İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/06/2022 NUMARASI : 2021/513 ESAS- 2022/452 KARAR DAVA KONUSU : İMZAYA İTİRAZ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı- borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2021/13529 E. sayılı dosyasında davalı-alacaklı tarafından müvekkil hakkında takip başlatıldığını, takip dayanağı senetteki imzanın müvekkile ait olmadığını beyanla, imzaya itirazların kabulü ile takibin iptaline, davalının tazminat ve para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, "imzaya itirazı ispat külfetinin davalı alacaklı olduğu, bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verildiği, verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin yatırılmamış olduğu" gerekçesi ile, "1- Davacının imzaya itirazının KABULÜ ile İstanbul 3. İcra Dairesi 2021/13529 Esas sayılı dosyasından yapılan takibin İİK....
Ayhan Sayın tarafından 28/09/2020 tarihinde vekaletname sunulmadan imzaya ve borca itiraz davası açıldığı, dava açıldıktan sonra davacı borçlu vasisi tarafından davayı takip için Av. T4 ve Av. Fatih Beder'e vekaletname verildiği, davacı vasisi T2 tarafından mahkemeye sunulan beyan dilekçesinde vekil olarak Av. T4 ve Av. Fatih Beder'in atandığını, hak kaybı yaşanmaması adına davanın bu vekiller tarafından takip edileceğini belirttiği, Av. Ayhan Sayım tarafından vekaletnamesiz olarak açılan davaya devam ve yapılan işlemlere muvafakat iradesinin olduğunun kabulünün gerektiği, yapılan yargılamada vasi tarafından vesayet makamında husumete izin kararının da alındığı anlaşılmıştır. Borçlunun yasal süre içerisinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda, imzaya ve borca itiraz ettiği mahkemece davanın reddine karar verildiği görülmüştür....
Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 31.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise İİK'nun 168. maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 14.08.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürüp, imzaya itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece; öncelikle, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayeti hakkında HMK'nun 297. maddesine göre bir karar verilmesi, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve itirazın süresinde olduğunun anlaşılması halinde, işin esasının incelenmesi, aksi halde istemin süreden reddi gerekirken, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayet hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden ve dolayısıyla İİK'nun 168. maddesi uyarınca itirazın süresinde olup olmadığı saptanmadan imzaya itirazın esasının incelenmesi isabetsizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlu, icra mahkemesine başvurusunda, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte takibe konu senedin kambiyo senedi vasfında olmadığını belirterek ayrıca imzaya ve borca da itiraz etmiş, mahkeme, usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapmaksızın, imzaya itirazın esasını inceleyerek itirazın reddine karar vermiştir....
İİK'nun 168. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendine dayalı olarak imzaya itiraz edilmesi halinde, itiraz hakkında İİK'nun 170. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 3. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer taraftan, İİK'nun 170/4. maddesinde, icra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötüniyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı çekte, lehtarın cirosu ile değil, lehtardan sonra gelen ciranta ...'...
Mevcut delil durumu, yeterli ve kanaat verici bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı hükme esas alınmış, takip durdurulmadığı için icra inkar tazminatına ve para cezasına hükmedilmemiş, davacıların imzaya yapmış oldukları itirazın reddine karar verilmiştir. Davacının borca itiraz sebepleri de esasen imzaya itiraz sebebine bağlıdır. Dava dilekçesinde senetteki imzaların kendilerine ait olmadığı gerekçesi ile borca itiraz edilmiştir, ayrı bir borca itiraz sebebi ileri sürülmemiştir. İİK'nın 169/a maddesine göre borçlu, borcunun olmadığını veya itfa veya imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlamalıdır. Davacı taraf bu nitelikte bir belge dosyaya sunamamıştır. Bu nedenle davacıların borca itiraz sebepleri de yerinde görülmemiştir..." gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
B.İstinaf Sebepleri Borçlu, itiraz dilekçesi içeriğini tekrar ederek, imzaya itiraz ile birlikte borca ve ferilerine de itiraz edildiğini, borca itirazlarının faize itirazı da kapsadığını, bu hususun mahkemece göz ardı edilerek usul ve yasaya aykırı karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı C.1.Gerekçe ve Sonuç Alacaklı bankanın vergi numarasının ve adresinin yazılı olmamasının ödeme emrinin iptalini gerektirmediği, eksikliğin her zaman giderilebileceği, ayrıca TTK'nın 722. maddesi gereğince alacaklının çek bedellerinin binde 3'ünü aşmamak üzere çek komisyonu talep edebileceği, İstanbul 14....
İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK.nun 170/4. maddesinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10’u para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, bilirkişi raporu ile takibe konu senetteki imzanın “itiraz eden borçluya” ait olmadığı yönünde kesin kanaat bildirdiği belirlendiğine ve icra takibinin dayanağı olan bonoda alacaklının lehtar olup, borçlunun ise avalist olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen avalistin doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının, avalist imzasının adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekir....
Buna göre borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusu İİK'nun 169 ve 170. maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz niteliğinde olup icra mahkemesince borca itirazın İİK'nun 169/a, imzaya itirazın ise aynı Kanun'un 170. maddelerine göre incelenerek oluşacak sonuca göre ret ya da kabul kararlarından biri verilmelidir. O halde, mahkemece borçluların imzaya, borca ve feri'lerine yönelik itirazların İİK'nun 169/a ve 170. maddelerine göre esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime ait olduğu kuralı göz ardı edilmek suretiyle istemin görev yönünden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Mahkemece, borçlunun takip dayanağı çekteki imzaya itiraz ettiği ve davanın kabul edildiğinden dava konusu alacağın dayanağı kalmadığından bahisle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre, davalı borçlu tarafından İstanbul 6.İcra mahkemesinin 2007/2127 Esas sayılı dosyasından takip dayanağı çekteki imzanın borçlu şirket temsilcisine ait olmadığı yönünde imzaya itiraz ettiği 25.02 2009 tarihinde davanın kabul edildiği, ancak anılan kararın Yargıtay 12.Hukuk Dairesince bozulduğu, yeni 2009/3250 Esasa kaydedildiği bu dosyadan da feragat edildiği ancak kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır....