Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkilinden akaryakıt satın aldığını, veresiye fişlerinin bakiyesinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf süresinde davaya cevap vermemiştir....
Davacı - borçlu tarafından süresinde icra takibine itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Şikayetçinin süresi içinde itirazda bulunarak takibi durdurmuş olması, ödeme emrinin ve takibin iptalini istemesine engel değildir. Bu nedenle şikayetçinin anılan konuda şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Genel haciz yolu ile başlatılan bir takipte, her türlü itirazın İİK'nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine bildirilmesi zorunludur. Bu durumda, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmiş olması fuzuli bir işlem olup, yanlış merciye yapılan başvuru hukuki sonuç doğurmaz. İİK'nun 66. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi gereğince, müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. Borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü hususlar, İİK'nun 62. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinde bildirilmelidir....
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır....
Dava kambiyo senetlerine özgü takipte imzaya ve borca itiraz ile kambiyo şikayetine ilişkindir. İİK.nun 168/1. maddesinin 3, 4 ve 5. bentleri hükmüne göre, borçlunun borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, imzaya itirazını ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetini yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Somut olayda, ödeme emrinin, imzaya ve borca itiraz eden borçluya 21/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreden sonra 07/06/2022 tarihinde icra mahkemesine itirazlarını bildirdiği, dava dilekçesinde ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne dair bir şikayetinin de bulunmadığı görülmektedir (Yargıtay 12. HD'nin 07.11.2022 tarihli, 2022/4790 E, 2022/11572 K. sayılı içtihadı)....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/12/2021 NUMARASI : 2020/557 ESAS, 2021/890 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle , İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün 2020/18840 esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra takibinde bulunulduğunu , senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek imzaya ve borca itirazda bulunmuştur. Davalı davanın reddini istemiştir....
nun 170/a maddesi uyarınca takibin 06.07.2017 tanzim tarihli, 15.04.2019,15.06.2019, 15.09.2019,15.10.2019 vade tarihli, 6.500,00- TL bedelli bonolar yönünden iptaline, yasal düzenleme bulunmadığından davalı alacaklı şirket aleyhine tazminata hükmedilmeyerek hüküm kurulmuştur. 06.07.2017 tanzim tarihli, 15.03.2019 vade tarihli, 6.500.00- TL bedelli bono yönünden yapılan incelemede: Borçlunun borcu olmadığım veya alacaklının takip yetkisi bulunmadığım icra dairesine bildirmesine, ödeme emrine itiraz denir. İtiraz sebepleri ileri sürme şekli bakımından imzaya itiraz ve borca itiraz şeklinde ikiye ayrılır, imzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir.( Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku, sy. 241) İİK'nun 169/a-l. maddesi gereğince; borcun olmadığı veya itfa veya imhal edildiği resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir....
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenmekte olup İİK. veya diğer kanunlarla İcra mahkemesine takip dayanağı senedin sahte oluşturulup oluşturulmadığının incelenmesi hususunda verilen bir görev bulunmamaktadır.Davacının senetteki imzaya itirazı olmadığı gibi genel mahkemelerden alınmış senedin sahte düzenlendiğine ilişkin kesinleşmiş mahkumiyet kararı veya senedin hukuk mahkemesince iptaline dair bir karar da sunulmamıştır. Borca itiraza yönelik İİK.nun 169/a-1. Maddesinde tanımlanan resmi veya imzası ikrar edilmiş belge de ibraz edilmemiştir....
Alacaklı vekili istinaf dilekçesinde müvekkili bankanın senetteki davacı imzasının sahte olup olmadığı yönünde herhangi bir bilgisi olmadığı gibi, icra aşamasına kadar ki süre içerisinde de bu yönde müvekkili bankaya herhangi bir itiraz veya bildirim yapılmadığını, müvekkili bankanın sahte imzaya dayalı olarak davacı aleyhine bir icra takibi yapmadığını , icra takibi aşamasına kadar ki süreç içerisinde de bu konuda bir şikayet veya itiraz dahi olmadığını ,bu nedenlerle müvekkili bankanın kötüniyetli olduğundan bahsedilemeyeceğini,imzanın davacıya ait olup olmadığının ancak yargılama ile tespit edilebileceğini, takibin haksız olduğu sabit olsa bile müvekkili bankanın kötüniyetli olduğunun kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle, 10.09.2019 tarihli uzmanlık raporunun sonucu ne olursa olsun, müvekkili bankanın somut olayda herhangi bir sorumluluğu ve ilgisi bulunmadığını, İİK 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasının davacı borçlu lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine başvurarak takibe dayanak çekteki imzaya itiraz ettiği ve takibin iptalini istediği mahkemece, davanın kabulü ile takibin durdurulmasına, tazminat talebinin ise yasal koşullar oluşmadığından reddine karar verildiği görülmektedir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun’nun 170/4. maddesine göre; imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, icra mahkemesi, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan...
Davalı süresinde icra müdürlüğüne yapmış olduğu itirazında kira sözleşmesine ve borca itiraz ettiğini beyan etmiş açıkça imzaya itirazda bulunmamıştır. Bu durumda davalının kira sözleşmesine itiraz etmediği kabul edilmelidir. Davalı borçlu müteselsil kefil olarak takip talepnamesinde istenen kira alacağından sorumludur. Mahkemece itirazın kaldırılmasına ve takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....