Mahkemenin vermiş olduğu karara karşı yapılan temyiz incelemesi ile Dairemiz 2016/2562 Esas, 2016/16185 Karar sayılı ilamı ile 'Somut olayda, alacaklı tarafından 45.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak 30.10.2014 tarihinde borçlular aleyhine takip başlatıldığı, borca itiraz dilekçesi ekinde sunulan ve alacaklı ... tarafından imzalanan 05.06.2014 tarihli ibranamede; 45.000 TL senet alındığını ve senede istinaden 20.000,00 TL ...'den alınmıştır. Senede istinaden 25.000 TL olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, borçlunun dava dilekçesi ekinde sunduğu belge alacaklıya tebliğ edilip beyanı alınıp, belge altınadki imza inkar edildiği takdirde İİK'nun 169/a-3. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 68/a maddesindeki usule göre belge aslı üzerinde imza incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken....' şeklindeki gerekçeyle bozma kararı verildiği anlaşılmaktadır....
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık borçlunun isteminin İİK'nun 169.maddesinde belirtilen borca itiraz mı; yoksa İİK'nun 170/a maddesine (borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayeti) dayalı bir şikayet mi olduğu, buna göre 5 günlük sürenin mi dikkate alınacağı, yoksa süresiz şikayete mi tabi olduğu, sonuç olarak ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Konuya ilişkin yasal düzenlemeler üzerinde durmakta yarar vardır. Kambiyo senetleri hakkındaki özel takip usulleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 167 ve devamı maddelerinde, haciz yoluyla takip 168 ve devamı maddelerinde, bu takip şekline ilişkin borca itiraz 169-169/a maddelerinde, imzaya itiraz 170.maddesinde, borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayeti ise İİK.170/a maddesinde düzenlenmiştir....
şirketin Rıdvan Çekinkaya ve Ramazan Çetinkaya tarafından müştereken temsile yetkili oldukları, takibe konu çekin incelenmesinde; davacı şirket yetkilisi olarak tek imza bulunduğu, davacı-borçlu şirketin çift imza ile temsil edildiği ve söz konusu çek üzerinde tek imza bulunduğu anlaşılmakla, belirtilen bu nedenle borca itirazın kabulü ile İstanbul 9....
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine dayanak yapılan senedin, teminat amacıyla verildiği, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, borcun bulunmadığı iddiaları, İİK 169 ve 169/a maddeleri uyarınca borca itiraz niteliğindedir....
İmza itirazı dışındaki diğer itiraz sebepleri kural olarak borca itiraz kabul edilmektedir. İİK'nun 169/a maddesine göre borca itirazın resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlanması gerektiğinden icra mahkemesi borca itirazı incelerken tanık dinleyemez, bilirkişi incelemesi yaptıramaz ve yemin deliline başvuramaz. Somut olayda, davacı senet bedelini alacaklının ölü eşine ödediğini ve açık bononun (imza hariç diğer unsurları boş olarak teslim edilen bono) unsurlarının alacaklı tarafından anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ileri sürmüş ise de, davacı borçlunun iddialarının borca itiraz niteliğinde olduğu ve itirazını İİK'nun 169/a maddesinde nitelikleri belirtilen yazılı belgeyle ispatlayamadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi isabetli olmuştur....
İmzaya itiraz ile ödeme itirazında bulunulduğundan ve bu iki itiraz birbiriyle çeliştiğinden geçerli bir imza itirazı yoktur. Dolayısıyla ilk derece mahkemesince ödeme itirazı ve faize yönelik itirazın, borca ve ferilerine itirazın incelenmesi gerekirken imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne , ilk derece mahkemesinin kararının HMK.nun 353- 1- a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir....
Bölge Adliye mahkemesinin bu kararı borçlu vekilince temyiz edilmiş, temyiz dilekçesinde bölge adliye mahkemesinin bu gerekçesinin gerçeğe aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu istinaf dilekçesinde defalarca itiraz edildiği dilekçenin hem konu hem de neticesi talep kısmında imzaya ve borca ve ferilerine itiraz ettiğini belirtmiştir. Gerçekten de borçlu vekili hem rapora itiraz, hem de istinaf dilekçesinde aynı itirazlarını tekrarlamış borca ve imzaya itiraz etmiştir. Bu konudaki beyanlarında özetle borçluya ait imzanın görüntüsü, bilgisayar ortamında kopyalanarak kullanılmak sureti ile kendisine atfen sahte olarak oluşturulan imzanın borçlunun ıslak imzası olmadığı ileri sürülmüştür. Bu itiraz hem imzanın ıslak imza olmadığını, ıslak imza olduğu anlaşılsa dahi imzanın kendisine ait olmadığı itirazlarını kapsar....
Davalı imzaya ve borca itiraz etmiştir. Mahkemece Cumhuriyet Savcılığında alınan ekspertiz raporu gereği kredi sözleşmesindeki kefil imzasının davalı eli ürünü olduğu bu nedenle davacının alacağını kanıtladığını, davalının dosyasına sunduğu ödeme dekontunun, alacağa ilişkin olduğu kanıtlanamadığından itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davalı kredi sözleşmesindeki imzaya ve borca itiraz etmiştir. Mahkemece savcılıkta alınan rapor ile yetinilerek hüküm kurulması doğru değildir....
GEREKÇE: Alacaklı tarafından iki adet unsurları tam çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlular vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip konusu çeklerdeki imzaya ve borca itiraz ettiği, mahkemece, İİİK'nun 170. maddesi ile 68/a maddesinin 5. fıkrası hükmü uyarınca kendisine yapılan usulüne uygun ihtaratlı davetiyeye rağmen şirket yetkilisinin mazeretsiz olarak talimat duruşmasına gelmediği, borca itiraz yönünden ise İİK'nun 169 ve 169/a hükmü uyarınca herhangi bir delile dayanılmadığından imzaya ve borca itirazın reddine kararkarar verildiği görülmektedir. Kambiyo senetlerine dayalı olarak haciz yolu ile başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK.’nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanun'un 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir....
İlk derece mahkemesi kararında; Osmaniye Ticaret Sicili Müdürlüğünden verilen yazı cevabına göre takibe konu bononun keşide tarihi itibariyle davacı borçlu şirketin Asuman Saraçlı ve Orhan Meşe tarafından müşterek imza ile temsil edildiği, bononun ön yüzünde bulunan borçlu şirket kaşesi üzerinde tek imza bulunduğu, bu durumda bu bonodan dolayı davacı şirketin sorumlu tutulamayacağı, tek imza ile düzenlenen kambiyo senedi nedeniyle imza incelemesi yapılmasının fuzuli olacağı ve bu nedenle bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç bulunmadığı, davacı şirketin çift imza ile temsil ve ilzam edildiği, bonoda müşterek yetkililerin her ikisinin de imzasının bulunmamasının İİK'nın 169/a maddesinde düzenlenen borca itiraz mahiyetinde olduğu, takibin lehtar tarafından keşideci borçlu şirket hakkında yapıldığı, bu durumda, lehtarın, bonodaki imzanın, borçlu şirket temsilcisine ait olup olmadığını veya şirketin çift imza ile temsil edilip edilmediğini bilebilecek durumda olduğundan takipte ağır kusurlu...