İmzaya itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 170. maddesinin 3. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, borçluların başvurusu İİK'nun 170. maddesi kapsamında imzaya itiraz niteliğinde olup, mahkemece itiraz kabul edildiğine göre takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... 2....
Bu durumda imzaya ve borca itiraz da beş günlük süresi içerisinde değildir. Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin, imzaya ve borca itirazın süreden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, istinaf sebeplerlerine bağlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılan inceleme neticesinde; ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
ın ise birleşen 2013/53 E. sayılı dosyada; yasal beş günlük itiraz süresinde icra mahkemesine başvurarak, takip dayanağı senedin murisleri olan annelerinin okur yazar olmaması nedeniyle noter ve şahitler huzurunda yapılması gerekmesine rağmen bu şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunu ve terekenin borca batık olduğunu belirterek borca itiraz ettikleri, mahkemece, borçluların murisi ......... imzaları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, asıl ve birleşen dosyalar yönünden imzaya itirazın kabulüne ve takibin muteriz borçlular yönünden durdurulmasına karar verildiği, kararın alacaklıca temyizi üzerine Dairemizce onandığı anlaşılmıştır. İcra ve İflas Kanunu’nun 168/4. maddesinde kambiyo senedindeki imzaya itirazın süresi ve nasıl yapılacağı belirlenmiş olup, söz konusu maddeye göre takibe konu kambiyo senedindeki imzaya itiraz edecek borçlunun bunu açıkça dile getirmesi gerekmektedir....
Mahkemece;"Davacının imzaya ve borca itirazının Reddine,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır. Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak; imzaya itiraz edilen çek üzerinde inceleme yapılması üzerine çek üzerindeki imzaların çok önemli uygunluk ve benzerlik saptandığına ilişkin rapor düzenlendiğini, imzaya itiraza ilişkin davalarda alınan bilirkişi raporunun kesinlik arz etmesi gerektiğini, raporda yer alan benzerlik ve uygunluk tespitinin imzaya itiraz davaları için yeterli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
İlk derece Mahkemesi; bilirkişi raporuna itibarla takibe konu çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı gerekçesi ile davacının davalı T3 aleyhine açtığı imzaya itiraz davasının kabulüne, takibin davacı yönünden durdurulmasına, koşulları oluşmadığından davacının tazminat ve para cezası talebinin reddine, davacının davalı T5 aleyhine açtığı davanın ise davalı Enes'in takipte borçlu sıfatıyla yer aldığı, bu nedenle imzaya ve borca itirazın kendisine yöneltilemeyeceği gerekçesiyle bu davalı aleyhine açılan davanın pasif husumetten yokluğu nedeniyle reddine karar vermiştir....
İmzaya itiraz üzerine yargılama devam ederken, alacaklı tarafından borcun kısmen ödendiğine dair banka dekontu sunulmuş, mahkemece kısmen ödeme sebebiyle İİK'nun 170/a madddesi gereğince imzaya itirazın reddine karar verilmiştir. Ancak İİK'nun 170/a-son maddesi uyarınca imza inkarı itirazının açıkça geri alınması hali dışında, borcu kabul etme veya kısmen ödemede bulunma imzaya itirazın incelenmesine engel değildir. O halde mahkemece, imzaya itirazın esası incelenerek sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, kısmen ödemede bulunulması ve borcun kısmen kabul edildiğinden bahisle imzaya itirazın reddi şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir....
Sayılı ve 21.11.2019 tarihli kararı ile imzaya itiraz kabul edilerek takibin durdurulmasına, kötüniyet tazminatına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin müvekkilinden tahsiline karar verildiğini, kararının istinaf edildiğini ve henüz kesinleşmediğini, anılan icra mahkemesi kararının kesinleşmeden alacaklı tarafça takibe konulduğunu, tazminat alacağı, menfi tespit davası sonunda alınan ilama bağlı bir alacak olduğundan, ancak kesinleşmesi halinde talep edilebileceğini, takipte talep edilen alacakların icra takibine yapılan imzaya itiraz davasının eklentisi olup, takibe konulmasının mümkün olmadığını ileri sürerek ödeme emri ve takibin iptali ile alacaklının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/09/2020 NUMARASI : 2020/541 ESAS - 2020/814 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya ve Borca İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara 26.İcra Müdürlüğü'nün 2020/4652 Esas sayılı dosyasındaki takipten haricen haberdar olduklarını, müvekkilinin takibe konu senede imza atmadığını, borca, imzaya ve tüm fer'ilerine itiraz ettiklerini, yetkili icra müdürlükleri ve mahkemelerinin İzmir olduğunu belirterek, yetkiye, imzaya, borca itirazlarının kabulüne ve %20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı - borçlunun, dosyada birbiriyle uyuşan iki uzman kurum tarafından verilmiş rapor olmasına rağmen Adli Tıp Kurumu raporuna da itiraz ettiğini ve dosyanın tekrar Adli Tıp Kurumuna veya Polis Enstitüsüne gönderilmesini istediğini, yerel mahkemenin davacının itirazlarını reddettiğini, ancak hükümde davacıların imzaya itirazlarının kabulüne karar verdiğini, yerel mahkemece verilen karar hukuka aykırı olup, bozulması gerektiğini, zira yerel mahkeme kararının gerekçesinde yazılan Yargıtay kararında geçen olayla dosyanın hiçbir alakası olmadığını, dosyada birbiri ile uyuşan davacı aleyhine iki rapor olduğu için davacının ikinci rapora da itiraz ettiğini, imzaya itiraz davasında ispat yükünün alacaklıda olduğunu, ancak alacaklının ispatını ancak bilirkişi raporları ile yapabileceğini, yerel mahkemenin davayı kabulünün gerekçesini gösteremediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/02/2021 NUMARASI : 2019/394 ESAS- 2021/91 KARAR DAVA KONUSU : İMZAYA İTİRAZ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının müvekkili aleyhine başlattığı takipte takip konusu çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek itiraz etmiş, davalı aleyhine tazminata, para cezasına ve yargılama giderine hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde: davalının borçtan kurtulmak için alacağın ödenebilirliğini ertelediğini, kötü niyetle itiraz ettiğini, davanın reddini, takibin devamını, davacı aleyhine tazminata ve yargılama giderine hükmedilmesini talep etmiştir....