Davalı kefilin imzasını taşıyan 16.6.2011 tarihli genel tarımsal kredi sözleşmesinin 25’inci sayfasında “Önceki Sözleşmelerle Bağlantı ve Limit Artışı” başlığı altında 27.7.2009 tarih ve 131 sayılı genel tarımsal krediden doğan borçlar da 16.6.2011 tarihli genel tarımsal kredi sözleşmesine açıkça dahil edilmiş ve bağlantı kurulmuştur. Bu durumda kefilin, 27.7.2009 tarih ve 131 sayılı genel tarımsal kredi sözleşmesinden dolayı da sorumlu tutulması gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesi uyarınca kefalet sorumluluğu kalmadığını belirterek kullandırılan tarımsal kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de davacının kefil olduğu kredi sözleşmesinden dolayı borcun yukarıda anılan yasa kapsamına girip girmediği yönünde banka kayıtları üzerinde inceleme yapılmamıştır. Kredi sözleşmesi getirtilerek bankacılık konusunda uzman bir bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek, dava konusu kredi borcunun 6215 sayılı yasanın 23. Maddesi kapsamında tarımsal kredi borcu olup olmadığı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulması yoluna gidilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Dava, davalının kefili olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, borcu ödediğini bildirerek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalı tarafından toplam 20.000 TL ödeme yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, tarımsal kredi ikraz sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı vekili, davalının yaptığı ödemeler düşüldükten sonra bakiye alacak için icra takibine giriştiklerini ileri sürmektedir....
Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, takibe dayanak ve davaya konu bononun imzalanan sözleşme kapsamında davacı tarafından düzenlenerek davalıya verildiğinin öne sürüldüğü, yargılama sırasında taraflar arasında genel kredi sözleşmesi ilişkisi bulunup bulunmadığı, takibe dayanak bononun sözleşme kapsamında verilip verilmediği, sahte olarak düzenlenip düzenlenmediği ile davacının imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında borcunun bulunup bulunmadığı, ödemiş olduğu bedelin kredi sözleşmesi borcundan düşülmesinin gerekip gerekmediği ile kredi borcundan düşülmesinin gerekmemesi halinde iadesinin gerekip gerekmediği hususlarının tespitinin yapılacağı, davanın belirtilen niteliği itibari ile bankacılık sözleşmesinden kaynaklanan tespit ve istirdat davası niteliğinde bulunduğu, Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 25/11/2021 tarih, 1232 sayılı kararı uyarınca davaya bakma görevinin ...6, 7, 8....
Bankasından tarımsal kredi kullandığını, bankanın krediyi garanti altına almak için diğer davalı ... A.Ş.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Uyuşmazlık, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan İİK'nun 72. maddesine dayalı istirdat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi Yargıtay 19. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 19. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın anılan Daireye gönderilmesine 24.09.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptaline ilişkindir. Davalı, kredi sözleşmesinin kefili olup, sorumluluğu, kredi sözleşmesinde belirlenen kredi limiti ile kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlıdır. Bu durumda mahkemece, yukarıdaki ilke çerçevesinde davalı kefilin sorumluluğunun belirlenmesi için konusunda uzman yeni bir bilirkişiden ayrıntılı incelemeyi içerir ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 3.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, genel (tarımsal) kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olup, uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre, dava hakkında verilen hükmün temyiz incelemesi, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin görev alanı içerisine girmektedir. SONUÇ: Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre, dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 07/09/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece, davacı banka ile davalı arasında 03/06/1999 tarihinde 6.000,00 TL miktarlı tarımsal kredi ikraz sözleşmesinin imzalandığı, iş bu tarımsal kredi ikraz sözleşmesinin 03/06/1999 tarih, 33 sayılı tarımsal krediler genel sözleşmesini eki olduğu ve alınan kredinin vadesinin 31/05/2000 olarak belirlendiği, dava konusu alacakla ilgili olarak taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı B.K.'nın 125.maddesinin sonradan yürürlüğe giren 6098 sayılı B.K.'nın 146.maddesiyle aynı mahiyette olduğu ve bu madde gereğince 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu ve bu sürenin geçtiği, davalının gerek icra dosyasındaki itiraz dilekçesinde, gerekse mahkememiz dosyasındaki cevap dilekçesinde açıkça zaman aşımı definde bulunduğu, zaman aşımı definin süresinde olduğu belirtilerek açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Hukuk Dairesi tarafından temyiz inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle gönderilen dava dosyası üzerinde, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, genel kredi (tarımsal kredi) sözleşmesinden kaynaklanan alacağa vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesine aittir. Bu durumda, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre temyiz incelemesini yapacak dairenin Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu tarafından belirlenmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULUNA GÖNDERİLMESİNE, 10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....