Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda belirtilen sözleşme hükümlerine göre davacı taraf teminat mektubunu hem mal bedeline hem de cezai şarta çevirebilir. Davacı taraf, teminat mektubunun nakde çevrildiğini kabul edip, bu bedelin cezai şart alacağından mahsup edildiğini bildirmiştir. Davalı bayiin ise cevabî ihtarında ve savunmalarında davacı şirketin cezai şart alacağı bulunmadığı, böyle bir talep hakkı olmadığını ileri sürmesi karşısında ihtilaflı bir cezai şart alacağı için teminat mektubunun nakde çevrilerek cezai şart alacağına mahsubu doğru değildir. Yapılması gereken iş, takibe konu cari hesap alacağından bu teminat mektubunun mahsup edilmesidir. Zira, teminat mektubu 28.07.2011 tarihinde davacı tarafça nakde çevrilmiş olup, davalı taraf ise dava konusu sözleşmeyi 29.07.2011 tarihinde tek taraflı feshettiğine göre, mahkemece davacı tarafın cezai şart alacağı hakkı doğmadan işbu teminat mektubunun cezai şart alacağından mahsup edilmesi isabetsizdir....

    Taraflar arasında daha önce, sözleşmenin 25.maddesinden kaynaklı cezai şart alacağı yönünden yapılan yargılamada ilk derece mahkemesince ceza miktarının 1/2 oranında tenkisine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmitir. Bu durumda, cezai şart niteliğinde olan 23 ve 24. maddesindeki alacağın da tenkisi gerektiğinden, ceza alacağının 1/2 oranında tenkisi ile takdiren 7.000 Euro alacak üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu hususun değerlendirilmeden karar verilmesi yerinde olmamıştır....

      -TL cezai şart alacağı, 270,30.-TL bunun işlemiş faizi ve 10.054,12.-TL menfi zarar toplamı 21.763,03.-TL üzerinden davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Cezai şart alacağı likit yani belirlenebilir olduğundan bu yönden davacı lehine icra inkar tazminatı verilmiştir. Ancak reklamasyon bedeli yönünden alacak yargılamayı gerektirir nitelikte görüldüğünden bu yönden davacı lehine icra inkar tazminatı verilmemiştir. Davacı takibinde haklı olduğundan davalı lehine kötüniyet tazminatının şartları oluşmadığı anlaşılmıştır. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davanın kısmen kabulü ile; Davalının ... İcra müdürlüğünün .../... esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 11.438,61.-TL cezai şart alacağı, 270,30.-TL bunun işlemiş faizi ve 10.054,12.-TL menfi zarar toplamı 21.763,03....

        K A R A R Davacı, emlak komisyonculuğu yaptığını, davalı ile dava dışı mal sahibi arasında taşınmazın satışı konusunda anlaşma yapıldığını ve 27.01.2013 tarihli Gayrimenkul Alım-Satım ve Komisyon Sözleşmesi" imzalandığını, ancak davalının sebepsiz şekilde taşınmazı satın almaktan vazgeçtiğini, sözleşmenin 4. maddesinde, satış bedelinin % 3 + % 18 KDV alıcıdan, % 3 + % 18 KDV satıcıdan olmak üzere, toplam satış bedelinin % 6 + %18 KDV oranında komisyon ücreti alacağı kararlaştırıldığını, somut olayda alıcı ve satıcıyı bir araya getirerek ücrete hak kazandığını, alacağın tahsili için yapılan takibe davalının yaptığı itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, ......

          DAVA : İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 18/02/2021 KARAR TARİHİ : 07/06/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı Vekili Dilekçesinde Özetle; Davalı borçlu aleyhine, emlakçılık komisyonu adı altında müvekkilinden tahsil ettiği haksız kazancın iadesi maksadıyla Bursa 9.İcra Müdürlüğü 2020/1221 E....

            Dava, rekabet yasağının ihlali nedeniyle taraflar arasında düzenlenen ... tarihli sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağı ve manevi tazminat davası olup, sözleşme kapsamında davacı işveren davalı ise işçi konumunda olup, dava da sözleşmenin devamı sırasındaki davalının iyi niyet, dürüstlük ve özen borcuna aykırılık iddiasına dayalı olduğundan, 5523 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 maddesi gereğince davaya bakma görevi İş Mahkemesine ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır....

              Davalı bu faturalara süresinde itiraz etmemiş ve fatura içeriği taşıma hizmetinin davacı tarafından verildiğinin benimsendiği görülmektedir. 23.03.2018 tarihli bilirkişi raporuyla aynı bilirkişiden alınan 08.08.2018 tarihli ek raporda, dört adet faturanın davalının ticari defterlerine kayıt edildiği, fatura borcunun ödeme ile sonlandırılmadığı, davacının sözleşme şartlarının ihlal ettiği gerekçesiyle, davalı tarafından düzenlenen 31.10.2016 tarihli 10.000,00 TL bedelli cezai şart faturasının cari hesaptan mahsubu ile borcun sıfırlandığı belirlenmiştir. Davalı vekilinin raporlara yönelik beyan dilekçelerinde de borcun ödendiğine ilişkin bir savunma bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının faturadan kaynaklı takip ve dava konusu alacağının ödenmediği, bu alacağın davalı tarafından düzenlenen cezai şart faturası kapsamında davalının cari hesabından mahsup edildiği ve cezai şart alacağı faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ: 17.01.2017 K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kira alacağı ile kira sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 22.12.2016 tarih 2016/398 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 30.12.2016 tarih ve 29934 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Yazı içeriğinden takibe konu alacağın ödenmeyen ve eksik ödenen kira paraları, bunlara ilişkin gecikme faizi ile cezai şart olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından bu miktarlar toplanarak asıl alacak olarak gösterilmiş ve takipten itibaren faiz istenmiştir. Davalı alacağa ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurmuştur. Bilindiği üzere itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardır. Alacaklı takipte hangi sebebe ve belgeye dayanmış ise yargılama da bu sebep ve belgeler üzerinden yürütülmek zorundadır. Örneğin, ödeme emrinde alacağın kaynağı olarak kira parası gösterilmiş ise itirazın iptali davasında alacağın kaynağı artık cezai şart alacağı olarak değiştirilemez. Mahkeme bu durumda kira alacağı var mı sadece ona bakmalıdır. Ödeme emrinde alacaklı tarafından hangi kalem alacak için ne miktar istendiği belirtilmemiş, mahkeme tarafından da bu husus açıklattırılmamıştır....

                Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasındaki sözleşmedeki cezai şart hükmüne dayalı olarak davalı hakkında takip yapıldığı, davalının süresi içerisinde borca itiraz ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın takibe konu sözleşmenin taraflarca imzalanıp imzalanmadığı ve bu sözleşmeden dolayı davacının cezai şart alacağının oluşup oluşmadığına ilişkin olduğu, sözleşmede davalı şirket adına atılan imzanın Adli Tıp Kurumu raporuna göre şirket yetkilisine ait olup olmadığının tespit edilemediği, sözleşmenin mahkeme kasasına sunulan aslında davacı şirket tarafından atılmış bir imzanın bulunmadığı, davacı tarafın talebinin sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağına dayalı olması sebebiyle davacının öncelikle alacağın kaynağını teşkil eden sözleşmenin taraflar arasında imzalandığını usulünce ispatlaması gerektiğini, akdi ilişki ispatlanmadan sözleşmeden kaynaklı cezai şartın varlığının da ispatlanamamış olacağı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından...

                  UYAP Entegrasyonu