Buna göre; bozma ilamında itfa itirazının değerlendirilmesi gerektiği belirtildiği halde, mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen, taşınmazın satılarak paraya çevrildiği ve taşınmazın üçüncü kişi adına tescil edildiğinden bahisle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması doğru değildir. O halde; itfa itirazına konu deliller incelenmek suretiyle itirazın esası değerlendirilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK'nun 71. maddesine dayalı, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazı olup, anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca süreye tabi değildir. O halde, mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Borca İtiraz Yönünden; İİK'nun 169/a-1.maddesi gereğince borcun bulunmadığı veya itfa yahut ihmal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmalıdır. İİK'nun 169- a/1. maddesi gereğince borçlu, icra mahkemesinde, borcun olmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde itirazın kabulüne karar verilir. Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde her ne kadar çeklerin avans olarak verildiğini ancak karşılığında mallar gelmediğini beyan etmiş ise de, davacı borçlunun bu yönde herhangi bir yazılı delil sunmamış olması borca itirazının dayanaksız olduğunu gösterdiğinin davanın reddine karar vermek gerekmiştir. İşlemiş Avans Faiz Talebi ve İşleyecek Faiz İtirazı Yönünden; 30/12/2018- 22/03/2019 tarihleri arasında değişen oranlarda avans faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamada işlemiş faiz 579,87- TL olarak belirlenmiştir....
Mahkemece davacının talebi, takibi kesinleştikten sonra birikmiş ve devam eden nafaka borcunun itfa sebebiyle takibin durdurulması ve meskeniyet şikayeti olarak değerlendirilmiş ise de, dava dilekçesi içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının nafaka borcunu düzenli ödediğini, herhangi bir birikmiş ve güncel nafaka borcunun bulunmadığını, 103 davet kağıdına yasal süresi içinde itiraz ettiğini belirterek, taşınmazlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmektedir. Davacının talebi, aylık işleyen nafaka borcu ile ilgili olarak birikmiş ve güncel borcun bulunmaması nedeniyle hacizlerin kaldırılmasına yöneliktir....
Mahkemece icra emri kendisine 29/03/2013''te tebliğ edilen ve daha önce ödeme yaptığı iddiasında bulunan borçlunun takibin durdurulması olarak talep ettiği icranın geri bırakılması talebi için 7 günlük başvuru süresi geçtiğinden davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm borçlu tarafından temyiz edilmiştir. İlama aykırılık süresiz şikayete tabi olup, her zaman ileri sürülebilir (HGK'nun 21.06.2000 tarih, 2000/12-1002 sayılı kararı). İİK'nun 33/2. maddesinde "İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir," hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda .....'nın takip yapma ehliyetinin olmadığı, .....'...
Bu durumda borçluların takip saatinden önce ödemenin bildirildiği iddiası alacaklı tarafından inkar edilmediğine göre, ödemenin takipten önce yapıldığının ve alacaklının haberdar olduğunun kabulü gerekmekte olup, yapılan ödemenin de ilam konusu alacağı ödemenin yapıldığı tarih itibariyle faizi ile birlikte karşıladığı anlaşıldığından, davacıların itfa itirazı sübut bulmuştur. Mahkemenin bu yöndeki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; dava, yukarıda açıklandığı üzere ilamlı takipte İİK'nın 33/1. maddesine dayalı itfa itirazı olup, bu itirazın kabulü halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takiplerde borca itiraz halinde uygulanması gereken İİK'nın 169/a-5. maddesine göre takibin durdurulmasına karar verilmesi isabetsiz olmuştur....
in Karşı Oy Yazısı : İİK'nun 71. maddesinin birinci fıkrası takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşen itfa ve imhal itirazlarını noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile borçlunun ispat etmesi halinde, takibin iptal veya talikinin her zaman icra mahkemesinden isteyebileceğini öngörmektedir. Borcun itfa edilmiş olmasından icra dairesi dışında borcun itfa edilmesi anlaşılmaktadır. İtfa terimi ödeme, hibe, ibra, her çeşit af, terkin ve takas gibi borcun sona erme sebeplerini kapsar. Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacaklıya karşı doğmuş bir karşı alacağı ile borcunun takas ettiğini bildirerek İİK'nun 71. maddesine göre icra mahkemesinden takibin iptalini talep edebilir. Takas beyanı ile birlikte karşılıksız borçlar, miktarı az olan borç miktarınca ve takas edilebilecekleri andan itibaren sona ermiş sayılırlar (TBK'nun 143/1)....
İİK'nun 71/1. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, itfa şikayetinin, noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı mümkündür. Somut olayda, alacaklı, borçlunun itfa iddiasına dayanak yaptığı 07.01.2012 tanzim, 22.01.2012 vade tarihli 2.500 TL bedelli bono yönünden ödeme yapıldığını kabul etmediği gibi, alacaklıya bono verilmiş olması da ödeme yerine geçmez. O halde mahkemece, 2.500 TL bedelli bonoya ilişkin ödeme yapılmadığının kabulü ile 64.680,00 TL yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, anılan bono bedelini de içerir şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Aile Mahkemesinin 07/10/2013 tarihli 2012/488 Esas sayılı tedbir nafakasına ilişkin ara kararına dayalı olarak nafaka alacağının tahsili talebiyle genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, borçlunun yasal sürede itfa itirazında bulunması üzerine alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu anlaşılmıştır. Borçlunun, itfa itirazına dayanak olarak müşterek çocukların eğitim öğretim giderleri için özel eğitim kurumlarına yapılan ödemelere ilişkin ödeme belgeleri sunduğu, ödeme belgelerinin incelenmesinde, ödemelerin alacaklıya yapılmadığı gibi, nafaka borcu için yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama da içermediği görülmüştür. Borçlunun itfa itirazının kabul edilebilmesi için ödeme belgelerinde takibe konu alacak (somut olayda nafaka alacağı) için yapıldığına dair açık atıf bulunması zorunludur....
icra takibinin itfa edilmiş olan, kısmının iptaline, karşı taraf vekillerinin vekalet ücretlerinin itfa edilen kısım dışında yeniden hesaplanmasına, alacak kalemlerine işletilmiş olan faiz başlangıç tarihinin ise karar kesinleşme tarihi olarak yeniden hesaplanmasına, alacak kalemlerine işletilmiş olan faiz başlangıç tarihinin ise karar kesinleşme tarihi olarak yeniden hesaplanmasına, itfa sonrası bakiye kalan kısım olan 20.175,00- TL'lik kısım için ilamlı icra ve takibinin yargılamanın iadesi kararı sonuçlanıncaya kadar geçici olarak tedbiren geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....