nun 16/1. maddesi uyarınca ödeme emri tebligatını öğrendiği 15.11.2012 tarihinden itibaren yasal yedi günlük süre içerisinde yapılmış ise de, imzaya itiraz ve zamanaşımı itirazı için yasal beş günlük sürenin geçirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, imzaya itirazın ve zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kaldı ki davacı yasal süre içinde icra müdürlüğüne de imzaya itirazda bulunmuş ve takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, mahkemeye yapılan imzaya itirazın hukuki sonuç doğurmayacağı belirtilerek asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davacının talebinin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan tahliye taahhüdüne dayalı icra takiplerinde, dayanak tahliye taahhüdünün adi yazılı olması halinde imzaya ve tarihe açıkça itiraz edilmesi halinde alacaklı imzası inkar edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını isteyemez....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/02/2020 NUMARASI : 2019/788 ESAS - 2020/211 KARAR DAVA KONUSU : Borca İtira KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 13.11.2019 tarihli ödeme emrinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle takibin ve ödeme emrinin iptali gerektiğini, 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkilleri tarafından davalı Hayat Varlık Yönetim AŞ.'ye herhangi bir senet verilmediğini, dolayısıyla alacaklı Hayat Varlık Yönetim AŞ’nin hak sahibi olmadığını beyan ederek takibin iptalini talep etmiş, mahkeme; davanın kabulüne karar vermiş, davalı tarafından karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
TTK.nun 5/son maddesinde "vazifesizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tabi oldukları müddetlere dair usul hükümleri, iş sahasına ait iptidai itira- zın kabulü halinde de tatbik olunacağı" hususu düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca işbölümü itirazının kabulü halinde yapılması gereken işlemler hususunda HUMK.nun 193. maddeye atıfta bulunulmuştur. TTK.nun 5. maddesi uyarınca verilen gönderme kararlarında, HUMK.nun 193/3.maddesi gereğince davacı vekiline 21.7.2006 tarihinden tebliğ edilen gönderme kararına karşı 10 gün içinde gereken işlemlerin yapılması gerekirken, davacı vekili bu süre geçtikten sonra verdiği 1.8.2006 havale tarihli dilekçe ile dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesini istemiştir....
Dava İİK 170. maddesine dayalı olarak açılmış imzaya itiraza ilişkindir. Davacı-borçlu takip dayanağı senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyanla, imzaya itiraz etmiş olup, imza incelemesine esas belgelerin bulunduğu yerleri bildirmiş ve mahkemece takdir olunan 500,00 TL bilirkişi ücretini de 07/10/2021 tarihinde yatırmıştır. İlk derece mahkemesince ispat külfetinin davalı tarafta olduğundan bahisle bilirkişi ücretini yatırması için davalı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmiş, verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretini yatırmadığından bahisle mahkemece imzaya itirazın kabulüne karar verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus takipte imzaya itiraza ilişkin olup, davacı tarafça imzaya itiraz edildiği halde İlk Derece Mahkemesince davanın şikayet olarak nitelendirilmesi, dava kabul edildiği halde tazminat ile para cezası taleplerinin gerekçesiz reddedilmesi nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesi istenilmiştir. Dava dilekçesinde anlatımlardan anlaşıldığı üzere davacının açıkça imzaya itiraz ettiği, İlk Derece mahkemesince imzaya itiraza ilişkin yargılama yapıldığı, bilirkişi incelemesi yapılarak imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği ve davanın kabul edildiği görülmektedir. Bu haliyle davadaki talep itiraz niteliğinde olduğu halde İlk Derece Mahkemesince -imzaya itirazın kabulü halinde takibin durdurulması kararı verilmesi doğru ise de- kararda davanın şikayet olarak nitelendirilmesinin İİK.nun 168/4. ve 170. Maddelerine uygun olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır....
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince davacının imzaya ve borca itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, davacının imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/1- b-2.bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının imzaya ve borca itirazının reddine, yargılama aşamasında takibin durdurulmasına karar verildiğinden davalının tazminat talebinin kabulü ile asıl alacağın %20'si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; I-Davalının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜNE, İstanbul Anadolu 1....
İcra Dairesi'nin 2019/2751 Esas sayılı dosyası ile 500.000,00 TL bedelli bonoya ilişkin olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davacı yanın iş bu davayı açarak bonodaki imzaya itiraz ettiğini, bonodaki imzaya itiraz halinde uygulanacak olan hükümlerin özel olarak İ.İ.K. da düzenlendiğini, davacının dava dilekçesi incelendiğinde ise yüzeysel bir imzaya itiraz dilekçesi dışında hiç bir ayrıntıya ya da gerekçeye yer verilmediğini, davacının imzaya itirazının haksız ve kötü niyetli olması sebebi ile imzaya itiraz talebinin reddi ile alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Uşak İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile, Uşak 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki imzaya ve borca itiraza ilişkin davada Yalova İcra Hukuk ve 2.Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, imzaya ve borca itiraz istemine ilişkindir. Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın imzaya ve borca itiraz davası olduğu İİK 169 ve 170. maddeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde görevli mahkemenin İcra Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Somut olayda, takibe konu çekteki imzaya itiraz eden borçlunun lehtar-ciranta ... Ltd.Şti., alacaklının ise çeki, imzaya itiraz eden lehtar-ciranta ... Ltd.Şti.’den ciro yolu ile alan yetkili hamil ... Bankası A.Ş. olduğu görülmektedir. Lehtar-cirantanın imzaya itirazı üzerine yapılan inceleme sonunda imzanın borçluya ait olmadığı tespit edilmiştir. Takip alacaklısı, muteriz lehtar-ciranta ile doğrudan ilişki içerisinde olduğundan imzanın itiraz eden borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bu durumda ciranta olan alacaklının ağır kusurlu olduğundan bahsedilir. Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa maddesi uyarınca borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken, yasal koşullar oluşmadığından bahisle tazminata hükmedilmemesi isabetsizdir....