-TL bedelli olan ... ve .. numaralı çeklerin, ibraz süresi içinde muhatap bankaya ibraz edildiğini ve ibraz tarihi itibariyle karşılıkları bulunmadığından yasal sorumluluk tutarı dışında ödeme yapılmadığını, ancak muhatap bankanın yetkilileri tarafından çeklerin ön yüzüne iki çizgi çekilip "iptal" yazısı yazıldığını, "iptal" yazısının karine olarak çeklerin ödendiği anlamına geldiğini ancak çeklerin gerçekte ödenmediğini, davacının ciro zincirinde yer almakta olup kendisinden sonraki cirantalara ödeme yapmak zorunda kalarak mağduriyet yaşadığını, çeklerin ön yüzünün sol tarafına muhatap banka yetkililerince "iptal kaşesi tarafımızdan sehven basılmış olup çekin ödendiği veya iptal edildiği anlamına gelmemektedir" ifadesi yazılmış ise de, bunun bağlayıcılığının bulunmadığını, zira "iptal" yazısı sebebiyle çeklerin geçersiz hale geldiğini ve tahsil kabiliyetinin kalmadığını, doğan zararın davalı bankanın sorumluluğunda olduğunu beyanla, çek bedellerinin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini...
İptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da ileri sürebilir veya yeni bir senet düzenlenmesini isteyebilir. (TTK.m.652/1). TTK.nın 646/2. maddesine göre, Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça borçlu, vade geldiğinde, senedin niteliğine göre alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödemede bulunmakla borcundan kurtulur. İptal kararını alan kişi, (iptal kararının davacısı) borçludan, kendisine senedi ibraz etmeden ödemede bulunmasını isteyebilmek hakkını kazanmaktadır. İptal kararının etkileri hak sahipliğinin teşhisi meselesine ilişkindir. Kararın “maddi hukuk yönünden herhangi bir etkisi yoktur. Bu kararla, senedi elinde bulunduran üçüncü şahsın hakkının sona erdiği, onun yerine artık bundan böyle davacının hak sahibi olduğu sonucuna da varılamaz. İptal kararı, iptal olunan senet yerine kaim olan bir senet mahiyeti taşımamaktadır. İptal kararı sadece, davacının senedi ibraz edememesine rağmen hak sahibiymiş gibi kabul edilme imkanı vermektedir....
Davacı böyle bir durumda elinde senet olmadığı halde, iptal kararını göstermek suretiyle ve kimliğini ispat ederek, borçludan ifayı talep imkanına sahiptir. Borçlunun, iptal kararına rağmen, davacının hak sahibi olmadığını iddia etmek imkanı vardır. Ödemede bulunduğu şahıs, gerçek alacaklı olmasa dahi, mevcut iptal kararına güvenerek yaptığı ödeme ile borçlu borcundan kurtulur (TTK. M 558/2). Davacının gerçek alacaklı olmadığını bildiği veya bu hususta hileli davrandığı kabul edilebildiği takdirde yaptığı ödemenin borçluyu borcundan kurtarması ise mümkün değildir. Borçlunun verilmiş olan iptal kararı ile ilgili bir ispat vasıtasının kendisine verilmesini istemeye hakkı vardır. İptal kararının bir sureti bunun için yeterlidir. Borçlu böyle bir delili üçüncü şahısların muhtemel taleplerine karşı kendini savunmak amacıyla talep eder. (Prof. Dr. Fırat Öztan- Kıymetli Evrak Hukuku 2....
Davalı, çekişme konusu taşınmazın mülkiyetini iptal kararından önce kazandığını ve Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, Anayasa Mahkemesi’ince verilmiş iptal kararlarının geçmişe dönük olarak uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından önce davalının çekişme konusu taşınmazın mülkiyetini kazandığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “… davalı adına oluşan sicil kaydının hukuki dayanağı ihale olup, bu da iptal edilmiştir....
