Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İptal kararı iptali talep eden yönünden asıl borçluya karşı sadece şeklen teşhis ettiricidir. ----------- kararına göre de ziya nedeniyle verilen iptal kararından sonra da senedi elinden bulunduranın senede dayanabilmesi için iptal kararını iptal ettirmesi gerekmektedir. --------- tarihli kararı ile de ------ gelmiştir. Somut dosyamızda ise iptal kararının meşru hamil olduğunu iddia eden davalı tarafından iptal ettirildiğine dair herhangi bir bilgi dosya kapsamında bulunmamaktadır. Kıymetli evrakın iptal hükmünün sonucu olarak zayii kararın bir takım etkileri bulunmaktadır. İptal kararının ilk etkisi; iptal isteminde bulunan kişi zayi olan veya zayi olduğu iddia edilen senedi ibraz edebilmiş olsaydı hangi hukuki durumda bulunacak idiyse bu hukuki duruma gelir. İkinci etki ise ; yapılan ilan üzerine senedin hamilinin ortaya çıkmadığı bu sebeple istihkak iddiasının mahkemece karara bağlanmadığı hallerde iptal kararı mülkiyet sorunun çözen bir karar değildir....

    Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve "İptal kararlan geriye yürümez" kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. Anayasa’nın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanması hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı, çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır. Ancak geriye yürümezlik ilkesinin en önemli istisnası, Anayasa’nın 152. maddesindeki somut norm denetimidir. Madde uyarınca mahkeme önüne gelen uyuşmazlıkta Anayasa aykırılık iddiasını ciddi görülür ve Anayasa Mahkemesine iptal için başvuru yapılırsa; Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı verildiğinde, iptal kararına uymak zorundadır....

      Zira, anılan İdare Hukuku ilkesinden dolayı idare, iptal kararının amaç ve kapsamına gore yeni bir işlem ya da işlemler yapmak, iptal edilen işlemden doğan sonuçları ortadan kaldırmak, işlemin hiç yapılmamış sayılmasının bir gereği olarak önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlamakla yükümlü bulunmaktadır(Danıştay İdari Dava Daireleri 20/10/2005 tarihli ve 2003/977 E. K. 2005/2500 K. sayılı kararı da aynı yöndedir). Buna bağlı olarak, iptal edilen idari işleme bağlı olan diğer işlemler de ortadan kalkar. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır. Bir başka ifadeyle, iptal kararları; iptal edilmiş olan idari işlemi, hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirmektedir. Bununla birlikte, iptal kararları herkes bakımından geçerlidir. Aynı idari işlemin iptali amacıyla başkalarının da iptal davası açmasına gerek bulunmamaktadır....

        Bakılan uyuşmazlıkta, öncelikle Danıştay Onuncu Dairesince verilen iptal kararının gerekçesi ve iptal kararının hukuki sonuçları üzerinde durulması gerekmektedir. Sözkonusu iptal kararında, dava konusu işlemde, yasayla zorunlu görülen şekil kuralına uyulmamasının esası etkileyen bir noksanlık niteliğinde olduğu gerekçesine yer verilmiş; azlık oylarının teblliğ edilmemiş olunması hali, iptal kararının gerekçesini oluşturmamaktadır. İptal davasında idari kararın iptal edilmesi halinde bu karar ve bu kararla birlikte doğmuş olan hukuki durum ortadan kalkmış olur .İptal kararları, ortadan kaldırılmış, olan idari tasarrufun yerine geçmiyeceğinden, idare iptal edilen kararın yerine yeni bir karar almak zorundadır.Ancak, idarenin yeniden alacağı karar da iptal hükmüne uygun olmalıdır. Devletin bütün organlarını bağlayan iptal kararlarına uymak ve onu yerine getirmek zorunluluğu vardır.İptal kararı, idari işlemin doğumunda, unsurlarındaki sakatlıkları saptadığı için geçmişe etkilidir....

