Davacı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde fiili teslim tarihinde fatura tanzim edileceğini, sözleşmenin imza tarihinde KDV oranının % 18 olduğunu ancak sözleşmenin 8.2 maddesinde faturanın düzenleneceği teslim tarihinde KDV oranında artış olması halinde bu bedelin alıcıdan tahsil edileceği, azalış olması halinde ise fazla bedelin iade edileceği yönünde hüküm bulunduğunu, KDV oranının % 8'e inmiş olmasına rağmen davalı tarafça fark bedelin iade edilmediğini belirterek, bu bedelin tahsili için başlatılan icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak fatura tarihindeki KDV oranının, sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan oranın altında olması nedeniyle davalıya ödenen fazla KDV miktarının tahsili için başlatılan icra takibine, itirazın iptali istemine ilişkindir....
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, davacı alacaklıların, faturalara dayalı 11.258,38 TL’lik alacakları için başlatmış oldukları takip nedeniyle davalının, 1.700 TL’lik borcu kabul etmek suretiyle 2010/4859-12687 bakiyesine itiraz ettiği, davacıların da “itirazın iptali” istemiyle eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince, herkes iddiasını ispatla yükümlü olup, davacılar da, davalıdan alacaklı olduklarını yasal delillerle kanıtlamak zorundadırlar. Yine ilamsız takibe dayalı olarak açılan ... bu itirazın iptali davasında ispat yükü, kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafa aittir. Takibe dayanak olarak gösterilen faturalar, borçlunun imzasını taşımayıp, alacaklı tarafından tek taraflı olarak düzenlendiğinden, tek başına alacağın varlığını ispat etmek için yeterli değildir....
Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından araç karşılığı yapılan ödemelerin müvekkiline geri ödenmesine ve aracın iadesine karar verildiğini, bononun bedelsiz kaldığını belirterek, müvekkilinin bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, bononun ... satış sözleşmesine istinaden verildiğinin ancak yazılı delille ispat edilebileceği belirtilerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bononun mücerret borç ikrarı içeren bir belge olması ve ... satım sözleşmesi ile bağlantısının davacı tarafından ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/592 E ve 2008/857 K sayılı dosyasında davacı yan tarafından açılan itirazın iptali davasında ......
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, borçluya ait araç üzerine 11.02.2013 tarihinde rehin sözleşmesine dayalı olarak haciz uygulanmış olduğu, aynı araç üzerinde ... alacağının bulunduğu, ... tarafından 03.04.2012 tarihinde haciz konulduğu, ....'nin alacağı için ise 11.02.2013 tarihinde haczin konulmuş olduğu, sıra cetvelinde birinci sıradaki alacaklının SGK, ikinci sıradakinin rehin alacağı olduğu, üçüncü sırada Mersin Vergi Dairesi'nin alacağının bulunduğu, taşıt üzerindeki ilk haczin, ... 6183 sayılı Yasa gereğince yapmış olduğu alacağa dayalı olduğu, bu alacağın amme alacağı olduğu, ilk haczi koyan amme alacaklısının izni olmaksızın hacze iştirakin mümkün olmadığı dikkate alınmadan paranın paylaştırılmasına karar verilmiş olduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile....'...
Hükmü, davacı ve birleştirilen dosyada davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, yüklenicinin bağımsız bölüm temlikine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise satış bedelinin tahsili, birleştirilen dava ise icra takibine itirazın iptali ve inkar tazminatı isteğine ilişkindir. Dosya içerisindeki belge ve delillere ve taraflar arasındaki satış sözleşmesine göre bakiye bedelin ödenmediği sabit olup, yüklenici bu bedel için icra takibi yapmakla tercih hakkını bedel ödendiği takdirde davacı R.. Ö..'e dava konusu bağımsız bölümün mülkiyetini devredeceği yönünde kullanmıştır. Bu durumda takibe itirazın iptaline karar verildiğine göre birlikte ifa kuralı gereğince asıl davanın konusunu oluşturan ve davalı adına kayıtlı bulunan bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkinin tasfiyesi nedeniyle davalının, 15.000.00 YTL nakit, 10.350.00 YTL emtia olarak, 11.961.00 YTL bakiye emtiadan ½ hisseyi davacıya ödemeyi sözleşme ile kabul ve taahhüt etmesine rağmen ödemede bulunmadığını, alacağın tahsili için girişilen icra takibine de haksız olarak itiraz ettiği gerekçesi ile itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, yetki itirazında bulunarak, müvekkili firmanın sözleşmeye dayalı bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata hükmolunmasını istemiştir....
.- YTL. değer gösterilerek Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmeleri mülkiyeti geçirim borcunu doğuran akitlerden (T.M.Y.’nın 706. m.) olup, sözleşmede belirtilen miktar ve değerin hayatın ve günün olağan koşullarına uygun olmadığı gibi kamu düzenine ilişkin görev konusu taraf iradesine bırakılmakla sözleşmede belirtilen değerin harç kaybına neden olacağı da gözetilerek, Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmelerine dayalı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin dava tarihindeki değere göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay H.G.K.'nun 29.03.2006 gün 2006/14-91-2006/115 sayılı kararında da taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali, tescil davaları ile benzer nitelikteki şufa ve tenkis davalarında da dava tarihindeki değerin esas alınması gerektiği kabul edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıya 1.5.2004 tarihinde ... Megane araç satıp teslim ettiğini, satış bedelinin 38.659 YTL. olduğu halde davalının 37.563 YTL. ödeme yaptığını bakiye bedel için yapılan takibe de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 icra-inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, araç bedelinin tamamını ödediğini, araç ve ruhsatın bu nedenle kendisine teslim edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, itirazın iptali ile % 40inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Zira davacı taraf ticari defterlerini ibraz etmemiş, tanık deliline dayanmamış ve taraflar arasında satış sözleşmesi bulunduğuna dair dekont üzerinde yer alan "araç bedeli faturaya istinaden" ibaresi dışında herhangi bir somut delil de göstermemiştir. Davacı taraf ticaret şirketi olup basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Satış sözleşmesine istinaden yapacağı ödemenin muğlak bir ifade ile gönderilmesi ve satış sözleşmesine ilişkin herhangi bir yazılı delil bulunmaması karşısında bu muğlak durumdan lehine sonuç elde etmesi de mahkememizce mümkün görülmemiştir. Bir diğer taraftan "faturaya istinaden" açıklamasına rağmen davalı tarafça düzenlenen bir fatura bulunmadığı, davacının ticari ilişkinin sürdüğü 3 aylık süre boyunca da araç devrine ilişkin bir talebinin davalıya iletildiğine dair bir delil sunulmadığı hususları da davacı aleyhine değerlendirilmiştir....
Tüketici Mahkemesi özel bir mahkeme olup, resmi şekilde düzenlenmeyen satış sözleşmesine dayalı davanın özel mahkeme durumundaki tüketici mahkemesinde görülemeyeceği oybirliği ile verilen 02.03.2005 gün ve 2005/13-165-120 sayılı kararla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da kabulünde olup, uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemeler görevlidir. Bu durumda, davaya bakmakla görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 12.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....