Hukuk Dairesinin 2019/1665 esas, 2019/1048 karar sayılı ilamına dayalı olarak ilamlı takip başlatıldığı, icranın geri bırakılması başlıklı İİK 33/1 maddesinde “ İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesindeveya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır” hükmü bulunduğu, somut olayda taraflar arasındaki Sulh ve Hisse Devir Protokolünün adi nitelikte düzenlenmiş olduğu, maddede belirtilen nitelikte olmadığı, karşılıklı edimler içerdiği ve edimlerin yerine getirilip getirilmediğinin mahkemece değerlendirilemeyeceği, icranın geri bırakılmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/504 esas ve 2019/219 karar sayılı kararı ile davacının itfa edilmediğinden söz ettiği 9.100- TL'nin 10.600- TL olarak itfa edildiğini, takipten sonra ödediği 8.992- TL'nin de 4.500- TL'sinin itfa edildiğini, bu nedenle davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, icra müdürlüğünce 25.04.2019 tarihinde yapılan kapak hesabında davacının bu davada bahsettiği tüm ödemelerin dikkate alındığını, İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararında 25.07.2017, 10.08.2017, 16.09.2017 tarihinde yapılan 4.500- TL'lik ödeme mahsup edildiği halde icra müdürlüğünde 19.04.2019 tarihinde açtıkları talepte sehven aynı aylara ilişkin ödemelerin iki kez mahsubunu talep ettiklerini, sehven yapılan bu talebin mahkemece dikkate alınmasını talep ettiklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtiraz Uyuşmazlık, kambiyo senedine dayalı alacak sebebiyle başlatılan icra takibinin zamanaşımı sebebiyle geri bırakılması kararına ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 29.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir," hükmüne yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 26.maddesinde, hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebileceği hususu düzenlenmiştir. Somut olayda; takip borçlusu takipten sonra yaptığı ödeme nedeniyle dosya borcunun kalmadığını bildirerek icra emrinin iptalini istemiştir. Başvuru nedenleri arasında takipte istenilen asıl alacak ve faiz miktarına ilişkin şikayet bulunmamaktadır. İcra Mahkemesi'nce talep bulunmadığı halde icra emrinde istenebilecek alacak yönünden inceleme yapılıp bu nedenle icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir....
nun şizofreni hastası olması nedeniyle 2005 yılında nasıl borçlandırıldığını bilemediğini, takibe konu borcun 14.178,00 TL'sini ödediklerini, borcu kabul etmediklerini, ayrıca icra emrinde fahiş faiz talebinde bulunulduğunu, faiz hesaplamasının yeniden yapılmasını talep etmiştir. İcra Mahkemesi'nce borçlunun kısıtlı olması nedeniyle takip ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmiştir. Hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Her ne kadar borçlu.......'nun vesayet altına alındığına dair Sulh Hukuk Mahkemesi kararı mevcut ise de alınan vesayet kararı, vesayet altına alınan hakkında takip yapılmasına engel değildir. Şöyle ki; İcra (ve iflas) takibinin tarafları, alacaklı ile borçludur; daha doğrusu, alacaklı olduğunu bildirerek icra takibini yapan kimse ile onun takip talebinde borçlu olarak gösterdiği kimsedir. Hukuk davalarında olduğu gibi, icra takibinin taraflarının (alacaklı ve borçlunun) da, taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/365 esas, 2013/651 karar ve 13/06/2013 tarihli ilamında taraf olmadıklarını, takipte dayanak olarak gösterilen Büyükçekmece 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/365 esas, 2013/651 karar ve 13/06/2013 tarihli ilamının ise, davacı tarafça Küçükçekmece 1.İcra Müdürlüğünün 2015/4755 esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, söz konusu takibin borcunun tüm ferileriyle eksiksiz bir şekilde ödendiğini, davalı tarafın Küçükçekmece 1.İcra Müdürlüğü'nün 2015/4755 Esas sayılı dosyasıyla tüm alacağının tahsil edildiğini, bu nedenle davalı tarafın müvekkilinden herhangi bir alacağı kalmadığını ve borçlarının itfa olduğunu, borç itfa olmasına rağmen, davalı tarafça "eksik faiz alacağı" adı altında icra takibi başlatılmasının iyi niyetli olmadığını, müvekkiline icra emri gönderilmesi ile müvekkilinin yeniden haciz baskısı altında olduğunu, alacaklının kötüniyetli olduğunu, bu nedenle icra takibinin iptaline karar verilmesi gerektiğini, faiz alacağının, zaman geçtikçe doğan...
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamu zararı oluşmaması için hüküm yerine getirilirken davalının aynı döneme ilişkin dışarıdaki çalışma hizmetleri mahsup edilerek ödeme yapıldığını, dayanak ilama ilişkin istinaf incelemesi sonucu Bölge İdare Mahkemesince verilen kararda da davalının tazminat hesabında göz önüne alınan süre içinde gelir elde ettiğinin tespiti halinde bu tutarın ödenecek tazminattan düşüleceği şeklinde hüküm kurulduğunu, bu nedenle davalıya ödeme yapılırken mahsup işlemi yapılarak ödeme yapıldığını, davacının ilam nedeniyle borcunun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 33/1. maddesi uyarınca icra emrinin tebliğinden önce itfa nedeniyle icranın bırakılması istemine ilişkindir. İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2021/4808 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında İzmir 3....
İİK'nun 33/1. maddesinde; icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş, yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. Borçlu tarafın başvurusu; İİK'nun 33/1. maddesine dayalı, icra emri tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazıdır. İtiraza konu takibin 26.02.2013 tarihinde başlatıldığı, icra emrinin 07.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafça alacaklıya banka aracılığıyla 02.01.2013, 01.02.2013 ve 01.02.2013 tarihlerinde 2.000'er TL nafaka ödemesi yapıldığı görülmektedir. Buna göre, takip dayanağı ... 4....
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 1.569,50 YTL’nin 7.12.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dava, avukat olan davalının kusuru nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır. Davalı, davacının vekili olarak başlattığı icra takibinin 6 ay süre ile takipsiz bırakılması nedeniyle icra takibinin geri bırakılmasına karar verilmesi sonucu uğradığı zararın tahsilini istemiş, davalı zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur....
İcra Müdürlüğü'nün 20.4.2015 tarihli kararının iptaline, icranın geri bırakılmasına karar verilmiş, hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İİK'nun 33/2. maddesinde "icra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş, itfa, imhal ve zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa ve imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe resen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir" hükmü düzenlenmiştir. Borçlu vekilinin, başvurusunda, ... tarihli protokolün karşılıklı edim içeren belge olduğunu ileri sürdüğü görülmektedir. Anılan protokol, bu niteliği ile yukarıda açıklanan İİK'nun 33/2. maddesi kapsamında borcun imhaline imkan kılacak nitelikte bir belge değildir. Bu durumda, takibin devamında bir usulsüzlük bulunmamaktadır....