Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öte yandan, davalı aynı zamanda davacı lehine ipotek tesis etmiş ve hakkında başlatılan takip sonucunda ipotek borcunu da ödemiştir. Mahkemece, davalının kefil olduğu borç nedeniyle yine aynı borca kefil olan davacı lehine ipotek vermiş olmasının ve ipotek borcunun ödenmiş olmasının, davalının davacıya karşı kefaletten kaynaklanan sorumluluğuna etkisi üzerinde durulmadığı gibi, davacı kefil yararına kurulan ipoteğin yalnız kefalet borcunun teminat olarak mı yoksa davalının kefalet borcundan ayrı bir borç için mi verildiği hususu da tartışılmamıştır. Davalının, ipotek nedeniyle borcunu ödemekle kefaletten kaynaklanan borcunun da sona erdiği savunması tartışılmamış, başka bir anlatımla ipotek nedeniyle ödenen miktarın kefil olarak davacıya karşı sorumlu tutulabileceği miktardan düşülmesi gerekip gerekmeyeceği üzerinde durulmamıştır....

    deki taşınmazın ise (esasen ...) ... ismindeki üçüncü şahsa ait söz konusu ipotek olup, üçüncü şahıs ipoteği olarak ... tarafından tesis edildiğini, bu nedenle davacının üçüncü şahıslar tarafından tesis edilen ipoteklerin fekkini talep hak ve yetkisinin bulunmadığını, öte yandan davacının müvekkil şirkete imzaladığı bayilik sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerinin tümünün sona ermemiş olup, bu nedenle ipoteğin fekkini talep edemeyeceğini, nitekim davacı firmanın 05.04.2017 -15.04.2018 tarihleri arasındaki dönemde, taraflar arasındaki satış taahhütnamesi ek protokolünün 4....

      nın eşi olan ... adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın davalı lehine bedelli süresiz nitelikte ipotek edildiği, eser sözleşmesi kapsamında davacının edimlerini yerine getirdiği, davalı tarafın hiç bir hak ve alacağı bulunmadığından ipoteğin fekki istenmektedir. Dosyaya giren tapu kayıtlarından ve ipoteğe esas belgelerin incelenmesinden dava konusu taşınmaz üzerine davalı şirket lehine ipotek konulduğu, resmi senedin incelenmesinde ...'nın davalı şirketten aldığı 200.000,00 TL bedel karşılığında ipotek konulduğunun belirtildiği görülmüştür. Yine taraflar arasında imzalanan sözleşmede davacının taşınmazına ipotek konulması ile ilgili bir düzenleme olmadığı görülmüştür. Davacı dava konusu taşınmaza ipoteğin eser sözleşmesi kapsamında konulduğunu, edimlerini yerine getirmesine ve borcu olmamasına rağmen kaldırılmadığını iddia etmiş ise de; resmi senette ipoteğin ...'...

        DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan borçların ödenmemesi üzerine, İstanbul Anadolu Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin 2021/781 Esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takibin haksız itiraz sonucu durduğunu, müvekkilinin bayilik sözleşmesinin erken feshi nedeniyle cezai şart ve eksik ürün alımından kaynaklanan alacağı bulunduğunu, taşınmaz üzerinde doğmuş ve doğacak borçlar için ipotek tesis edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 25/01/2021 NUMARASI: 2020/805 2021/58 DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) Taraflar arasındaki davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bakırköy 6. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satışından kaynaklı ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Bakırköy 6. Tüketici Mahkemesince, "... davacı ile davalı ... A.Ş.arasında tüketici işlemine dayanak tutulan taşınmaz satış sözleşmesindeki edimlerin yerine getirilmesi suretiyle başkaca tüketici işlemi kalmadığı, davacı ile ipotek alacaklıları ... AŞ. Ve ... AŞ. , arasında da herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığı , uyuşmazlığa konu ipoteğin davalı ... Şirketinin dava dışı ... AŞ. Ve ... AŞ. , ile yapmış oldukları kredi sözleşmesinden kaynaklı tesis edildiği, ancak ipotek alacaklısının ... AŞ. Ve ......

