Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 71. maddesi kapsamında, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun ödendiği nedenine dayalı itfa şikayetidir. Mahkemece hükme esas alınan 27.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda, 09.04.2010 tarihi itibariyle dosya borcunun tamamen kapandığı ve 285,25 TL fazladan ödeme yapıldığı tespit edilmiş olup, şikayet başvurusunun yapıldığı 22.02.2011 tarihi itibariyle dosya borcunun tamamının ödenmiş olduğu açıktır. O halde; mahkemece, İİK'nun 71. maddesi uyarınca takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun itfa edilmesi sebebiyle istemin kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir....
Maddesi gereğince itfa nedeniyle iflasın kaldırılması için 16/06/2020 tarihli dilekçe ile yapılan başvuru üzerine mahkemece davanın harca tabi olarak açılması gerektiğine hükmedildiğini, ara karardan dönülmesi talebinin de reddedildiğini, bu nedenle ayrı bir dava olarak dava açıldığını belirtmiş ve itfa sebebiyle HMK 182. Maddesi gereğince iflas kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Dava, HMK 182. Maddesi gereğince itfa nedeniyle iflasın kaldırılması talebine ilişkindir. Yapılan değerlendirme sonucunda, iflasın kaldırılması talep edilen şirket hakkında iflasına, ...ATM tarafından 23/10/2010 tarih ... Sayılı karar verildiği, İİK 182. Maddesi gereğince iflasın kaldırılmasına bakma görevinin iflas kararını veren mahkemeye ait olduğunu, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
İcra dosyasında borçlu asilin Gölcük adresine çıkarılan icra emri tebliğinin çıkış merciine iade edildiği, borçlu vekilinin 21.03.2016 tarihinde bildirdiği adrese ise icra emrinin tebliğ edilmediği, borçlu asilin icra emrini 22.03.2016 tarihinde kalemde tebellüğ ettiği anlaşıldığından İcra Mahkemesi'nce başvurunun süresinde olduğu kabul edilerek, itfa itirazının esasının incelenmesi gerekirken itfa itirazı yönünden süreden ret kararı verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde iadesine 03.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlunun talebi; İİK'nun 71. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazına ilişkindir. İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. O halde mahkemece, takip borçlusunca icra dairesine yapılan ödemeler değerlendirilerek, itfa itirazı yönünden, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi dikkate alınmak suretiyle, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılıp Yargıtay denetimine elverişli rapor aldırılarak, icra takip dosyasında fazla ödenen bir paranın olup olmadığı tespit edildikten sonra şartları oluşmuş ise icranın geri bırakılması ile varsa fazla ödemenin borçluya iade edilmesine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçlu tarafından icra emri tebliğinden önce borcun zamanaşımına uğradığına ve itfa edildiğine dair itirazın 7 günlük süreye tâbi olduğu ve davanın süresinde açıldığı belirtilerek hüküm temyiz edilmiştir. İİK'nun 33/1. maddesinde; ''İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir'' hükmüne yer verilmiştir. Borçlunun başvurusu, bu hali ile İİK'nun 33/1. maddesine dayalı, icra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa ve zamanaşımı itirazı olup, borçlu tarafından, icra emrinin tebliği üzerine yasal yedi günlük süre içinde icra mahkemesine başvurulmuştur.O halde, mahkemece, bu kapsamda inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, İİK'nun 71. maddesi değerlendirilerek, yanılgılı nitelendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İİK'nun 33/2. maddesinde; "İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir" hükmü yer almaktadır. Mahkemece, icra emrinin tebliğinden sonraki dönemde borcun itfa edilmiş olması nedeniyle istemin kabulüne karar verildiğine göre, yukarıda anılan yasa hükmü uyarınca icranın geri bırakılmasına hükmolunması gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile ......
nun 71. maddesinde ise, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki devrede maddede öngörülen belgelere sahip olduğu takdirde, borcun itfa edildiğini veya alacaklının kendisine mühlet verdiğini iddia ederek takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden talep edebileceği hükmüne yer verilmiştir. Anılan madde hükmü borçlunun ancak belli nitelikte belgelere sahip olması halinde İcra Mahkemesine başvurma yolunu düzenlemiştir. İİK.nun 71. maddesi hükmü, borçlunun İİK.'nun 72. maddesindeki açık düzenleme karşısında genel mehkemelerde menfi tespit açabilmesine engel değildir. Somut olayda borçlu, icra takibinden sonra borcu itfa ettiğini belirterek genel mahkemede İİK.'nun 72. maddesine dayanarak menfi tespit davası açmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın dava değerine göre genel görevli mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 9....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile borçlunun şikayet dilekçesinde limit aşımına yönelik şikayeti bulunmadığı halde şikayet dilekçesinde yer alan "ipoteğin kullanılan krediye teminat olarak verildiği" ibaresinin limit aşımına yönelik şikayet olarak yorumlanması ve yazılı şekilde karar verilmesi HMK'nin 26. maddesinde yer alan taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu, İİK'nun 149/a maddesi göndermesiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde de uygulanması gereken aynı Kanun'un 33. maddesine göre icra emrine karşı itirazların (kefaletin geçersiz olduğu yönündeki şikayeti de dahil olmak üzere) icra emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde yapılmasının zorunlu olduğu, Somut olayda, icra emrinin borçluya 25.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 07.03.2019 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurusunun yasal yedi günlük süre geçirildikten sonra olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi'nce, istemin süre aşımı...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, Borçlu hakkında yapılan icra takibi dolayısıyla dosya borcunun itfa edilip edilmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken alacağın mahkeme kararı doğrultusunda tahsil edildiği, bu nedenle dava açıldıktan sonra ödeme yapıldığı kanaatiyle İİK'nun 354. maddesine göre borcun itfa edildiği gerekçesiyle davanın düşürülmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 01.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Başvuru; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde dayanak senetlerin sonradan doldurulduğu, kambiyo vasfını haiz olmadığı şikayeti ile borca itiraza ilişkindir. Takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK'nın 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Tamamen doldurulmamış bononun tedavüle çıkarılırken anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanmadığı sürece, bono üzerinde yazılı vade, tanzim gibi tarihler gerçekliğini ve varlığını korur (Yargıtay HGK. 26.02.2003 tarih ve 2003/19- 135 E. 2003/105 K. sayılı kararı). İİK.'nın 169/a-1 maddesi "icra mahkemesi hakimi itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafın en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder....