine göre bu hususa ilişkin delillerinin toplanarak, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu