İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; icra emrinin davacı borçluya 23.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun bu tebligata ilişkin usulsüz tebligat şikayetinde bulunmadığı, usulsüz tebligat şikayetinde bulunanın takibin diğer borçlusu şirket olduğu, borçluya icra emrinin 23.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı alacaklı tarafından 21.06.2021 tarihinde satış talebinde bulunulduğu ve 29.06.2021 tarihinde satış avansı açıklaması ile masraf yatırıldığı, her ne kadar davalı alacaklı vekili tarafından 16.12.2020 tarihinde satış talebinde bulunulduğu ve avans yatırıldığı iddia olunmuş ise de 16.12.2020 tarihinin dahi icra emrinin davacı borçluya 23.10.2019 tarihinde tebliğinden itibaren bir sene sonra olduğu, buna göre İİK'nın 150/e maddesinde öngörülen süre içerisinde usulüne uygun olarak yapılmış bir satış talebinin bulunmadığı, bu sebeple takibin düştüğü, düşen takipte yapılan ihalenin feshi gerektiği, bu sebeple feshine...
Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/7983 Esas, 2020/10518 Karar sayılı ilamı) Ancak; kıymet takdiri tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı , sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. Bu durumda usulsüz tebligat kime yapılmışsa o kişinin başvuru hakkı olduğundan, davacının diğer ilgililere yapılan kıymet takdiri raporunun ve satış ilanının tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin iddiaları yerinde değildir. Davacı ancak kendisi hakkındaki usulsüz tebligat iddialarını ileri sürebileceğinden, üçüncü kişilere yönelik usulsüz tebligat iddialarının dinlenmesi mümkün olmayıp, bu yöndeki iddiası yerinde görülmemiştir. (Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, mahkemenin Satış Memurluğunun 2014/28 Esas sayılı dosyasında yapılan ihalenin feshi istemine ilişkindir. Öncelikle, davaya konu ihalenin HMK’nın 355. maddesi kapsamında kamu düzeni yönünden incelenmesi gerekmektedir. İhalenin 31.10.2016 tarihinde yapıldığı, ihalenin feshi davasının süresinde açıldığı, dava konusu taşınmazın satış ilanının elektronik ortamda da yaınlandığı, taşınmazın kıymetinin 08.12.2014 tarihinde belirlendiği, kıymet taktiri ile ihale arısında iki yıldan az bir süre bulunduğu, satış ilanının 09.07.2016 tarihinde gazetede yayınlandığı, satış ilanının gazetede yayınlanması ile ihale arasında 1 aydan fazla bir zaman bulunduğu, davaya konu taşınmaza 129.516,80 TL bedel biçildiği, 70.000 TL'ye ihale edildiği, böylelikle ihale bedelinin muhammen bedelin yarısı ile satış masraflarından fazla olduğu anlaşılmış olup, kamu düzeni yönünden yapılan incelemede ihalenin feshini gerektirir bir yön olmadığı görülmüştür....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tüm beyanlarının asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ihalenin feshi davasında ileri sürülen iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, dosyadaki tebligatların usulüne uygun yapıldığını, hiçbir tebliğden haberdar olmadığını ileri süren davacının satıştan sonra dava açmış olmasının beyanlarının gerçek dışı olduğunu ispat ettiğini, satıştan haberdar olan davacının ihalenin feshi talebine kadar herhangi bir itiraz yoluna başvurmamış olması sebebiyle ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürdüğü usulsüzlükleri ileri süremeyeceğini, gazete ilanının usulüne uygun ve icra müdürlüğü tarafından alınan karar doğrultusunda yapıldığını, ihalenin feshi sebeplerinin İİK 134. maddesinde sayılı olduğunu, davacının diğer ilgililere yapılan tebligatların usulsüz yapıldığını ileri süremeyeceğini beyan ederek şikayetin reddine ve şikayet edenin para cezasına çarptırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
B-DAVACILAR VEKİLİNİN İHALENİN FESHİ İSTEMİ HAKKINDA VERİLEN KARARA YÖNELİK İSTİNAF BAŞVURUSUNUN İNCELEMESİNDE; İİK.'nın 134. maddesinde ihalenin fesih nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece (ihalenin Borçlar Kanununun 226. maddesinde yazılı), (satış ilanının tebliğ edilmemiş olması), (satılan malın esaslı niteliklerindeki hata) ve (ihaledeki fesat) nedeniyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir. İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında; 1- İhaleye fesat karıştırılması, 2- Arttırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler, 3- İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler, 4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması, şeklinde sıralanabilir. Taşınmazın satış ilanı, davacılar vekiline 16/11/2020 ve 24/11/2020 tarihlerinde Tebligat Kanununun 17. ve İlgili Yönetmeliğin 26/2....
