Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı vekilinin 21.3.2013 tarihli ön inceleme duruşmasında davayı tasarrufun iptali davası olarak belirtmesine ve davanın İİK 284 maddesi gereğince beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmamış olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz isteminin reddi gerekmiştir. 2-Dava, dava koşulu yokluğu nedeniyle reddedildiğinden AAÜT'nin 7/2 maddesi gereğince davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup bu davalardaki amacın; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olmasına göre, davalı ...'ün yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 8.7.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava İcra ve İflas Kanunun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ticari hayatta çeklerin vadeli (ileri tarihli) kullanılabilmesine davacı ile davalı borçlu arasındaki takip konusu çeklerin verilmesini gerektirir ticari ilişkinin 2009 yılından itibaren devam etmesine, taşınmazın tapudaki satış bedeli ile rayiç değeri arasında bedel farkı olmasına, İ.İ.K 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptale tabi bulunmasına göre davalı ...'in yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 717,34 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına 13/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/01/2023 NUMARASI : 2018/63 ESAS, 2023/4 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Kuşadası 2....
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu hisse devrinin 18.03.1999 tarihinde olduğu, dava konusu takiplerin dayanağı olan genel kredi sözleşmelerinin ise devir tarihinden sonra imzalandığı, İİK 277 ve devamı maddelerince tasarrufun iptali davası açma koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki belgelerden, davacı alacaklı banka ile davalı borçlu arasındaki kredi ilişkisinin 18.05.1990 yılı itibari ile başladığı, sonrasında kredi sözleşmeleri imzalanmaya devam edildiği, davacı ile davalı borçlu arasındaki alacak-borç ilişkisinin başlangıcının dava konusu tasarruf tarihinden önceye dayandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu husus gözardı edilmesi isabetli olmamıştır....
Ancak; Her ne kadar dava dilekçesinin talep sonucunda İİK'nin 277. ve devamı maddelerine dayanılmış ise de; davanın konusu olarak, "muvazaa nedeniyle TBK 19. maddesi ile İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali " gösterildiği gibi, dava dilekçesi içeriğinde satış işlemlerinin danışıklı olduğu iddiasının da ileri sürüldüğü anlaşıldığından davanın terditli, yani kademeli olarak açıldığı kabul edilmelidir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların yalnızca icra takibine konu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. TBK'nın 19. maddesine göre, 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir....
Davacı vekili, 21/11/2017 ve 30/11/2017 tarihli celselerde, davanın, muvazaalı ipoteğin iptaline ilişkin olduğu, sıra cetveline itiraz yönünden taleplerinin bulunmadığını açıklamıştır. İlk derece mahkemesince de, dava, İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmiştir. İddianın ileri sürülüş biçimi ve davacı vekilinin açıklamalarına göre, mahkemenin davanın nitelendirilmesine ilişkin kabul şekli isabetlidir. Ancak davacı tarafın herhangi bir hukuksal neden bildirmemiş ve muvazaaya dayanmış olması nedeniyle, davanın hukuki dayanağı İİK 277 ve devamı maddeleri yanında, dava tarihinde yürürlükte bulunan BK'nın 18. maddesi de oluşturmaktadır....
Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....
İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davaları, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girmektedir. TTK'da tasarrufun iptali ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı, uyuşmazlığın İİK 277 ve devamı maddelerine göre çözülecek olması mutlak ve nisbi ticari davalardan olmaması nedeniyle davaya bakmaya HMK 2.maddesi uyarınca genel görevli olan mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi dışında davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olup, mahkeme hükmü davalılar ... ve ... vekiline 5.8.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise HUMK'nun 432/1.maddesinde öngörülen onbeş günlük yasal süre geçirildikten sonra 14.9.2009 tarihinde verilmiştir. İİK 277 ve davamı maddeleri gereğince açılan iptal davaları acele işlerden olduğundan, HUMK'nun 176/1 ve bu fıkranın 11.bendi hükümleri uyarınca bu davalarda, adli ara verme söz konusu olmadığı gibi, HUMK'nun 177.maddesi hükmü de uygulanmaz....