istenen davacının taşınmazının tapu sicil kaydına konulan ipotek anapara alacağının teminat altına alınması için verildiğini, yani karz ipoteği olduğunu, yapılan taşınmazın tahsisi, satışı işleminin veya işlemden doğan alacağın teminat altına alınması için konulan ipotek olmadığını, dolayısıyla ipotek bedelinin güncellenmesinin yasaya, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, davacının ipotek bedelinin tamamını ödediğinin tespitine ve ipoteğin kaldırılmasına, aksi düşünülmesi halinde ipoteğin karz ipoteği olduğunun tespitine, ilk iki bilirkişi raporlarının birinci bentlerinde yapılan ipotek bedeli hesabından ödeme dekontları sunulan ödemeler düşülerek ödeme dekontları sunulmayan taksitlerin bedelinin ödenmesi veya depo edilmesine ve ödeme ve depo sonrası ipoteğin kaldırılmasına, aksi düşünülmesi halinde ipotek bilirkişisi ilk üç bilirkişinin raporlarında yapıldığı gibi ipoteğin konu alacağın para alacağı olduğunun kabulüyle 17.10.2018 tarihli bilirkişinin güncel alacak hesabındaki...
İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasında bir anlaşmanın olması Türk Medeni Kanununun 856. maddesi uyarınca bunun tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; 04.06.1991 tarihli ipotek davacı ile davalılar murisi arasındaki karz akti nedeniyle tesis edilmiştir. İpotek akit tablosunda akdin alınan 145.000.000 TL (eski TL) karşılığı kurulduğu görülmektedir. İpoteğin çerçevesini resmi senet belirler ve resmi senette kararlaştırılan vadeden sonra ipotek bedelinin artırılacağı kararlaştırılmamışsa ipotek alacaklısı sözleşmenin aksine bedelin artırılmasını isteyemez. Ancak paraya çevirme anına kadar faiz isteyebilir. Mahkemece yapılan bu hukuki saptamanın aksine ipotek bedelinin artırımına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Davalı vekili, müvekkilinin taşınmazın tapu kayıtlarına itimat ederek ipotek hakkını tamamen yasal yollardan devraldığını, ipotek hakkı ile taşınmaz mülkiyetinin aynı kişide olmasına engel bir durumun bulunmadığını, bu durumda malik lehine rehin hakkı olduğunu, ancak bu halde alacağın kendiliğinden son bulmadığını, ipotek alacağının sona ermesi için ipotek bedelinin ipotek alacaklısına ödenmiş olması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; TMK'nın 881 ve TBK'nın 135. maddeleri uyarınca ipoteğin tapuya tescil ile geçerlilik kazanacağı, ipoteğin temin ettiği borcun sona ermesi halinde ipoteğin de sona ermesinin gerektiği, taşınmaz ihalesinin haczin neticesi olduğu, icra dosyasında ipotek bedelinin dava dışı borçlu ...'...
teminat altına alınması amacıyla kurulduğundan ayni bir hakka dayanmadığını ve kanuni ipotek niteliğini haiz olduğunu, ipotek bedelinin, kurulduğu tarihten bu yana ne müvekkillerine ne de müvekkillerinin murisine ödenmediğini, bu nedenle, taşınmaz tapu kaydı üzerinde halen ipotek şerhihih mevcut olduğunu, ancak, ipoteğin 1987 yılında eski para birimiyle 2.750.00 ETL üzerinden tesis edildiğinden ipotek bedelinin, ipotek tarihinden bu yana kazandığı değer de dikkate alınarak ve eınsal karşılaştırması yapılarak rayiç değere göre tespit edilmesi gerektiğini, sözleşmeyle ya da tarafların iradesiyle kurulan ipotek değerine kural olarak hakimin müdahale hakkı bulunmasa da Yargıtay kararları gereği imar uygulaması sonucu oluşturulan ipotek bedeline hakimin müdahale hakkı bulunduğunu, açıklanan nedenlerle, imar uygulaması nedeniyle tesis edilen ipotek bedelinin rayiç karşılığının tespit edilmesi suretiyle artırılmasına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL'nin davalılardan...
