Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Eğer borçlu kendi borcu için değilde başkasının borcu için ipotek kurmuşsa ipoteğin dayanağı kredi sözleşmesinin türü ne olursa olsun anılan ipotek borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunmasına engel olur. Somut olayda davaya konu taşınmaz üzerinde Sınırlı Sorumlu Kula Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi lehine 30/03/2018 tarihli ipotek kurulduğu tartışmasız olup, ipoteğin davacının eşi Elif Kırgezen'in kooperatiften kullandığı ve kullanacağı kredilere kefalet kapsamında tesis edildiği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi...l tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlu ... tarafından, hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsuz genel haciz yolu ile takipte haczedilen taşınmaz hakkında, İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi kapsamında haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece borçlunun miras nedeni ile iştirak halinde maliki olduğu şikayete konu mesken nitelikli taşınmaz üzerine ticari krediden kaynaklı borç nedeni ile şikayetçinin külli halefi olduğu muris... hakkında şikayetçinin haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir....
Borçlu öncelikle 6552 sayılı Kanunla getirilen hükümler uyarınca icra müdürlüğünden hacizlerin kaldırılmasını talep etmeden icra mahkemesine bu yönde bir başvuru yapması usulsüz olup, mahkemenin bu gerekçe ile hacizlerin kaldırılmasına karar vermesi usulsüz ve yasaya aykırıdır.Mahkemece 5393 sayılı Kanunla getirilen değişiklikten önceki 15/son fıkra uyarınca haciz konulan paraların niteliği gereği haczi kabil olup olmadığının veya kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadığının, haciz konulan banka hesapları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tespiti ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu incceleme yapılmadan 5393 sayılı Kanun'un geçici 8. maddesinden bahisle hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir....
İpotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olduğu, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tüm takyidatlardan ari tescil, ipoteklerden ve diğer hacizler ile takyidatlardan dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipoteklerin, hacizlerin takyidatların tüm fer'ileri ile birlikte fekki istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir....
İcra müdürlüğünün 8.9.2009 tarih ... sayılı dosya haczinin, dava konusu taşınmazlar üzerinde ise davacının haczinden önce Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası ve Deniz Finansal Kiralama AŞ'nin ipoteklerinin olduğu, ipoteklerden sonra birinci sırada davacının haczi olduğu anlaşıldığından mahkemece öncelikli hacizli araç üzerindeki rehin borcunun ilgili bankadan, haciz tutarlarının da ilgili İcra müdürlüklerinden sorularak araç bedelinin mevcut ipotek ve haciz tutarlarını karşılayıp karşılamadığı, kalan bedel olup olmadığı,yine borçlu adına kayıtlı yedi adet taşınmaz üzerinde keşif yapılarak değerlerinin tespiti, taşınmazlar üzerinde bulunan ipotek borçlarının Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası ve Deniz Finansal Kiralama AŞ'den sorularak taşınmaz değerlerinin mevcut ipotek borçlarını karşılamaya yeterli olup olmadığı, yaptırılacak değer tespiti sonucu mevcut ipotek borçları sonrası kalan bedelin davacı alacağına yeterli olup olmadığı yani borçlunun aciz halinde olup olmadığı belirlendikten sonra...
Taraflar arasında ipotekli taşınmazın devrine ilişkin Tapu Sicil Müdürlüğünce düzenlenen resmi senette “...bu taşınmazların tamamını …. bedelle üzerinede bulunan ipoteklerle birlikte ve eşit hisselerle ... ve ...’a sattığını ve bedelinin tamamını nakten ve peşinen aldığını ve alıcı ... ve ...’ın bizzat hareketle işbu taşınmazları tamamını eşit hisselerle ve aynı bedellerle bütün hukuki vecibeleri ile kabul edip aynen satın aldıklarını…” beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Davalılar, taşınmazı, üzerindeki ipoteklerden doğmuş veya doğacak bütün hukuki vecibeleri ile birlikte satın almış olduğuna göre, davalıların taşınmazlar üzerinde görülen ipotek bedelleri kadar sorumlu oldukları, ipotek bedelini aşan kısım için yaptıkları ödemeleri var ise davacıdan bu miktarı talep edebileceklerinin kabulü gerekir....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlunun, takip dosyasında haczedilen taşınmazın, haline münasip evi olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılması için şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, şikayetçinin ticari işletme kredisi için ipotek verdiği, ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı, her ne kadar ipoteğin fekkine karar verildiyse de davanın açıldığı tarihte ipoteğin mevcut olduğu ve borcun halen ödenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince de başvurunun esastan reddi yönünde hüküm kurulduğu görülmektedir....
Somut olayda, borçlunun sözkonusu taşınmazı üzerine 02.10.2014 tarihli haciz müzekkeresi ile 09.10.2014 tarihinde haciz uygulandığı, ancak daha önce taşınmazın tapu kaydında 3. kişi ...bank A.Ş. lehine tesis edilmiş 24.04.2009 tarihli ipotek kaydının bulunduğu, ipoteğin ticari kredinin teminatı olarak verildiği görülmüştür. O halde, 24.04.2009 tarih ve 1.000.0000 TL tutarındaki ticari krediden kaynaklanan ipoteğin borçlu ...'nın bizzat kendisinin kullanacağı ticari kredisine ilişkin olmayıp ... Ltd. Şti'nin borcunu temin amacıyla kurulduğundan zorunlu ipotek kapsamında değerlendirilemez. Buna göre borçlu başkasının borcu için ipotek tesis etmiş olup, ...bank’ın 30.06.2015 tarihli yazısında ipoteğin 17.11.2014 tarihinde fek edildiği belirtildiğinde haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmediği görülmüştür....
İpotek sözleşmesinin incelenmesinde, dava dışı asıl borçlu lehine açılmış ve açılacak her türlü krediler nedeniyle taşınmaz maliki tarafından davalı alacaklı banka lehine ipotek tesis edildiği, ipoteğin niteliğinin ve borcun sona erip ermediğinin mahkemece sorulduğu, banka müzekkere cevabında ipoteğin ticari kredinin teminatı için konulduğunu ve ipotek borcunun sona ermediğinin bildirilmiştir. Bu nedenle ipotek, zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olmayıp; borçlunun serbest iradesi ile ticari borç için tesis edildiğine ve taşınmaz üzerindeki mevcudiyetini koruduğuna göre; borçlu, meskeniyet şikayetinden feragat etmiş sayılır ve bu konuda yapılan şikayetin de dinlenilmesi mümkün olmayıp mahkemece davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu anlaşılmakla usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Ancak somut olayda ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir. Ancak kamu düzeni yönünden yapılan inceleme verilen tedbir kararının davalı banka ve finans kuruluşu dışında diğer takyidat alacaklarını da kapsadığı bu durumun davada taraf olmayan 3....