WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK'nun 37. maddesi;" İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemiyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olupta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir" hükmünü amirdir. Somut olayda; mahkemece, borçluya çıkartılan icra emri tebliğ tarihinin 18.6.2015 olarak düzeltilmesine karar verildiğine göre, icra emri tebliğinin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerekir. İcra emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği gibi, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersizdir. Bu durumda, henüz haciz isteme hakkı doğmadan borçlunun malvarlığına ve 3. kişilerdeki alacaklarına yönelik olarak gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı olmadığından, mahkemece, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, bu konudaki istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    İcra Müdürlüğü tarafından 29/07/2019 tarihinde takibin durdurulması karar verildiğini, hacizlerin kaldırılması taleplerinin mahkemeye başvurması gerektiğinden reddine karar verildiği, Lüleburgaz 2 Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/381 esas sayılı dosyasından verilmiş olan geçici mühlet kararı ile birlikte ihtiyati hacizlerin uygulanmaması yönündeki ihtiyati tedbir kararı nedeniyle hacizlerin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, 29/07/2019 tarihli hacizlerin kaldırılması taleplerinin reddine ilişkin memur işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/1087 esas sayılı dosyasından verilen 13.11.2013 tarihli ara kararı ile alacağın tamamının icra veznesine depo edildiğinde %15 oranında teminat daha önce mahkeme veznesine depo edilmiş olmakla vezneye girecek paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda İİK'nun 72.maddesi gereğince tedbir konulmasına karar verildiği, borçlu vekilinin dosya borcunun tamamını yatırdıklarını belirterek hacizlerin kaldırılması istediğinin memurlukça reddedilmesi üzerine memurluk kararının iptali ile hacizlerin kaldırılması talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Kural olarak, borçlu tarafından İİK’nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi istenebilir....

      Şikayet İİK'nun 266. maddesi gereğince teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılmasıdır. Takibe başlandıktan sonra bu konuda karar verme yetkisi icra mahkemesine geçer. Somut olayda; alacaklı tarafından takip başlatılmadan 09.01.2018 tarihinde 78.413,32 TL üzerinden ... 9. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2018/2 D. İş sayılı dosyasıyla ihtiyati haciz kararı alındığı, takip kesinleşmeden takipteki toplam borç miktarı olan 81.041,78 TL’yi karşılayacak tutarda 81.045,00 TL’nin borçlu tarafından nakit teminat olarak yatırıldığı görülmüştür. O halde; ilk derece mahkemesince verilen şikayetin reddi kararı yerinde olup, İİK'nun 266. maddesi uyarınca ihtiyati hacizlerin kaldırılması için ihtiyati haciz kararında belirtilen borç miktarı kadar teminat alınması yeterli iken, Bölge Adliye Mahkemesi’nin şikayet tarihi itibariyle dosya borcunun ulaştığı miktar üzerinden ödeme yapılması halinde ihtiyati haczin kaldırılmasının mümkün olduğuna dair gerekçesi isabetsizdir....

        Dolayısı ile, tarafımızca da izah ve iştirak olunan bu gerekçeler ile ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....

        Yine aynı Yasa'nın 123. maddesi ile 5393 sayılı Kanun'a eklenen geçici 8. maddede “15 inci maddenin son fıkrası hükümleri, devam eden her türlü icra takipleri hakkında da uygulanır. Bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış icra takipleri gereğince konulan tüm hacizler, söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılır.” hükmü yer almaktadır. Yasa hükümleri incelendiğinde 6552 sayılı Kanun'un 123. maddesi ile 5393 sayılı Kanuna eklenen geçici 8. maddesinin son cümlesinde hacizlerin kaldırılması usul ve yöntemini “söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılır.” şeklinde açıkça belirtmiştir....

          Bu durumda Mahkemece İcra Müdürlüğü'ne 6552 sayılı Kanun'un 121. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu 15. maddesi son fıkrasına eklenen hüküm gereğince işlem yapılması yönünde talimat vermekle yetinilmesi gerekirken anılan yasal prosedürün işletilmesi sağlanmadan mevcut hacizlerin kaldırılması şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu taşınmazların üzerindeki hacizlerin İİK 106 ve devamı maddeleri gereği kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olmadığını, dosyada menfaati bulunan 3. kişi yeni malikin de İİK. madde 106 ve devamına göre hacizlerin fekkini talep etme hakkı bulunduğunu, menfaati ihlal edilen her kişinin dosyada taraf olmasa da ilgisi bulunduğunu ıspatlamak kaydıyla ile talepte bulunabileceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, şikayetlerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Dava, İİK'nın 16 ve 106- 110. maddeleri uyarınca 3. kişi malikin süresinde satış istenmemesi nedeniyle haczin kaldırılması şikayetidir. Haciz tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nın 106. maddesi gereğince; alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir....

            Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2003/423 E. sayılı dosyasında dava konusu taşınmazlar hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi için alacaklı tarafından tasarrufun iptali davasının kabulüne ilişkin kararın tebliğinden itibaren, İİK'nın 264/3. maddesi gereğince bir ay içerisinde talepte bulunulması gerekirken yapılmadığını, bu suretle de tasarrufun iptaline ilişkin taşınmazlardaki ihtiyati hacizlerin hükümsüz hale geldiğini, öte yandan alacaklı tarafından süresinde satış avansı yatırılmaması nedeniyle İİK'nın 106 ve 110. maddeleri gereğince de hacizlerin düştüğünü ileri sürerek, taşınmazlardaki ihtiyati hacizlerin kaldırılması ile bu hususun sıra cetvelinin düzenlenmesi esnasında dikkate alınmasını ve alacaklı aleyhine alacağın % 20'sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. II....

              O halde dayanak ilamın icra mahkemesi ilamı olması halinde de kararın kanun yoluyla bozulması, somut olayda hacizlerin dayanağı olan icra mahkemesi ilamının bölge adliye mahkemesince ortadan kaldırılması nedeniyle İİK'nun 40/1. maddesi gereğince takibin olduğu yerde duracağı tabii olup, bölge adliye mahkemesinin taraf teşkili yönünden ilk derece mahkemesi kararını kesin olarak kaldırmasının sonuca etkili olmayacağı nazara alınarak, Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurusunun kabülü ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi'nin 19.10.2020 tarih ve 2019/1231 E. - 2020/1448 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Adana 2....

                UYAP Entegrasyonu