          Genel kredi sözleşmeleri 6102 sayılı TTK'nun 4/1- f maddesinde düzenlenen işlemlerden olduğundan, bu sözleşmeleri teminen tesis edilen ipotek işlemlerinin de, anılan yasa hükmü kapsamında ticari dava olduğunun kabulü gerekir. Görev dava şartlarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiğinden, somut olayda uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ipoteğin kaldırılması istemi olduğu, uyuşmazlık Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görev alanına girdiği anlaşılmakla, emsal İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 05/02/2021 tarih 2021/128 Esas, 2021/210 kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/523 Esas, 2022/578 kararı da dikkate alındığında, 6100 sayılı HMK’nın 114....

          Nitekim, dava konusu icra takibinde davacı banka takip talebinde alacak kalemlerini ayrı ayrı belirttikten sonra davalı T3 toplam borcun ipotek tutarı olan 3.720.000,00 TL'yi aşan kısmından sorumlu olduğunu açıkça belirtmiştir. Bu durumda mahkemece, takip tarihi itibarıyla hesaplanan davacı alacağının ipotek limitini aşan miktarı yönünden davalı asıl borçlu T3 aleyhine genel haciz yoluyla takip yapabileceği, ipotek limiti ile teminat altına alınan alacak yönünden ise davacının davalı asıl borçlu T3 aleyhine icra takibi başlatmadığı, İİK'nun 45. maddesine aykırılık bulunmadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan, dosya içerisinde yer alan ipotek resmi senetlerinden ipoteklerin davalı kefil T4 borçlarının teminatını teşkil etmediği açıkça anlaşılmaktadır. Asıl borçlu yönünden tesis edilen ipotek, ipotek limiti kadar asıl borçlunun borçlarının teminatını teşkil etmektedir....

          in toplam borcun ipotek tutarı olan 3.720.000,00 TL'yi aşan kısmından sorumlu olduğunu açıkça belirtmiştir. Bu durumda mahkemece, takip tarihi itibarıyla hesaplanan davacı alacağının ipotek limitini aşan miktarı yönünden davalı asıl borçlu ... aleyhine genel haciz yoluyla takip yapabileceği, ipotek limiti ile teminat altına alınan alacak yönünden ise davacının davalı asıl borçlu ... aleyhine icra takibi başlatmadığı, İİK'nun 45. maddesine aykırılık bulunmadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan, dosya içerisinde yer alan ipotek resmi senetlerinden ipoteklerin davalı kefil ...'in borçlarının teminatını teşkil etmediği açıkça anlaşılmaktadır. Asıl borçlu yönünden tesis edilen ipotek, ipotek limiti kadar asıl borçlunun borçlarının teminatını teşkil etmektedir....

            Mahkemece, BK.’nun 484.maddesine göre kefaletin geçerli olabilmesi için yazılı bir sözleşmenin olması ve kefalet miktarının gösterilmesi gerektiği, davacının icra takibinde belirttiği kredi sözleşmelerini dosyaya ibraz edemediği, bankanın birçok şubesinin cevabı yazılarında davalı ile akdedilmiş sözleşmelerin bulunmadığının bildirildiği, bilirkişi raporunda davalının ipotek sözleşmesinden kaynaklanan ve icraya konu edilen ipotek bedelini ödediğinin davaya konu icra dosyasıyla ilgili bir borcunun bulunmadığının bildirildiği bu suretle davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 03.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Somut olayda, öncelikle mahkemece ipotek borçlusunun şikayetinin mahiyeti dikkate alınarak şikayet hakkında duruşma açılıp taraf teşkili sağlanarak taraflar çağrıldıktan sonra taşınmaz üzerindeki ipoteğin takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun teminatını oluşturup oluşturmadığı tespit edilip değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir iken eksik incelemeyle yazılı şekilde dosya üzerinden karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu