İİK'nun 33/2. maddesi hükmüne göre “…İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelerle veya icra zaptına istinat ettirilmelidir..” Takip dosyasına ibraz edilen ve şikayete konu edilen ibraname başlıklı belge incelendiğinde; itfa ve imhale dayanan bir belge olmadığı görülmektedir. Ayrıca borçlular takip dayanağı ilamda müşterek ve müteselsil borçlu durumunda olduklarından, borcun tamamı ödenmedikçe sorumluluklarının kalkmayacağı, alacaklı vekilinin borçlulardan birine yönelik olarak “borçlu ...’dan herhangi bir alacak bulunmadığı, takibe konu alacağın borçlulardan ...Tur. Tic. Ltd. Şti'nden tahsil edileceği” şeklindeki ibrası ancak aralarında iç ilişki olarak kabul edilebilir....
İİK'nun 33/1. maddesinde; icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş, yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. Borçlu tarafın başvurusu; İİK'nun 33/1. maddesine dayalı, icra emri tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazıdır. İtiraza konu takibin 26.02.2013 tarihinde başlatıldığı, icra emrinin 07.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafça alacaklıya banka aracılığıyla 02.01.2013, 01.02.2013 ve 01.02.2013 tarihlerinde 2.000'er TL nafaka ödemesi yapıldığı görülmektedir. Buna göre, takip dayanağı ... 4....
İİK'nun 71/1. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere itfa şikayetinin noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı mümkündür. Somut olayda, borçlu taraf, ödemeye ilişkin herhangi belge sunmamış, temlik alacaklısı ....'nin ise borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra 3.000,00 TL ödeme yapıldığı iddiasını kabul etmediği görülmektedir. Mahkemece alınan 07/07/2014 havale tarihli ve 29/09/2014 havale tarihli raporlarda bilirkişinin, ödemeye ilişkin herhangi bir tespitinin olmadığı anlaşılmaktadır....
O halde, mahkemece, itfa itirazının kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
-K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin 2006 yılı Ocak ayı aidat ödemesinin yapılmadığını öğrenmesi üzerine ödeme yaptığını ve makbuz aldığını, kendisinin 214,96 TL borcu olduğunun bildirilmesi üzerine itirazi kayıt ile ödemeyi yaptığını, bu ödemenin 2006 yılı Ocak ayı aidatına işletilen faiz olduğunu öğrendiklerini, kooperatifin bildirim yapmaması nedeniyle kusurlu olduğunu, faiz miktarının fahiş olduğunu, daha sonra müvekkiline 4.184,51 TL borç bildirildiğini ve bunu da itirazi kayıt ile ödediğini, 24.09.2008 tarihli mektup ile de borcun 4.369,10 TL olduğunun bildirildiğini, davacının borçlu olmadığını aksine alacaklı bulunduğunu ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile 4.184,51 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....
K A R A R 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacı vekilinin tüm ve davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2- Dava, davacının SYZ ödemeleri nedeniyle davalı Kuruma borçlu olmadığının tespiti ile itirazi kayıt ile ödediği miktarın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacının davalı kuruma 192.812,84 TL borçlu olmadığının tespitine, iş bu miktarın ödeme tarihi olan 22/06/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir. 6100 sayılı H.M.K.'nın 26/1. maddesinde hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği yazılıdır....
Somut olayda, 26.05.2021 tarihli celsede Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, TBK'nun 100. maddesi hükmü de gözetilerek yapılan kısmi ödemelerin takip borcundan düşülmesi suretiyle borçlunun itfa itirazı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu yönden bir inceleme yapılmadığı ve bozma ilamı gereklerinin yerine getirilmediği görülmüştür....
İlk derece mahkemesi; davacı/borçlunun saşvurusunun İİK'nın 33. maddesine dayalı takipten önceki dönemi ilişkin itfa itirazı olduğu, icra emrinin 13/08/2020 tarihinde tebliğ edilmesine karşın 06/11/2020 tarihinde davanın açıldığı, davanın süresinde olmadığı gerekçesi ile davanın süre yönünden reddine karar vermiştir. Davacı/borçlu vekili istinaf dilekçesinde; icra mahkemesine yapılan başvurunun süresiz şikayet kapsamında deerlendirilmesi gerektiğini, zamanaşımı için şikayet süresi olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İİK'nın 33/1. maddesinde "İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir..." düzenlemesine yer verilmiştir....
Bu istemin kabul edilmesi için itfa itirazının İİK.nun 71/1.maddesinde açıklanan nitelikte bir belge veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur.Borçlunun dayandığı belgenin, alacaklı tarafından imzası ikrar edilmiş bir belge olmaması halinde, icra mahkemesince duruşma açılarak alacaklı duruşmaya çağrılmalı ve belge altındaki imza gösterilerek beyanı alınmalıdır. Alacaklı imzayı kabul ederse, borçlunun dayandığı belge artık imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş belge haline geldiğinden itfa itirazının kabulüne karar verilmesi gerekir. Alacaklı duruşmaya gelmez veya duruşmaya gelir ve imzayı kabul etmez ise mahkemece itfa itirazının reddine karar verilmesi gerekir. İİK.nun 71. maddesinde düzenlenmediğinden icra mahkemesince, imzanın alacaklıya ait olup olmadığı konusunda inceleme yapamaz.O halde, mahkemece yapılacak iş; duruşma açılarak, alacaklı duruşmaya çağırılarak yukarıda belirtilen ilkelere göre oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir....
Davacı borçlunun icra mahkemesine başvurusu, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa iddiasıdır. İİK'nın 71. maddesi gereğince borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir....