Davalı savunmasında binayı sözleşmede belirtildiği gibi hatta daha üstün vasıflarla günün şartlarına ve kullanımına daha elverişli bir şekilde imâl ve teslim ettiğini, sözleşmede olmamasına rağmen bina dış yüzeyinin mantolama ile kapatıldığını, davacıların teslimin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra davayı açmalarının iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını, davacıların daireleri teslim alırken herhangi bir konuda itirazi kayıt koymaksızın teslim alması sebebiyle cezai şart hakkından vazgeçmiş bulunduğununda kabulü gerektiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacıların teslim anında itirazi kayıt koymamış olması nedeniyle ceza şartına yönelik taleplerinin reddine, eksik imalât bedelinden belirlenen müteahhitlik karı düşürülerek 6.889,36 TL eksik malzeme 2.952,58 TL işçilik olmak üzere toplam 9.841,94 TL bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, taraflar arasında iş sözleşmesinin işçinin istifası ile sona erdiğini, bu hususun itirazi kayıtsız imzalanan ibraname içeriği ile de sabit olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamından davacının iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiği gerekçesiyle iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiği sonucuna varılmış ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır....
Hal böyle olunca davacının itirazi kayıt koyarak ödemeyi kabul ettiği dikkate alınarak ödenmeyen faiz alacakları ile ilgili 506 sayılı Yasa'nın 116. maddesinde öngörülen süre de nazara alınarak işleyecek faiz alacağını hesaplanırken faizin başlatılacağı tarihe esas olmak üzere anılan 116. maddedeki 3 aylık sürenin sonu olan 07.04.2002 tarihinden itibaren faiz hesaplanması gerekirken 01.02.2002 tarihinden itibaren faiz hesaplanarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 12.04.2010 günlü oturumda oybirliği ile karar verildi....
Davacı yüklenici 24.maddeye uygun olarak idareye başvurmadığı gibi kablo bedellerinin ödendiği 15 nolu ara hakedişe sözleşmenin 35.1.maddesine uygun şekilde itirazi kayıt koymamıştır. Sözü edilen her iki madde hükmü HUMK’nın 287.maddesi uyarınca yanlar arasında delil sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın çözümünde sözleşme hükümlerinin uygulanması zorunlu olduğundan ve davacı yüklenici sözleşme hükümlerine uygun olarak itirazda bulunmadığından 15 nolu hakediş kesinleşmiştir. Bu hakedişe dayanılarak herhangi bir hak talebinde bulunulması mümkün olmadığından davanın reddi yerine tüm bu yönler gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 08.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı davasında davalı ile aralarında düzenlenen 06.06.2013 tarihli sözleşmede kararlaştırılan tüm edimlerini yerine getirdiklerini, daha önce bitirmelerine rağmen davalının işi 12.12.2013 tarihinde teslim aldığını, teslim sırasında sözleşmeden kaynaklanan borcun 272.000,00 TL olduğunu hiç bir itirazi kayıt koymaksızın kabul ettiğini, daha sonra 13.701,69 TL alacaklarının...
Davada ayıplı imalât nedeniyle istemde bulunulmuş, mahkemece gizli ayıp bulunmadığı, açık ayıplar için de itirazi kayıtsız teslim alınarak eserin kabul edilmiş olduğu gerekçesiyle bu istemin reddine karar verilmiştir. Oysa sözleşmenin yukarıda değinilen hükmü, teslimde ihtirazi kayıt konulması genel kuralının aksine hüküm içermekte ve öncelikli uygulanması gereken sözleşme hükmü olduğundan, eserin teslim alınmasıyla davacı iş sahibinin talep hakkının düştüğü kabul edilemez. Bu nedenle davacının açık ayıplar bedelini isteyebileceği anlaşılmakta ise de taraflar arasındaki yazışmalarda inşaat alanının mobilya teslimine hazır olmadığı ihtarına karşılık davacı 07.12.2006 tarihli cevabında, mevcut duruma göre imalâtın yapılması halinde kabul edeceğini bildirmiştir. İmalâttaki ayıpların mevcut koşullardan mı, yoksa yapım hatasından mı kaynaklandığı bilirkişilerce saptanmış değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki imzaya ve borca itiraza ilişkin davada Yalova İcra Hukuk ve 2.Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, imzaya ve borca itiraz istemine ilişkindir. Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın imzaya ve borca itiraz davası olduğu İİK 169 ve 170. maddeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde görevli mahkemenin İcra Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Somut olayda, takibe konu çekteki imzaya itiraz eden borçlunun lehtar-ciranta ... Ltd.Şti., alacaklının ise çeki, imzaya itiraz eden lehtar-ciranta ... Ltd.Şti.’den ciro yolu ile alan yetkili hamil ... Bankası A.Ş. olduğu görülmektedir. Lehtar-cirantanın imzaya itirazı üzerine yapılan inceleme sonunda imzanın borçluya ait olmadığı tespit edilmiştir. Takip alacaklısı, muteriz lehtar-ciranta ile doğrudan ilişki içerisinde olduğundan imzanın itiraz eden borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bu durumda ciranta olan alacaklının ağır kusurlu olduğundan bahsedilir. Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa maddesi uyarınca borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken, yasal koşullar oluşmadığından bahisle tazminata hükmedilmemesi isabetsizdir....
e ait olmadığı yönündeki tespite itibar edilerek imzaya itirazın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Takip dayanağı bononun tanzim edildiği 03.....2010 tarihinde borçlu şirketi temsile yetkili olan ...'in, imzaya itiraz edildiği 04.03.2015 tarihi itibariyle şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı, dosya içinde mevcut 31.....2014 tarihli ticaret sicil gazetesinden anlaşılmaktadır. Bu durumda imzaya itiraz tarihi itibariyle borçlu şirketi temsile yetkili olmayan eski temsilcinin, dayanak senet altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmesinin hukuki bir sonucu bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla açık bilirkişi raporu karşısında eski temsilcinin ikrarına itibar edilemez. Mahkemece; borçlu şirketin imzaya itirazının yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, Dairemizce mahkeme kararının onanması gerekirken, bozulduğu anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....
nin iptaline, bu ödemelerin prime esas kazanç sayılamayacağının tesbitine ve 9.5.2005 tarihinde itirazi kayıtla Kuruma ödenen 21.993.77.-YTL. faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 04.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....