Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece davalının konkordato talebinde bulunduğuna dair itirazı üzerinde durulmadığı gibi, davalının imzaya itirazı hususunda da inceleme yapılmamış, adli tıp kurumundan belgedeki yazıların davalıya ait olduğuna dair verilen rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. bu itibarla öncelikle davaya dayanak belgedeki imzanın davalıya ait olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Öte yandan Beydağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/53 sayılı kararı ile davalının konkordato isteğinin tasdikine karar verildiği de sabittir. Mahkemece, davalının bu yöne ilişkin itirazı üzerinde de durulmamıştır. Mahkemece, davalının davaya konu belgedeki imzaya yönelik itirazı ile Beydağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/53 sayılı dava dosyasındaki konkordato isteminin tasdikine dair kararı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir....

    Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK'nun 170. maddesi kapsamında imzaya ve borca itiraz niteliğinde olup, kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmolunması doğru değildir. Ayrıca mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, alacaklının maktu harç ve maktu vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, alacaklı aleyhine nisbi harç ve nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsiz olup, kararın anılan nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İlk derece mahkemesince bu esaslara uygun şekilde imza asıllarını içeren belgeler getirtilmiş, davacının imza örnekleri huzurda alınmış ve bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporu gerekçeli, kapsamlı ve hükme esas alınmaya elverişli olup, süresi içerisinde imzaya itirazda bulunulması sonrasında imza itirazı geri alınmadıkça icra dosya borcunun ödenmesi itirazı ve davayı konusuz kılmadığında imzaya itirazın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davalı vekili tarafından davacı aleyhine bono alacağından bahisle kambiyo senedine özgü icra takibine gidildiği, davacı takip borçlusunun Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu iddiasıyla yetki itirazında bulunduğu, ayrıca takibe konu bonodaki keşideci imzasına ve borca itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince imzaya itiraz yönünden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve davanın reddine karar verildiği, ilk itiraz niteliğinde olan yetki itirazı ile ilgili değerlendirme yapılmadan davacı tarafın esasa yönelik imzaya itirazı ile ilgili inceleme yapılarak davanın reddine karar verildiği, davacının yetki itirazı ile ilgili herhangi bir hüküm verilmediği görülmüştür....

      Bu haliyle incelenen takip talebinde istenilen faiz miktarının 3.114,25 TL olduğu görülmüş bu haliyle davacının faize yönelik itirazı yerinde görülmüştür. Açıklanan gerekçelerle davacının imzaya ve borca itirazının reddine, faize itirazının ise kabulüne karar verilmiştir. İstinaf başvuru dilekçesinde özetle: Elazığ 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/606 Esas 2021/274 Karar sayılı kararının kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak talep doğrultusunda davanın kabulüne, müvekkil hakkında başlatılan Elazığ 2. İcra Müdürlüğü'nün 2017/4709 Esas icra takip dosyasına açıklanan nedenlerle icra takibine, ödeme emrine, borca, imzaya, borcun ferilerine, borca uygulanan faize, faiz oranına, vekalet ücretine itiraz ve şikayet edildiğini, Elazığ 2....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde "1- Davacının imzaya itirazının KABULÜ ile; Vezirköprü İcra Müdürlüğünün 2021/248 Esas sayılı TAKİBİN DURDURULMASINA, 2- Davacı tarafın imzaya itirazı kabul edildiğinden sair borca itirazı konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 3- Davacı yararına asıl alacağın %20'si olan 4.440,00 TL miktarda tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davalı/ alacaklının asıl alacağın %10'u olan 2.220,00 TL miktarda para cezasına mahkum edilmesine" karar verilmiştir....

      Somut olayda, takibe konu çekteki imzaya itiraz eden borçlunun lehtar-ciranta ... Ltd.Şti., alacaklının ise çeki, imzaya itiraz eden lehtar-ciranta ... Ltd.Şti.’den ciro yolu ile alan yetkili hamil ... Bankası A.Ş. olduğu görülmektedir. Lehtar-cirantanın imzaya itirazı üzerine yapılan inceleme sonunda imzanın borçluya ait olmadığı tespit edilmiştir. Takip alacaklısı, muteriz lehtar-ciranta ile doğrudan ilişki içerisinde olduğundan imzanın itiraz eden borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bu durumda ciranta olan alacaklının ağır kusurlu olduğundan bahsedilir. Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa maddesi uyarınca borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken, yasal koşullar oluşmadığından bahisle tazminata hükmedilmemesi isabetsizdir....

        O halde Mahkemece borçlunun imzaya itirazı yöntemince incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan, İİK.nun 170/3. maddesine göre; İcra Mahkemesi, 68/a maddesinin 4. fıkrasına göre yapacağı (İnceleme sonunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir.) İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip (İİK.170/2. fıkrasına göre) durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilir ve itiraz reddedilir. Mahkemece herhangi bir imza incelemesi yapılmaksızın kesin süreye riayetsizlik nedeniyle imzaya itirazın reddine karar verildiğinden borçlunun inkar tazminatıyla sorumlu tutulması ve borçlunun faize itirazı konusunda inceleme yapılmaması ve olumlu olumsuz bir karar verilmemesi yasaya uygun bulunmamıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçluların örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurularında; imzaya itirazı ile birlikte ... İcra Müdürlüğü'nün yetkisine de itiraz ettikleri, mahkemece yetki itirazının kabulüne karar verildiği görülmektedir. HMK'nun 19/2. maddesi uyarınca borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz....

            İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK'nun 170/4. maddesinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10 oranında para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takip dayanağı olan bonoda alacaklı lehtar olup, borçlunun ise keşideci olduğu görülmektedir. Bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşideci doğrudan ilişki içinde olduğundan, lehtar, keşideci imzasının adı muteriz borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzanın, borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı, borçluya karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekir....

              UYAP Entegrasyonu