İcra Müdürlüğü 2017/7154 E. sayılı dosyası ile İİK 153. madde uyarınca ipoteğin kaldırılması için işlem yaptığını, ancak yapılan işlemin usule ve yasalara aykırı olup ipotek değerinin günümüz koşullarına uyarlanması gerektiğini, davacı tarafın ipoteğin günümüze uyarlanması için işbu davayı açtığını, Yargıtay'ın kökleşmiş ve süreklilik arz eden içtihat ve kararlarına göre ipotek bedelinin günümüz koşullarına uyarlanması gerektiğinin tartışmasız olduğunu, yalnızca ipotek bedeli ödenerek terkin işlemi yapılabilmesinin mümkün olmadığını, ipotek bedelinin taşınmaz mala emsal karşılaştırması yapılarak gerekirse mahallinde keşif yapılmak sureti ile değerlendirme yapılması ve ipotek bedelinin buna göre hesaplanmasının hakkaniyete uygun olacağını, ..vs beyanla yapılacak yargılama ile ipotek bedelinin günümüz koşullarına uyarlanmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Sıradan ipotek konulmasında, bunun için öncelikle davalı şirket lehine olan mevcut ipoteğin kaldırılmasında ve davalının isteği üzerine ipotek bedelini de ödediği için eldeki davanın açılmasında hem aktif taraf sıfatının, hem de hukuki yararının bulunduğu açıktır. Davalı şirket savunmalarında ve istinaf dilekçesinde ısrarla "ipotek bedelinin kendi hesabına değil de borçlu ... Şirketi hesabına ödendiğini, bu nedenle ipoteğin kaldırılmaması gerektiğini" savunmuş ise de, banka ile şirket arasındaki tüm yazışmalardan ve konu ile ilgili dosya kapsamındaki tüm belgelerden anlaşıldığı üzere; davacı bankanın davalı şirkete müracaatı üzerine şirketin 1.030.947 TL bakiye ipotek bedelinin ......
Sıradan ipotek konulması gerektiğini, ancak tapuda davalı şirket lehine ipotek olması nedeniyle bu ipoteğin kaldırılması için yazışma yapıldığını, davalı şirketin 18/03/2019 tarihi itibariyle 1.030.947 TL ipotek bedelinin DDG Şirketinin hesabına yatırılması halinde ipoteğin kaldırılacağını bildirdiğini, verilen hesap numarasına bu paranın yatırıldığını, ancak davalı tarafından ipoteğin kaldırılmadığını" iddia ederek, ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesined özetle; "Davacı bankanın iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, esasen de ipotek bedelinin davalı şirket hesabına yatırılmadığını, borçlu olan DDG Şirketi hesabına yatırıldığını, davalının bu parasını alamadığını ve icra takibi yapmak zorunda kaldığını" savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki imar düzenlemesi nedeniyle oluşturulan ipotek bedelinin artılması istemine davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, imar düzenlemesi nedeniyle oluşturulan ipotek bedelinin artılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı 54 ada 61 parsel sayılı taşınmazda 333690/3870000 hisse sahibi iken 04.06.1987 tarihli imar uygulaması nedeniyle 63 m2 si bedele dönüştürülmüş ve 11.02.1988 tarihinde ...' e ait ...mahallesi 25 N 3/C pafta 4099 ada 4 nolu parsel aleyhine 12.600.-TL. bedelle ipotek kaydı oluşturulmuştur....
Alacaklı bu müddet içinde gelmediği veya gelipte kanunen makbul bir sebep beyan etmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina eylediği takdirde, borçlu borcunu icra dairesine tamamiyle yatırırsa, icra mahkemesi verilen paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verir” hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, kendisine bu madde şartlarında ihbar çıkarılan ipotek alacaklısı, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması için genel mahkemelerde dava açabilir ve böyle bir dava açtığını belirterek, icra müdürlüğündeki ipoteğin fekki talebine itiraz edebilir. İpotek alacaklısı, böyle bir dava açmadan da, ipoteğin fekki talebi üzerine, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması gerektiği sebebi ile borçlunun yatırdığı parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina edebilir. Bu sebep, İİK'nun 153. maddesinde yazılı "kanunen makbul" sebep niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 20/08/2014 gününde verilen dilekçe ile ipotek bedelinin tespiti ve şerhin terkin edilmesi istemi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 03/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ipotek bedelinin tespiti ve şerhin terkin edilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1170 ada, 5 parseldeki gayrimenkulde, davalı şirket lehine 2.114.125.000,00ETL bedelli ipotek bulunduğunu, ipotek bedelinin faizi ile hesaplanarak bloke edilmesi sureti ile fekkine karar verilmesini talep etmiştir....