Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece davacı yanca başlatılan 2010/8389 esas sayılı icra takibinin iptal edilmesi sonucu davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. İtirazın iptali davasının şartlarından birisi, usulüne uygun olarak ilamsız icra takibi yapılması ve bu icra takibine süresi içinde yapılan itiraz sonucu takibin durmasıdır. Somut olayda davacı yanca başlatılan 2010/8389 esas sayılı takip ilamsız icra takibi olmayıp kambiyo senetlerine özgü yol ile başlatılan kambiyo yolu ile takiptir. Dolayısıyla kambiyo yolu ile yapılan icra takibine karşı imza dışındaki itiraz takibi durdurmaz. Davalı aleyhindeki icra takibine karşı icra mahkemesinde iptal davası açmış olup yargılama sonucu takip iptal edilmiş ve karar kesinleşmiştir....

    Mahkemece ödeme emirlerinin yargılama sırasında iptal edildiği, bu nedenle eldeki itirazın iptali davasının konusuz kaldığından işin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereği yerine getirilmeden konusuz kaldığından davalılar vekili yararına takdiren 1/2 oranında 29.807,38 TL vekalet ücretine hükmedilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. İtirazın iptali davası açılabilmesi için geçerli bir icra takibi olması ve usulüne uygun ödeme emri düzenlenmesi davanın ön şartıdır. Somut olayda davalılara gönderilen ödeme emirleri davalıların açtığı dava sonucu iptal edildiğinden açılan itirazın iptali davasında ön şartın var olduğundan söz edilemez. Davanın ön şart yokluğundan reddi ile buna göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulup buna göre vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir....

      - KARAR - Davacı vekili, davalı tarafça 2001/2702 sayılı takiple kambiyo senedine dayalı icra takibi yapıldığını, davacının borçlunun işyeri haczi sırasında icra müdürlüğü nezdinde kefil olduğu, bunun üzerine davacının emekli maaşına haciz konulduğunu, bu takip dayanağı bononun kambiyo vasfında olmaması nedeniyle 2001/2702 sayılı takibin icra hukuk mahkemesince iptal edildiğini, iptal edilmiş takipte davacının maaşından yapılan tahsilatların faizi ile birlikte davalıdan tahsili için davalı aleyhine takip yapıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının icra kefaletinin ilam niteliğinde belgelerden sayıldığı, iptal edilen kambiyo takibinin davacının ilamlı takip sorumluluğunu etkilemeyeceğini, davacının talebinin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir....

        Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, takibe konu itirazın iptal edilen kısmı olan 41.074,39 TL'nin %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkili kurumdan (SSK’dan) yaşlılık aylığı almakta olan davalı borçluya daha sonra T.C. Emekli Sandığı tarafından yanlışlıkla emekli aylığı bağlanması nedeniyle, emekliliğinin iptal edilerek, iptal nedeniyle 1.6.2006 – 30.6.2011 tarihleri arasında kendisine yersiz olarak ödenen 48.065,77 TL nin iadesi konusunda İzmir 26. İcra Müdürlüğünün (eski 2012/7263) 2014/3222 sayılı dosyasıyla icra takibi açıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ve icra inkar tazminatına karar verilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

          Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 2.172 YTL alacaklı olduğu gerekçesiyle bu miktar için itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren bu miktara avans faizi yürütülerek takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı savunmasında takibin dayanağı çek iptal kararında zayi edilen 4040520 nolu çek bedelini bankaya ödediğini, davalı ile aralarında temel ilişki bulunmadığını ileri sürmüş, davacı da alacağının 4040530 nolu çekten kaynaklandığını, zayi kararında çekin numarasının 4040520 olarak yanlışlıkla yazıldığını belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacının iptal kararının konusu olmayan çek yönünden iptal kararına dayanamayacağı gözetilerek karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....