İkinci ilke şudur; yapılan ilan üzerine senedin hamilinin ortaya çıkmadığı, bu sebeple istihkak iddiasının mahkemece karara bağlanmadığı hallerde iptal kararı mülkiyet sorununu çözen bir karar değildir. İptal kararı senedin temlik fonksiyonunu ortadan kaldırmamasına rağmen teşhis fonksiyonunu yok eder. Eski (orijinal) senet ile hak dermeyan edilemez. Nihayet iptal kararı, iptal talebinde bulunan kimseye borçludan ifayı isteme hakkını verir. İptal kararına göre iyiniyetle ödemede bulunan borçlu borcundan kurtulur. Üçüncü ilkeye göre, iptal kararı iptal edilen senedin yerine geçmez (Poroy- Tekinalp). Yukarıdaki açıklamalar ışığında dosyaya konu niza incelendiğinde; T1 Şirketi vekilince kaleme alınan dava dilekçesinde, Ziraat Bankası Sandıklı Afyonkarahisar Şubesine ait 00015 mersis numaralı keşidecisi Altınkaynak Kimyevi Gübre Hayv. Gıda Tarım. Pet. Oto. Nak....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yargı mercilerince verilen iptal kararının, iptal edilen işlemin alındığı tarihe kadar geriye yürüyeceği, başka bir deyişle, iptal edilmiş olan idari işlemin, iptal kararı üzerine hiç tesis edilmemiş sayılacağı ve tesis edildiği tarihten itibaren hükümsüz hale geleceği açıktır. Yukarıda açık metnine yer verilen 12. madde ile idari işlemden doğan zararın karşılanması istemiyle açılan tam yargı davalarında izlenmesi gereken yöntem belirlenmiş ve tam yargı davası açılmasının usul ve esasları kurala bağlanmıştır. Anılan maddeye göre, işlemden doğan zarara ilişkin tam yargı davalarının üç ayrı şekilde açılması mümkündür. Bunlardan birincisi, işlemden doğan zararın ödenmesi istemiyle doğrudan tam yargı açılması; ikincisi, zararı doğuran işlemin iptali istemine yönelik olarak iptal davası ile birlikte tam yargı davasının açılmasıdır....
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını duyurması, iptal edilen yasanın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa'ya aykırı yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. ......İptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa'ya uygun yeni yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyeceğinden idarenin mal, hak ve alacakları haczedilebilir. Öte yandan 6111 sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 01.11.2012 tarihli kararı sadece iptal tarihinden sonra konulan hacizler için değil, Anayasa'nın 153. maddesindeki geriye yürümeme ilkesinin kesinleşmiş yargı kararları için geçerli olması nedeniyle iptal tarihinden önce konulan hacizlerde de uygulanır....
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını duyurması, iptal edilen yasanın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa'ya aykırı yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir...........İptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa'ya uygun yeni yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyeceğinden idarenin mal, hak ve alacakları haczedilebilir. Öte yandan 6111 sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 01.11.2012 tarihli kararı sadece iptal tarihinden sonra konulan hacizler için değil, Anayasa'nın 153. maddesindeki geriye yürümeme ilkesinin kesinleşmiş yargı kararları için geçerli olması nedeniyle iptal tarihinden önce konulan hacizlerde de uygulanır....
İLGİLİ MEVZUAT: Anayasa'nın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu, iptal kararlarının gerekçesi yazılmadan açıklanamayacağı, Anayasa Mahkemesinin, bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemeyeceği, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde, Anayasa Mahkemesinin, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun teklifini, öncelikle görüşüp karara bağlayacağı, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, Anayasa Mahkemesi...
İLGİLİ MEVZUAT: Anayasa'nın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu, iptal kararlarının gerekçesi yazılmadan açıklanamayacağı, Anayasa Mahkemesinin, bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemeyeceği, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde, Anayasa Mahkemesinin, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun teklifini, öncelikle görüşüp karara bağlayacağı, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, Anayasa Mahkemesi...