Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şirketinden tahsiline yönelik kararın olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Yasanın 1. maddesine göre “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur....

    Ayrıca, 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine eklenen;"Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen, satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını,”ifade eder, olarak açıklanmıştır. 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi de; “ Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçi tarafından, 6183 sayılı Yasa kapsamında... Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Satış Komisyonu tarafından 2011/16612 sayılı dosyasından yapılan taşınmaz ihalesinin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece, ihalenin feshinin iş mahkemesinden talep edilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 6183 sayılı Yasanın 99. maddesinin ikinci cümlesi aynen; "İhalenin feshi, gayrimenkulün bulunduğu yerin icra mahkemesinden şikayet yolu ile istenebilir" hükmünü içermektedir....

        İcra müdürlüğünün 2021/2444 talimat sayılı dosyasından davacıya gayrimenkul satış ilanının tebliğ edilmediği, dava dilekçesinde şikayet konusu ihalenin ve bu ihalenin feshi sebeplerinin davacı tarafından öğrenilme tarihinin belirtilmediği, bu durumda şikayet konusu ihalenin ve bu ihalenin feshi sebeplerinin davacı tarafından 29/04/2022 dava tarihi itibari ile öğrenildiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu ve 2004 sayılı İİK'nın 134/7 maddesi hükmü gözetildiğinde işbu ihalenin feshi davasının yasal süresi içerisinde açıldığının anlaşıldığı, 2004 sayılı İİK'nın 134/2 maddesi uyarınca ihalenin feshini, satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin isteyebileceği, somut olayda, ihalenin feshini isteyen davacının icra takip dosyasında taraf olmadığı, ihale konusu taşınmazın tapu sicilinde ilgili sıfatının bulunmadığı, şikayet konusu ihaleye pey sürmek suretiyle katılmadığı, bu nedenle 2004 sayılı İİK'nın 134/2 maddesi uyarınca ihalenin...

        İcra Mahkemesince davacı alacaklarının 5479 sayılı yasanın 4 ncü maddesi ile değişik 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21/son maddesine uygun bulunan sıra cetveline yönelik şikayetin reddine karar verilmiş; hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21/II ve İcra ve İflas Kanunu’nun 206/I maddesi hükümlerine göre bir malın aynından kaynaklanan kamu alacakları, o malın bedelinden öncelikle ödenirler. Bu nitelikte olmayan vergi alacakları ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21 nci maddesinin son fıkrası hükmüne göre sıralamaya tabi tutulur. Davacı yanın şikayetine konu edilen alacakların bir kısmının nakil vasıtalarından ve gümrük işlemlerinden kaynaklandığı, bir diğer ifade ile yukarıdaki açıklamalar kapsamında, ilgili malların aynından doğmuş olabilecekleri anlaşılmaktadır....

          Ayrıca, 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine eklenen; "Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen, satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını,” ifade eder, olarak açıklanmıştır. 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi de; “ Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda...

            Limited şirket ortaklarının sorumluluğunu düzenleyen anılan maddede “Limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar” hükmü öngörülmüş iken, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 04.06.2008 tarih 5766 sayılı Kanun ’un 3. maddesi ile, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesinde yer alan “Şirketten tahsil imkanı bulunmayan” ibaresi şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan” şeklinde değiştirilmiştir. Aynı maddeye “Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu olurlar....

              . … KARŞI TARAF (DAVACI) : … İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Kanuni temsilcisi olduğu limited şirketin vergi borçlarından dolayı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 13. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca davacı adına kayıtlı araca ve banka hesabına ilişkin tesis edilen ihtiyati haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı: Asıl amme borçlusu olmayan ortaklar ve kanuni temsilciler adına teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanabileceğine ilişkin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da bir açıklık bulunmamaktadır....

                Şikayet olunan vekili, şikayetçi vekilinin alacak taleplerinin adli ve idari para cezasından kaynaklandığını, bu alacakların 6183 sayılı Kanun'un 21. maddesi anlamında bir alacak olmadığından İİK’nun 206. maddesinde belirtilen 3. sıra alacakları içerisinde değerlendirmenin mümkün olmadığını savunarak, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, şikayetin reddine dair verilen karar, Dairemizin 03.10.2011 tarih, 2011/434 E. 730 K. sayılı ilamıyla, şikayet edene ait alacakların adli ve idari para cezalarından kaynaklandığı, para cezalarının ise 6183 sayılı Kanun'un 1. maddesi kapsamında amme alacağı niteliğinde olduğu, aynı Kanun'un 21. maddesi gereğince bu amme alacaklarının imtiyazlı olarak üçüncü sıraya kaydının gerektiği gözardı edilerek, şikayetin kabulü yerine reddine karar verildiğinden bahisle bozulmuştur. Bu kez, şikayet olunan vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....

                  B-Sanık ... hakkında verilen hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; 05/07/2012 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun'un 100. maddesiyle CMK'nın 324/4. maddesine eklenen “Devlete ait yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.” şeklindeki cümle ile yargılama giderlerinin tahsili bakımından 6183 sayılı Kanun'un 106. maddesine atıfta bulunulduğu, anılan maddede “Yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin...

                    UYAP Entegrasyonu