            Davacı, yeşil kart kullandığı dönemde vergi mükellefiyet kaydının bulunduğu tespit edilen davalının yeşil kartının iptal edildiğini, tedavi harcamalarının usulsüz olarak yeşil karttan karşılandığını, tedavi harcamalarının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, vergi mükellefi olmadığını, yeşil kart kullanma şartlarına sahip olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, davalının yeşil kart kullanma şartlarına sahip olmadığı kabul edilerek, bilirkişi görüşü uyarınca davanın kabulüne ve icra takibine yönelik itirazın iptaline karar verilmiştir. Dosya kapsamından; davalının, yeşil kart kullandığı dönemde vergi mükellefi olduğundan bahisle yeşil kartının iptal edildiği, usulsüz kullanım olduğu tespit edilen dönemde yapılan tedavi harcamalarının tahsili amacı ile davalı aleyhine ......

              İdare Mahkemesi'nin 2012/1255 Esas 2013/248 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiğini, iptal edilmesi nedeniyle davalıya ödenmiş olan 84.816,00 TL'nin tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının asıl alacağı kabul etmesine rağmen, alacağın ferilerine ve faize itiraz ettiğini, kısmi itirazın hukuki dayanağının bulunmadığını, ödeme tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmesinin yasaya uygun bulunduğunu belirterek; itirazın iptali ile %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; yapılan takipte faiz başlangıç tarihinin belirtilmediğini, faizin ancak ödeme istemini takip eden 1 ay sonunda işlemeye başlayacağını savunarak; davanın reddini istemiştir....

                İptali gerekir." şeklindeki ifade ile iptal gerekçesi açıklanmıştır. Gerekçeli karardaki, "…337.maddesinin birinci fıkrasının iptaline karar verilmesinin doğuracağı hukuksal boşluk, kamu yararını ihlal edici nitelikte olduğundan…" şeklindeki ifadeden de anlaşılacağı üzere, anılan eylem hakkında gerekli düzenleme yapılıncaya kadar hukuksal boşluk önlenmek istenmiştir. Hal böyle olunca, İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Yasa ile değişik 337.maddesinin birinci fıkrasının 16 Nisan 2009 tarihine kadar yürürlükte olduğu, itirazın incelendiği tarih itibariyle suç olmaktan çıkarıldığı gözetilerek itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz ise de, itirazın incelendiği tarihte iptal hükmü yürürlüğe girdiğinden borçlunun üzerine atılı olan mal beyanında bulunmama eylemi kanunda suç olmaktan çıkmıştır....

                  İptal kararının olumlu sonucu ise davacının hak sahipliğini borçluya karşı göstermesi yani hak sahibinin teşhisine imkan vermesi olarak karşımıza çıkar. Buna göre, iptal kararı davacının (iptal kararını elde eden kişinin) senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yaratır. İptal kararının her iki etkisi de hak sahipliğinin teşhisi (hak sahipliğinin tespiti) meselesine ilişkindir. Başka bir anlatımla, iptal kararı sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağlar. Kararın maddi hukuk yönünden bir etkisi yoktur. Maddi hukuk yönünden mevcut durum aynen kalır. Başka bir deyişle, iptal kararı hakkın mevcudiyetine, muhtevasına ve bu hak üzerinde tasarruf yetkisine tesir etmez. İptal kararı, iptal olunan senet yerine kaim olan bir senet niteliği taşımamaktadır....

                    Ancak; 1-İcra İflas Kanununun 67. maddesi uyarınca %40 oranında icra inkar tazminatına, itirazın iptal edilen asıl alacak miktarı üzerinden hükmedilmesi gerekirken iptal edilen kısmın tamamı üzerinden karar verilmesi, 2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesap edilen vekalet ücreti 2650,69 TL. olması gerekirken yanlış hesaplanarak 1450,69 TL'ye hükmedilmesi doğru değil ise de, bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2 nolu bendinde yer alan "itirazın iptal edilen kısmı" ifadesinin çıkartılarak yerine "Asıl alacak miktarı" ve 5 nolu bendinin son satırında yer alan "1.450,69" rakamı çıkartılarak yerine "2.650,60" rakamının yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edenlerden davalı tarafa yükletilmesine, 27.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu