İpotek, alacağın varlığına bağlı olduğundan Türk Borçlar Kanunun 131. Maddesinde alacağın son bulması ile ipotek hakkı da ortadan kalkacağı belirtilmiştir. Yani ipoteğin fekki için borcun tamamının ödenmiş olması gerekmektedir. Fakat huzurunuzdaki somut olayda davacının eşi T3'ın tarafımıza borcu bulunmaktadır. Borç ilişkisine ilişkin alacak cari hesabı ek beyan olarak mahkemeniz dosyasına sunulacaktır. İşbu sebeple davacının ipoteğin fekki talebinin reddi gerekmektedir. Zira Yargıtay borcun ödendiğini iddia ederek ipoteğin fekki davası açılan durumlarda alacağın ödenip ödenmediği hususunun titiz bir şekilde irdelenmesini istemektedir." şeklinde beyanda bulunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile; Niğde ili Bor ilçesi 1387 Ada 1 Parsel Blok C-3 2....
Mesken 2' tapu bilgilerine haiz taşınmazı davalı lehine ipotek ettiği, bunun üzerine davacı 17.11.2020 tarihinde davalı tarafa kredi borcu ödendiğinden ipoteğin fek edilmesi için talepte bulunmuşsa da davalı banka 19.11.2020 tarihli yazısıyla, dava dışı şirketin banka nezdinde riski bulunduğu gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması talebini kabul etmemesi neticesinde huzurdaki İpotek (İpoteğin kaldırılması (Fekki)) davası ikame edilmiştir. Uyuşmazlık konusunun; çekilen kredi nedeniyle konulan ipoteğinfekki talebi olduğu, ipotek fekki talebinin söz konusu kredinin ödenip ödenmediği ve yasal şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanıldığı görülmüştür. 08.05.2020 Tarih ..... Sayılı Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde, dava dışı .........Kumaşçılık ve Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd.Şti ile Davalı banka arasında akdedilen 08.05.2020 tarih ve ...... Sayılı 1.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi nezdinde davalı ........
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/938 KARAR NO : 2022/1048 DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) DAVA TARİHİ : 24/10/2022 KARAR TARİHİ : 25/10/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2022 Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 07/05/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; İstanbul ili, .... ilçesi, ... mahallesi, ... ada ... parselde bulunan taşınmazın ... Blok 14....
Alacaklı, ipoteğin fekki için anaparanın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebileceğinden, ipoteğin kaldırılmasına ancak anaparanın, gecikme faizinin, icra takibi yapılmışsa takip giderlerinin ödenmesi halinde karar verilebilir. Davacıların babaları F.. Y..'a verdikleri vekaletnamenin 21.02.2007 tarihli; ipotek akdinin ise 17.10.2007 tarihli olduğu anlaşılmıştır. Vekaletnamenin verildiği tarihle ipotek akdi tarihi arasında 8 aylık süre olup vekil F.. Y..'a 04.06.2009 tarihinde yönetim kayyımı atanmıştır. Bu davalarda zamanaşımı süresi işlemesi mümkün değildir....
O halde, ipotek alacaklısı tarafından süresinde bedele yapılan itiraz nedeniyle ipotek bedeli ihtilaflı hale gelip, ipotek bedeline ilişkin uyarlama davası da devam ettiğinden İİK'nun 153. maddesindeki koşulların oluşmadığı görülmekle mahkemece istemin reddi gerekirken, kabulü ile ipoteğin fekki yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : İpotek alacaklısının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili 18/12/2017 tarihli dilekçesi ile, ipoteğin ve intifa hakkının fekki taleplerinin atiye bırakılmasını, davalı tarafça ipoteğin ve intifanın kaldırılmama nedeni olarak 66.879,61 TL borç miktarı gösterilmesi sebebiyle davada aynı zamanda menfi tespit talepleri de bulunduğu gözetilerek yargılamaya menfi tespit davası olarak devam edilmesini, İİK150. Madde gereğince ipoteğin fekki davasının aynı zamanda menfi tespit davası niteliği bulunduğunu beyanla davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu ipoteğin müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı ve zarara uğradığı 66.879,31 TL bakımından devam ettiğini ve bu sebeple de terkin edilmediğini, intifa hakkının ise dava açılmadan çok önce bitmiş olduğunu, davacının ipotek miktarı ve intifa bedeli bakımından harç eksikliğini tamamlaması gerektiği beyanıyla davanın reddini talep etmiştir....
