Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu madde uyarınca öncelikle tespit edilmesi gereken, 3.kişinin kusurlu ve kasıtlı eyleminin, kazasının meydana gelmesine sebebiyet verip vermediği, ortaya çıkan sonucun kazası olarak nitelendirilip, nitelendirilemeyeceği, hususudur. Bir olayın kazası niteliğinde bulunup bulunmadığının saptanması hukuki bir sorundur. Kazanın kazası sayılabilmesi için olayla sigortalının zarar görmesi arasında uygun neden-sonuç (illiyet) bağının gerçekleşmesi gerekir. Ortaya çıkan olayın nitelik itibariyle "sosyal sigorta olayı" olması ve bu olayın sigortalıyı zarara uğratması icabeder. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun “İş Kazası ve Meslek Hastalığının Tarifi” başlıklı 11. maddesinde yer almakta ve bu maddenin kazasına ilişkin (A) fıkrasında aynen; “A) İş kazası aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır....

    Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça 15/05/2015 tarihli dilekçesi ile kazası geçirdiğini beyanında bulunmuş ise de işveren tarafından sigoralının mensubu olduğu işyerinde düzenlenen kazası ve meslek hastalığı bildirim formu, kazası tespit tutanağı, olayın intikal ettiği kolluk kuvvetlerince olayla ilgili düzenlenen tutanak ve tanık ifade tutanakları bulunmadığından olayın 5510 sayılı yasanın 13. Maddesi gereğince kazası sayılamayacağına karar verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

    Öte yandan, 5510 sayılı Yasa’nın 18 nci maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; kazası nedeniyle göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici göremezlik ödeneği verileceği, 19 ncu maddesinde kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli göremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilip bildirilmediğinin Kurumca "işkazası tahkikatı"yapılıp yapılmadığının,yapılmış ise olayın " kazası"olarak değerlendirilip değerlendirilmediğinin mahkemece araştırılmadığı anlaşılmaktadır....

      Kurumun kazası tahkikatının ve giderek zararlandırıcı olayın kazası olarak tespitinin açılan tazminat davalarına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Şöyle ki İş kazasından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe Kurumca karşılanmayan zararların tahsiline ilişkin davalar olduğundan mükerrer tahsile neden olunmasının önüne geçebilmek için kazası sigorta kolundan Kurumun hak sahiplerine bağladığı gelirlerin tespiti ile bunun hesaplanan tazminattan tenzili gerektiği gibi,tek başına manevi tazminat davası açılması durumunda dahi mahkemenin görevine ilişkin neticeleri bulunmasından dolayı(olay kazası değilse yargılama mahkemelerinde yapılamayacağından) Kurumun kazası tahkikatı ve giderek olayın kazası olarak tespit olunması önem arz etmektedir. Somut olayda ise SGK Başkanlığınca davaya konu zararlandırıcı olay nedeniyle inceleme başlatıldığı fakat Kurumun 13.10.2004 tarihindeki zararlandırıcı olayı kazası olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır....

        İnceleme konusu dava dosyasında; dava tarihinin 15.03.2017 olduğu, davacının yargılama sırasında 27.09.2017 tarihinde Kuruma başvurması üzerine 17.11.2017 tarihli kararla Kurum tarafından olayın kazası olarak kabul edildiğinin mahkemeye bildirildiği, 19.01.2018 tarihli Kurum Sağlık Kurulu Kararında sürekli göremezlik derecesinin %0 olarak belirlendiği, Yüksek Sağlık Kurulu’nun 18.07.2018 tarihli kararı ile kazası nedeniyle maluliyeti gerekmediğinin bildirildiği, 27.02.2019 tarihli Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu kararında, 14.09.2015 tarihinde geçirmiş olduğu kazasına bağlı yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı ..... hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığının belirtildiği, Mahkemece “Davanın kabulü ile davacının 14.09.2015 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın kazası ve kazasına bağlı maluliyet oranının "%0 ( sıfır)" olduğunun tespitine” karar verildiği anlaşılmaktadır....

          Öte yandan, 5510 sayılı Yasa’nın 18 nci maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; kazası nedeniyle göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici göremezlik ödeneği verileceği, 19 ncu maddesinde kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli göremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda, kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumunca kazası olarak kabul edilip edilmediği belli olmadığı gibi Kurumca sigortalının işgöremezlik oranının da tesbit edilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur....

            Buna göre, mahkemece, kurumun kaza olayını davacı açısından kazası olarak kabul edip etmediğinin araştırılarak, kazası olarak kabul edildiğinde yukarıda açıklanan prosedüre göre davacının sürekli göremezlik oranının tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi; kurumca olayın davacı özelinde kazası olarak kabul edilmemesi halinde ise, davacıya Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel verilip, tespit davası, bu dava için bekletici sorun yapılarak çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

            Yapılacak ; davacı tarafça SSK aleyhine gelir bağlanmasına ilişkin açılan dava dosyasını getirtmek ve gerektiğinde davacılara kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacılara Kuruma müracaat ederek kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için önel vermek, işçi sağlığı ve güvenliği konularında uzman bilirkişilere olayı inceletmek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava kazası olduğunun ve kazası nedeni ili sürekli görmezlik oranının tespiti talebine ilişkindir....

              İş Mahkemesinin 2013/32 esas sayılı dosyası ile hizmet tespiti davası açtığı; 10.05.1998-30.05.2003 tarihleri arasında davalılar nezdinde hizmet tespitine karar verilmiş olduğu ve bu kararın 01/03/2016 tarihinde kesinleştiği, davacının 10/08/2006 tarihinde ... 20.İş Mahkemesinin 2013/324 esas sayılı kazası tazminatı davası açtığı ve tazminat davasında mahkemenin 17/10/2012 tarihli ara kararı üzerine bu; kazası tespiti davasını açtığı anlaşılmıştır. Somut olayda; kazaya ilişkin resmi belgeler araştırılmadan tanık beyanları ile tespit edilmeden ve bordro tanıkları dinlenmeden davacının beyan ettiği tarihe göre kazası tespitine karar verilmesi hatalıdır. Yapılacak İş; 1-Davacının dosyada kaza sonrası gittiğini beyan ettiği ... Özel Göz Hastanesine müzekkere yazarak davacının giriş kaydı olup olmadığını sormak 2-Davacının ameliyat olduğunu beyan ettiği ......

                UYAP Entegrasyonu