Maddesinde de, "İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmaz üzerindeki yasal intifa hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, durumu bilenlere karşı ileri sürülebilir. Tescil edilmiş ise, herkese karşı ileri sürülebilir" şeklinde düzenleme mevcuttur. Davalı borçlu tarafından lehine intifa hakkı tesis edildiğine dair resmi senet sunulmuş olup, dar yetkili icra mahkemesince tahliyeye hükmedilemeyeceğinden Türk Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerine dayalı olarak genel mahkemelerde yargılama yapılması gerekir (Yargıtay 12. HD'nin 29.01.2015 tarihli, 2014/26606 E, 2015/2267 K. sayılı içtihadı)....
TMK'nın 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür. Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile kurulur. (TMK m.796) Somut olayda; Davacı öncelikle, intifa hakkının ... kütüğüne tescilini, bu talebin kabul görmemesi halinde sözleşmeye aykırılık nedeni ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece intifa hakkının tapuya tesciline ilişkin talebin reddine karar verilmiş ancak tazminat istemine ilişkin bir hüküm kurulmamıştır. Davacının tazminat istemi konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bu konuda bir hüküm kurulmaması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Şti. aracılığıyla kullandığını, bayinin sözleşmeye aykırı davrandığını, ayrıca bayilik sözleşmesinide feshettiğini akaryakıt istasyonunuda diğer davalıya devrettiğini ileri sürerek davalıların intifa hakkına konu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesini talep etmiştir. Davalılar davacı aleyhine intifa hakkının terkini istemli dava açtıklarını davaların birleştirilmesini talep etmişler, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar temyiz etmişlerdir. Dava intifa hakkına konu taşınmaza bayilik ilişkisinin sona erdiği iddiasıyla elatmanın önlenmesi ve çekişmenin giderilmesi istemine ilişkindir. İntifa hakkı; başkasına ait bir eşya, hak veya mal varlığı üzerinde belirli bir kişiye tam olarak yararlanma olanağını sağlayan bir irtifak türüdür. Kuşkusuz intifa hakkı sahibinin eşya üzerinde oluşan saldırının kaldırılmasını istemesi olanaklarıdır....
-KARAR- Davacı vekili, müvekkili lehine 23.07.2002 tarihli protokol kapsamında 18.12.2011 tarihine kadar taşınmazda intifa hakkı tesis edildiğini, Rekabet Kurulu düzenlemeleri gereğince intifa hakkının 18.09.2010 tarihinde sona ereceğini, bu suretle 18.09.2010 ila 18.12.2011 tarihleri arası dönem için davacı tarafından kalıcı teknik yatırımlar olarak ödenen bedel yönünden davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek, kalıcı teknik yatırımlar olarak ödenen bedelin 12.03.2009 tarihine kadar güncellenmiş değeri olan 26.080.00 TL.’nin 12.03.2009’dan işleyecek ticari temerrüt faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekil, davanın reddini istemiştir....
Davacıların dava dilekçesindeki istemleri, sözleşme gereğince verilen intifa şerhinin kaldırılması, intifa hakkı alacağı, karşılıksız hibe alacağı, karşılıksız hibe motorin ve kar mahrumiyeti talebine ilişkindir. Mahkemece öncelikle sözleşmenin davacı tarafından haklı olarak feshedilip edilmediği incelenerek davacının her bir talebi hakkında kabul ve red nedenleri açıkça tartışılarak karar verilmesi gerekirken, Anayasanın 141, HMK'nun 297/c ve 27/c maddelerine aykırılık teşkil edecek nitelikte karar verildiğinden, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 03.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Baz istasyonunun kaldırılması gibi bu tür davaların, o yerde oturan ve sağlığının etkilendiğini ileri süren kişiler tarafından açılması gerekir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davası kişiye zarar verecek nitelikte ise kişinin o taşınmazda fiili hakimiyetinin bulunmasının gerektiği görüşü kabul edilmektedir. Bu fiili hakimiyetin, mülkiyet hakkına, sınırlı aynî hakka, (intifa, sükna, irtifak gibi) veya kişisel bir hakka (kiracılık, ortaklık gibi) dayanması gerekmektedir. O halde bir kimsenin komşu sıfatıyla bir dava açabilmesi için, ayni veya şahsi bir hakka dayanması, başka bir anlatımla komşuluk sıfatıyla zarar görmesi gerekmektedir....
gereği yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığı ile bildirilmesi gerektiğini, bu durum ile davalı ve babasının kötü niyetli olduğunun anlaşıldığını, intifa hakkı konusu taşınmazın 1/2 hissesi olmasına rağmen gayrimenkulün tamamı intifa hakkına dayanılarak kullanılmaya çalışıldığını, bu nedenlerle müvekkilinin haberi olmadan yapılan bağış yolu ile tescilin kötü niyetli ve muvazaalı olduğunu, iptal edilmesiyle müvekkilinin şufa hakkının kullanması için intifa hakkının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....
İntifa hakkı 01.01.2002 tarihinden sonra kurulmuş ise, 4721 sayılı TMK'nın 700. maddesi uyarınca "Bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması halinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı, buna ilişkin paya düşecek bedel üzerinde devam eder." Somut olaya gelince; dava konusu İstanbul ili, Bahçelievler ilçesi, Kocasinan Mahallesi, 14538 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında ...'a ait 4/171 hissede Mevlüt oğlu Yahya Çalışkan lehine 23.09.2010 tarihinde 13820 yevmiye sayılı işlem ile intifa hakkı bulunduğuna ilişkin şerh konulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece; adı geçen intifa hakkı sahibinin davada taraf olması sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, intifa hakkı sahibinin hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Taraflar arasında 28/06/2007 tarihli bayilik sözleşmesi, 01/10/2007 tarihli akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesi, 19/12/2007 tarihli ek protokol imzalandığı, dava konusu akaryakıt istasyonu için 28/06/2007 tarihli sözleşme kapsamında davacı şirkete bayilik faaliyetinin gerçekleştirildiği taşınmaz üzerinde 13/07/2027 tarihine kadar intifa hakkı verildiği, söz konusu intifa hakkı ve imzalanan sözleşmelerin Rekabet Kurulu’nun tebliğleri gereği 28/06/2012 tarihine kadar geçerliliğini koruduğu halde, davalının sözleşmeleri 11/10/2010 tarihinde tek taraflı ve haksız olarak feshettiği, davacının, davalının sözleşmeleri haksız olarak feshettiği 11/10/2010 tarihinden intifa hakkının Rekabet Kurulu tebliğleri gereği sona ereceği tarih arası için davalının taşınmazı haksız bir şekilde işgal ettiğini ileri sürerek ecri misil talebinde bulunduğu anlaşılmıştır....
Oturma hakkı, intifa hakkının özel bir türü olup, hak sahibine bir binadan veya onun bir bölümünden konut olarak yararlanma yetkisi verir. Bu hak başkasına devredilemez ve hak sahibinin mirasçılarına da geçmez (TMK m. 823/1-2). Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, intifa hakkına ilişkin hükümler oturma hakkına da uygulanır (TMK m. 823/3). İntifa hakkı gerçek kişilerde hak sahibinin ölümü ile sona erer (TMK m. 797/1). TMK'nın 652. maddesi gereğince, eşlerden birinin ölümü halinde, tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebepler varsa, sağ eşin veya murisin diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir....