Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Satış vaadi sözleşmesi sonucunda, satış vaadinde bulunanın vaad alacaklısına mülkiyeti devredebilmesi için, ifanın mümkün olması gerekir. Ne var ki, gerek satış vaadinde gerekse halen her iki tapu kaydında da davalılar ve dava dışı diğer mirasçılar arasında elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan başka bir anlatımla, elbirliği hali çözülmediğinden 3. kişi durumundaki davacılara tapu intikali mümkün değildir. Satış vaadi sözleşmesine dayanılarak açılan davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece yanlışa düşülerek yazılı şekilde kabul kararı verilmesinde isabet görülmemiştir....

    "İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Nosu : 444-251 - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Kartal 10.Noterliğince 26.8.1999 tarihinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ve 8.9.2003 tarihli protokolün uygulanmasından kaynaklanmış olup, davalı ... tarafından aynı sözleşme ve protokole dayanarak açılan menfi tespit davasında verilen kararın temyiz incelemesi Yüksek 13.Hukuk Dairesince yapılmış olduğundan, itirazın iptali talebiyle ilgili bu uyuşmazlıkta temyiz incelemesini yapmak Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 10.2.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.10.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02.04.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 13.07.1979 ve 06.07.1983 tarihli satış vaadi sözleşmelerine dayanarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Mahkemece, kişilerin satış vaadi sözleşmesinden doğan haklarını ancak karşı akitlerine karşı ileri sürebileceği, davacı ile tapu maliki olan davalıların murisi ... arasında düzenlenmiş bir sözleşme bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davalıların murisi tapu maliki ... Buyruk 13.07.1979 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 7 ada 14 parsel sayılı taşınmazını ... .'...

        Mahkemece davalının sunduğu 29.08.2001 tarihli makbuz ve ibraname başlıklı belgenin ceza mahkemesindeki yargılamaya konu edilen taşınmaz satış vaadi uyuşmazlığı ile ilgili olduğu, bu nedenle değerlendirilmediği, davalının kefil olması nedeniyle hakkında icra takibi yapılabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, borca itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmitir. Davalının, davacı ... ile dava dışı ... arasında imzalanan Harici Motorlu Araç Satış Sözleşmesi altında kefil olarak isim ve imzasının bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesi uyarınca trafikte tescilli araçların her türlü satış ve devirlerinin noterde yapılması zorunludur. Noterde yapılmayan satış ve devirler geçersizdir. Kefalet fer’i niteliği itibariyle geçerli bir asıl borca ihtiyaç duyar....

          den intikal eden 1478 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki miras paylarını 11.08.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davacılar ... ve ...'e satmayı vaat etmiştir. Mahkemece satış vaadi sözleşmesi gereğince davalılar ... ve ...'ün muris ...'den intikal eden dava konusu taşınmazdaki 1/4'er paylarının iptali ile satış vaadi alacaklıları davacılar Hasan ve ... adlarına 1/2'şer oranda tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK'nun 438/VII maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir....

            Satış vaadi sözleşmesinde taşınmazın 120.000 TL bedel ile davacılara satıldığı bedelin tamamının vaatte bulunan davalıya ödendiği yazılıdır. Ancak, davalı tarafından ibraz edilen, mahkemece dosya evrakı arasına konulan bonoda “.... köyündeki taşınmaz tapusu verilince 20.000 TL ödeyeceğim, ödeyecek ... “ açıklaması ve imzası bulunmakta olup, taşınmazın tapu devrinin yapılmamasına, davacı yanın bu bonoya karşı “başka bir edimin konusudur.” açıklamasına göre, bakiye 20.000 TL satış bedelinin henüz ödenmemiş olduğu, bononun satış vaadi sözleşmesi ile aynı gün düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkemece yukarıda sözü edilen kam.iyo senedinin satış bedeline mahsuben verilip verilmediğini, satış vaadi sözleşmesi ile ilişkisinin bulunup bulunmadığının incelenmesi ve bedelin tam ödenip ödenmediğinin, belirlenmesi ve bundan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda yazılı olduğu şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmayıp hükmün bozulması gerekir görüşündeyiz....

              Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinde belirlenen edimlerin tam olarak yerine getirildiği ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır....

                İli, ...r İlçesi, 76 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak 04.08.1955 gün ve 685 yevmiye sayılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, bedelin tamamının satış vaadinde bulunana ödendiğini, sözleşme tarihinden beri taşınmazın davacıların zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek, davalıların murisi adına kayıtlı tapunun iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, "davacıların murisi...ile 04.08.1955 tarih ve 685 yevmiye no.lu taşınmaz satış vaadinin tarafı olan...’ün aynı kişi olduğuna ilişkin delil sunulmayıp ilgili husus ispat edilemediğinden davacıların 04.08.1955 tarih ve 685 yevmiye no.lu taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanarak talepte bulunma hakları olmadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine" dair hüküm kurulmuştur. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14/07/2014 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18/06/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, davacı ile davalıların arasında ... 1. Noterliği'nde 10.03.1995 tarihli ve 2511 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, söz konusu satış vaadi sözleşmesi ile 3 ada 33 parselde kayıtlı taşınmazda murisleri adına kayıtlı hak ve hisselerin tamamını davacı ...'...

                    Noterliği 19/12/2011 tarih 41818 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi yapıldığı gün olan 20/12/2011 tarihinde 20531 yevmiye ile tapu siciline şerh edildiğini, şufa hakkı kullanarak şufa davası açan davalılar bu haklarını satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edildikten sonra kullandıklarını, tapudaki hisse devir tarihleri ve mahkemece verilen önalım kararlarının tarihi taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh verildiği 20/12/2011 tarihinden sonraya denk geldiğini, Tapu Kanunu gereğince taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmesi nedeniyle davacı T1'ın sözleşmeyle kazandığı şahsi hakkını taşınmazı sonradan malik olanlara karşı ileri sürülme olanağı olduğunu, her ne kadar asli müdahiller T6, T7 ve T8 ön alım hakkını kullanarak taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu hisseyi adlarına tescil ettirmiş iseler de devraldıkları hisseler üzerinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile ilgili tapudaki şerh nedeniyle davacı T1'a karşı sorumlulukları bulunduğunu, Tapu kaydında Satış...

                    UYAP Entegrasyonu