Maddesi uyarınca ihalenin feshi istemine ilişkindir. Somut olayda, ihale şartnamesindeki eksikliklerin ihale öncesi dönemde şikayet konusu yapılabileceği, davacının hazırlık aşamasında şikayette bulunmadığı bu hususları ihalenin feshi davasında mahkeme önüne getiremeyeceği, satış ilanın davacıya Tebligat Kanunu 10. ve 21/2. maddelerine uygun yapıldığı, ihaleye konu taşınmazların satış bedelinin muhammen bedellerin % 50 si ile satış ve paylaştırma giderlerini karşıladığı, ihalede İİK'nın 129/1 maddesine aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir....
İlk derece mahkemesi; İİK'nun 127. maddesine göre, ilanın birer sureti borçluya ve alacaklıya ve taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililerin tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunacağı, adresin tapuda kayıtlı olmaması halinde, varsa adres kayıt sistemindeki adreslerinin tebligat adresleri olarak kabul edileceği, bunların dışında ayrıca adres tahkiki yapılmayacağı, gazetede veya elektronik ortamda yapılan satış ilanının tebligat yerine geçeceği, borçluya, alacaklıya ve taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı bulunan alakadarlara satış ilanının tebliğ edilmemiş olması ya da usulüne uygun tebliğ edilmemesinin başlı başına ihalenin feshi nedeni olduğu, somut olayda gayrimenkul satış ilanının davacı borçluya tebliğ edilmediği gerekçesiyle 2004 sayılı İİK.'nun 134. maddesine dayalı ihalenin feshi davasının kabulüne, Küçükçekmece 4.İcra Müdürlüğünün 2019/1172 talimat sayılı icra dosyasında cebri satış sonucu yapılan İstanbul İli Avcılar İlçesi Avcılar Mah....
bilinen en son adres olarak kabul edilip aynı anda bilinen en son adresi kabul edilen bu adrese hem normal hem mernis şerhli tebligat çıkarılmasının usulsüz olduğunu, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilip Tebligat Kanunu 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında düzenlenen prosedüre göre tebligat yapılması gerektiğini, Tebligat Kanunu'nun 10/1. fıkrasına aykırı olarak borçlunun ipotek senedinde yazılı olan bilinen son adresine tebligat çıkartılmadan adrese dayalı kayıt sistemindeki adresine hem normal hem de mernis şerhli olarak Tebligat Kanunu 21/2 uyarınca tebligat yapılmak suretiyle satış ilanının tebliğ edilmesinin usulsüz olduğunu, mahkemece, satış ilanın ulusal bir gazetede yapılan ilanına ilişkin şikayet ve taleplerinin dikkate alınmadığını, deliller toplanmadan karar verildiğini, ilanın yapıldığı Yeni Akit Gazetesi'nin...
Satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. İhalenin feshini isteyen şikayetçinin, kendisine ya da vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, ayrıca ve açıkça ileri sürmediği sürece, bu husus kamu düzeninden olmadığından, mahkemece kendiliğinden fesih nedeni olarak incelenemez. Buna göre, davacının dava dilekçesinde, ayrıca ve açıkça satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürmediği, ilgililer listesinde belirtilenlere yapılan tebligatların usulsüz olduğunu belirttiği, bu durumda açıkça kendisine yapılan satış ilanı tebligatının usulsüzlüğünü ileri sürmediğinden, mahkemece bu gerekçeyle ihalenin feshi sebebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur....
Davacı borçlu T1'e örnek 6 icra emrinin 24/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı alacaklı banka tarafından 02/09/2020 tarihinde taşınmazın satışının talep edilip 10/07/2020 tarihinde ise satış avansının yatırıldığı dolayısıyla takibin düşmediği ayrıca davacı borçluya da davalı alacaklı banka tarafından usulüne uygun olarak hesap kat ihtaratının takipten önce tebliğ edildiği anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, Avukatlık Kanunu'nun 41 ve HMK'nun 73. maddesi gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Hem vekile hem asile tebligat çıkartıldığı takdirde asile yapılan tebligat usulsüz olduğundan, fuzuli bir tebligat olup sonuca etkili değildir. Takip borçlusu vekili Av....