          görülmekte ise de, bu durumun iptal kararının uygulanması olmayıp, idarenin yasaların kendisine verdiği yetkiyi kullanması olduğu, nitekim, hem ilgilinin müstafi sayılması kararı ortadan kaldırılmadığı, hem de henüz o tarih itibariyle iptal kararı verilmediği, böyle olunca da davacının 8.11.1995 tarihinde göreve başlatılmış olmasının daha sonraki bir tarihte verilen iptal kararının uygulanması olarak kabulüne olanak bulunmadığı, diğer yandan, sözü edilen iptal kararı üzerine, bu kararın gereği olarak davacının göreve başlatılmadığı gibi, ilgilinin bu yöndeki isteğinin de cevap verilmemek suretiyle reddedildiğinin görüldüğü, bu durumda Mahkemelerinin … gün ve E: …, K: … sayılı iptal kararının uygulanması amacıyla davacının göreve başlatılması yönünde yaptığı başvurusunun davalı idarece cevap verilmemek suretiyle reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … İdare Mahkemesinin … gün ve … sayılı...

            un İptal edilen ...'e ait kayıtla evlendiği, askerlik yaptığı ve sosyal hayatta iptal edilen bu nüfus kaydını kullandığı anlaşılmaktadır. ... ile ...'ın aynı kişi olduğu toplanan delillerle tespit edildiğinden ve ...'ün kaydının iptali halinde davacının mağduriyete uğramaması açısından; mahkemece iptal kararı yanında ... ile ...'ın aynı kişi olduğunun tespitine ve iptal edilen ... üzerindeki vukuatların ...'ın nüfus kaydına nakline de karar verilmesi gerekirken, sadece iptal kararı ile yetinilmesi doğru değil ise de; bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının, ikinci paragrafının beşinci satırındaki "İPTALİNE" sözcüğünden sonra gelmek üzere "kaydı iptal edilen ... ile ... İli ... İlçesi ... Köyü Cilt No:... Hane No:... BSN ...'de nüfusa kayıtlı ... vatandaşlık numaralı ... ve ... oğlu 23.04.1981 doğumlu ...'ın aynı kişi olduğunun TESPİTİNE, iptal edilen ... üzerindeki vukuatlar'ın ...'...

              Bir idari işlemin idari yargı kararı ile iptal edilmesinin sonucu işlemin, tesis edildiği tarihten itibaren kesin olarak hukuk aleminden kalkması olup, iptal edilen işleme dayalı olarak tesis edilen işlemler de dayanaksız kalırlar. İptal kararı üzerine idarenin kimi zaman her hangi bir işlem yapmasına gerek olmaz ise de iptal edilen işlemin niteliğine göre, idarece işlem veya eylem yapılması zorunlu olduğu haller de ortaya çıkabilir. Bu durumda idare, 2577 sayılı Yasanın 28. maddesinde kurala bağlandığı gibi, Danıştay veya idari mahkeme kararının gereklerine göre, gecikmeden işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olup, bu süre kararın idareye tebliğinden itibaren azami 30 gündür. İptal kararının idarece uygulanmaması hali; idare, kararın gereğini yerine getirmeyen kamu görevlisi, lehine hüküm verilen ve işlemin iptali nedeniyle menfaati ihlal eden kişiler açısından farklı sonuçlar doğurur....

                HMK Md.439 "1) Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabilir....

                  Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay'ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa'ya aykırılığı saptanmış Yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını duyurması, iptal edilen Yasa'nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa'ya aykırı Yasa hükmünün uygulanmasını bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa'ya aykırı Yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. (Turan Yıldırım Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İd. Huk....

                    Somut olayda, davalı idarenin iptal kararını temyiz ettiği davacı vekilince bilinmesine rağmen ikinci seçenek tercih edilmemiş, iptal kararının tebliği üzerine tam yargı davası açma yolu benimsenmiştir. Bu haliyle davanın süresinde açılmadığı ortadadır. Mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile aksi yöndeki karara katılmıyoruz....

                      UYAP Entegrasyonu