Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili tarafından, müvekkili şirkete ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, davanın süresinde açıldığı, imzaya itirazın incelenmediği, verilen kararın hatalı olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip borçlusu tarafından açılan yetkiye, imzaya ve borca itiraz talebine ilişkindir....

Somut olayda, dava dilekçesinde davacının imzaya itirazları yanında borca itirazlarının bulunduğu, mahkemenin yalnızca imzaya itiraz hususunda değerlendirme yaptığı ve imzaya itirazı da reddettiği, borca itiraz hususunda değerlendirme yapılmadığı anlaşılmakla, davacıların tüm iddialarının değerlendirilmemesi nedeniyle karar, usul ve yasaya aykırıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın usul ve yasaya uygun olmadığı, davacıların tüm iddiaları değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla, davacıların istinaf başvurusunun, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile HMK'nın 353/1- a/6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacıların istinaf başvurusunun, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile HMK'nın 353/1- a/6 maddesi gereğince İzmir 1....

bağ ortadan kalksa bile kıymetli evraktan kaynaklanan borcun sona ermediğini beyanla davacı yanın haksız ve kötü niyetli olarak yaptığı borca ve imza itirazının reddine, davacının itiraz ettiği tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatı ile takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir....

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süre yönünden reddi gerektiğini, borçlu birden fazla ise icra takibinin borçlulardan birisinin yerleşim yeri icra dairesinde başlatılabileceğini, davacı borçlu ve üç diğer borçlunun yerleşim yerinin Bakırköy olduğunu, kambiyo senedini düzenlemiş olan müteveffa borçlunun yerleşim yeri Beylikdüzü olsa da kendisinin vefat etmiş olması sebebiyle borç ve icra takibi kendisinin mirasçılarına yöneltildiğini ve takip borçlusu mirasçılardan T1 yerleşim yeri adresi olan Bakırköy'de yani yetkili icra müdürlüğünde açıldığını, davacının borca ve imzaya itirazı tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, müteveffa borçlu Abdullah Hakan Göl tarafından verilen senede istinaden yapılan takipte, borçlunun imzaya ve çelişir şekilde borca yaptığı itirazının maddi ve hukuki bir temeli olmadığını savunarak davanın reddine ve imzaya ve borca itiraz nedeniyle lehlerine icra inkar tazminatına ayrı ayrı hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....

Uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, yetkiye, imzaya ve borca itiraza ilişkindir....

Dairemizce yapılan değerlendirmede; Davanın borca ve imzaya itiraza ilişkin olduğu mahkemenin de kabulünde olmasına rağmen, gerekçe kısmında yalnız imzaya itiraza ilişkin olarak alınan bilirkişi raporu ve yapılan incelemenin yer aldığı, borca itiraza ilişkin mahkemece bir değerlendirmede bulunulmadığı, bu durumun HMK.'nun 297. maddesine aykırılık teşkil ettiği, delillerin hiç toplanmaması veya değerlendirilmemesi derecesinde yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebi yerinde bulunduğundan HMK'nun 353/1- a-6 maddesi gereğince Şefaatli İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/10 Esas 2021/10 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

de bulunmadığı anlaşılmakla, bu raporlar gözetilerek ilk derece mahkemesince davacının imzaya itirazının ve borcun ödendiğinin ispatlanamaması sebebiyle borca itirazının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

Davacının imzaya itirazına yönelik olarak alınan raporda, imzanın davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davacının borca itirazına yönelik olarak İİK'nın 169/a. maddesi kapsamında belge sunamadığı, senedin sahte (oluşturma) senet olduğu iddiasının ise dar yetkili icra mahkemesinde görülmesine olanak bulunmadığı, bu kapsamda davanın ispatlanamadığı, savcılık soruşturma dosyasının ise bekletici mesele yapılmasının gerekmediği anlaşılmakla, Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Ancak, İİK'nın 169/a-6 maddesi uyarınca borca itirazın reddi halinde tazminata, 170/3. maddesi uyarınca imzaya itirazın reddi halinde tazminat ve para cezasına hükmedilebilmesi takibin muvakkaten durdurulmuş olması koşuluna bağlıdır. Takip durdurulmamış ise, borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilemez....

İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu çekin lehtar ciranta Nejla Aygül'ün oğlu Erdoğan Aygül tarafından daha önce imzaları tamamlanmış şekilde müvekkiline verildiğini, imzanın huzurunda atılmadığını, lehtar ile aralarında süregelen bir ticari ilişki olduğunu, önceki çeklerin karşılığının çıkmasına güvenerek çeki aldığını, bilirkişi raporunu kabul etmediğini ve müvekkili aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilemeyeceğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya, İİK'nın 169. maddesi uyarınca borca itiraz istemine ilişkindir....

Davalı borçlu 22.06.2018 tarihli itiraz dilekçesinde, borç iddiası imzaya olan kuşkuları dolayısıyla ve tahliye talebinin dayanağı borca itirazları nedeniyle tahliye şartlarının oluşmadığını, icra takibinin başlatıldığı İcra Müdürlüğünün yetkisiz olduğunu, icra takibindeki borcun tamamına, imzaya, faize ve tüm ferilerine açıkça itiraz ettiklerini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur....

    UYAP Entegrasyonu