Dava konusu ipotek incelendiğinde ipotek borçlusunun davacı, ipotek alacaklısının ise davalı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf dava dilekçesinde tarafların her ikisinin de ortağı olduğu dava dışı şirketler arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki çerçevesinde alacak borçluluk durumunun söz konusu olduğu görülmekte ise de; davacı tarafın dava dilekçesinin 9. Bendinde de belirttiği üzere eldeki davaya konu ipoteğin fekki isteminin bu süreçlerin eldeki davanın konusu olmadığının açıkça belirtildiği, ipoteğin davalı ...'nın baskı ve tehdidiyle yani haksız fiiliyle konulmuş olduğunu, ipotek ilişkisinin dayanağı olarak davacı ve davalı arasında herhangi bir borç ilişkisinin bulunmadığını ileri sürmüştür. O halde davanın dayanağı tarafların ortağı olduğu şirketlerin birbirinden alacak ve borçluluk durumu olmayıp davacının davasını nitelendirdiği baskı ve tehdit yani haksız fiil ile ipoteğin konulmuş olup olmadığıdır....
bulunduğunu, ihtarın içeriği muacceliyet ihbarının yapılması veya ihtarnamenin şekli ipoteğin fekki için geçerli bir neden olmadığını, kanunun ipoteğin fekki için borcun ödenmesini veya süreli olarak verilmiş ipotekler de sürenin dolmuş olmasını kabul gördüğünü, davacı tarafça da ipotek bedelinin ödendiğine dair bir dekont sunulmamış olmakla beraber, taşınmaz üzerine konulan ipoteğin de süreli olmadığını, kanunun aramakta olduğu her iki şartın da oluşmadığını davacının ipoteğin fekki talebinin yerinde olmadığını, davaya konu ipoteğe ilişkin ipotek sözleşmesinde taraflarca ......
İpoteğin fekki istenen taşınmazda ipotek alacaklısı ... olup, adı geçene ait veraset ilamı dosyaya sunulmadığı gibi, davalı konumunda olan mirasçıların gerçekte ...’in mirasçıları olup olmadığı da belli değildir.Bu durumda, İİK’nun 153. maddesine uygun bir talep ve devam eden işlemler bulunmadığından, mahkemece istemin reddi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir.Kaldı ki somut olayda, davalılar, ipotek alacaklısı ...'in mirasçısı olsaydı dahi, mirasçılardan ...'e usulüne uygun tebligat yapılmadığı ve adı geçenin ipotek bedelinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle parayı almaktan imtina ettiği görülmektedir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde;'' Davacı yan ile müvekkil Banka arasında bankacılık işlemleri sürmekte olup, ipotek fekki için iki şart gerekmektedir; 1- TBB'ye tarifesine göre maktu harcın karşı tarafça ödenmiş olması, 2- İpotek fekkini ilgilinin Bankadan talep etmiş olması. İpotek fekki işleminin gerçekleşmesi için Türkiye Bankalar Birliği tarifesine göre 24,80- TL ipotek kaldırma bedelin ödenmesi gerekmektedir. Davacı T1 iddia ettiğinin aksine müvekkil Bankaya ipoteğin fek edilmesi istemini içeren talepte bulunulmamıştır. Dolayısıyla TBB’nin belirlediği tarifeye göre ödenmesi gereken ipotek fek harcı tutarı ödenmeden Bankanın re’sen ipotek fek etme durumu bulunmamaktadır. Nitekim T. Vakıflar Bankası T.A.O. Sabit Faizli Konut Finansmanı Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun 11. Maddesinde söz konusu fek bedeli ile ilgili ipotek fek ücreti alınacağına dair sözleşme maddesinin altında davacı T1 imzası bulunmaktadır....