Sözü edilen 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmünce; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki, tapu kayıtlarında icareteyn ve ... vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, ... Vakıf; zemini vakıf üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Davada; dosya üzerinden alınan bilirkişi heyeti raporunda, emsal karar hükme esas alınmış ise de somut uyuşmazlığın çözümü için ''......
Kanununun 27.maddesi hükmü gereğince vakıf türüne göre ayrım yapılmaksızın üzerinde taviz şerhi bulunan vakıf taşınmaz malların mülkiyetleri yasada gösterilen yöntemle takdir edilecek taviz bedeli karşılığı mutasarrıflarına geçirilir. Görülüyor ki, kayıtlarında vakıf şerhi bulunan bir taşınmazın rayiç taviz bedeli ödenmeden mülkiyet nakline olanak yoktur. Dolayısı ile, davacının her iki taşınmazı üçüncü bir kişiye satması 2672 sayılı ... Kanununun 27.maddesi uyarınca taviz bedeli ödemesi koşuluna bağlıdır. Davalı ... idaresi ödenmesi gereken taviz bedelini 1.711.500,00 YTL olarak hesaplamış ve davacıdan bunun tahsilini istemiştir. İcra ve İflas Kanununun 72.maddesi hükmü gereğince, borçlunun icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açma yetkisi vardır. Hatta bu dava, icra takibi olmaksızın somut uyuşmazlıkta olduğu gibi taraflar arasında bedel konusunda bir muaraza çıkmışsa takipten önce de açılabilir....
Bu nedenle taşınmaz mükellefiyeti niteliğini alan taviz bedelinden, yeni malikin sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan 20.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 18. maddesinde taviz bedelinin paydaşlığının giderilmesi davasının sonucu satışına karar verilen taşınmazın satışından elde edilecek bedel üzerinden hesaplanacağı, taviz bedelinin tamamı vakıf adına ödenmedikçe taşınmaz üzerindeki temliki tasarrufların tapu dairelerince tescil olunmayacağının düzenlenmesi karşısında taviz bedelinin sorumlusunun yeni malik olduğu açıkca anlaşıldığından taviz bedelinden paydaşlığın giderilmesi davasının tarafları sorumlu tutulamaz. Açıklanan bu hukuki olgu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte yazılı nedenle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 5.11.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu nedenle taşınmaz mükellefiyeti niteliğini alan taviz bedelinden, yeni malikin sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan 20.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 18. maddesinde taviz bedelinin paydaşlığının giderilmesi davasının sonucu satışına karar verilen taşınmazın satışından elde edilecek bedel üzerinden hesaplanacağı, taviz bedelinin tamamı vakıf adına ödenmedikçe taşınmaz üzerindeki temliki tasarrufların tapu dairelerince tescil olunmayacağının düzenlenmesi karşısında taviz bedelinin sorumlusunun yeni malik olduğu açıkca anlaşıldığından taviz bedelinden paydaşlığın giderilmesi davasının tarafları sorumlu tutulamaz. Açıklanan bu hukuki olgu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi Mahkemece Vakıflar lehine taviz bedelinin tahsiline ilişkin hüküm kurulması da hatalı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir....
27. maddesi gereğince, taviz bedelinin tahsil edildiğini, 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 18. maddesine “Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufu terk edilir....
Han Vakfı'' ibaresi bulunduğunu, tapuda işlem yapılabilmesi için Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne vakıf taviz bedelinin ödenmesinin gerektiğinin öğrendiğini, bunun üzerine 12/09/2011 tarihinde davalı idare hesabına 4.145,00 TL vakıf taviz bedelinin yatırıldığını, ancak bahsedilen vakfın gayrisahih vakıflardan olduğunu, vakıf taviz bedelinin istenemeyeceğini ileri sürerek, haksız yere ödenen 4.145,00 TL taviz bedelinin davalıdan alınarak davacılara karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Ç. Köyü'ndeki S. B.Vakfında vakfiyeli taşınmazların icareteynli taşınmazlardan olduğunu, bu tür taşınmazların taviz bedeline tabi bulunduğunu, vakfiyesinde açıkça vakfın sahih vakıflardan olduğunun belirtildiğini, vakıf gelirinin kamu hizmetine tahsis edildiğini, ayrıca davacıların dava konusu taviz bedelini ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kendi iradeleri ile ödemiş olduklarından bu bedeli geri isteyemeyeceklerini belirterek , davanın reddini savunmuştur....
Dava; taşınmaz üzerindeki vakıf şerhinin terkini için ödenen taviz bedelinin istirdadı istemine ilişkindir. 5737 sayılı Vakıflar Kanununun “taviz bedeli” başlıklı 18.maddesi uyarınca; “ Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir. Ancak miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar tavize tâbi değildir.”...
Valide Sultan Şubesi tarafından müvekkile ödenecek kamulaştırma bedelinden kesilerek, taviz bedeli adı altında davalı olan İdare'nin hesabına yatırıldığını, bedel tespit davalarında kamulaştırma bedelinin davalıya ödenmesi kararının, ancak takyidatlar bedele yansıtılmak kaydıyla verilmekte olduğunu, takyidat olarak kabul edilen vakıf şerhi için %10'luk taviz bedeli kesilmeden de kamulaştırma bedelinin davalıya ödenmemekte olduğunu, bu nedenle 19.199,49 TL'lik taviz bedelini ödemeye mecbur bırakılmış bulunduklarını, bir taşınmaz tapu kayıtlarında vakıf şerhi taşısa dahi, mutlak biçimde bu taşınmaz taviz bedeline tabidir denilemeyeceğini, 5787 Sayılı Vakıflar Kanunu'nun 18.maddesi "Tapu kayıtlarında , icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir....
Vakfı” şerhinin terkini, yargılama aşamasında anılan vakfın sahih bir vakıf olduğu saptanırsa ödenecek en çok taviz bedelinin 570.500,00 YTL olduğunun saptanması, davalı idare tarafından talep edilen 1.711.500,00 YTL taviz bedeli kadar borçlu olmadığının tespiti istemlerine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece vakıf şerhinin terkini isteminin reddine, taviz bedeli ile ilgili dava idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 16.02.2009 tarihli ilamıyla ve ilamda yazılı nedenlerle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş, dava esnasında vakıf şerhi terkin edildiğinden konusu kalmayan bu istemle ilgili karar verilmesine yer olmadığına, taviz bedeline ilişkin davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere mukataalı ve icareteynli taşınmazların serbest tasarrufa terki için alınan bedele taviz bedeli denir....
Bu nedenle taşınmaz mükellefiyeti niteliğini alan taviz bedelinden, yeni malikin sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan 27.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun 18. maddesinde taviz bedelinin paydaşlığın giderilmesi davasının sonucu satışına karar verilen taşınmazın satışından elde edilecek bedel üzerinden hesaplanacağı, taviz bedelinin tamamı vakıf adına ödenmedikçe taşınmaz üzerindeki temliki tasarrufların tapu dairelerince tescil olunmayacağı düzenlemesi karşısında taviz bedelinin sorumlusunun yeni malik olduğu açıkça anlaşıldığından taviz bedelinden paydaşlığın giderilmesi davasının tarafları sorumlu tutulamaz. Açıklanan bu hukuki olgu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....