Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tapu Müdürlüğünün 13.5.2011 günlü cevabi yazısından, dava konusu ... nolu parselin, 28.03.2011 tarihindeki ifraz ve rızai taksim nedeni ile kapatılmış olduğu ve bu parselin ..., ..., ..., ... ve ... nolu parseller olmak üzere ... parsele ifraz edildiği bildirilmekle, yeni oluşan parsellere ait tapu kayıtlarıda dosyaya gönderilmiş, gelen tapu kayıtlarında sadece ... parselde davacı ile davalı ...'ün paydaşlığının bulunduğu görülmüştür. Bu husus davacı tarafından da 14.6.2011 günlü celsede beyan edilmiştir. Bu durumda mahkemece, yeni oluşan tapu kayıtlarında davacının paydaş olduğu ... parsel sayılı taşınmaz için davaya devam olunarak ve önceki mahallinde yapılan keşifte, ifrazdan önceki ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin inceleme ve araştırma yapıldığından, yeniden yapılacak keşif ile yeni oluşan parselin mahalline uygulanması ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ifraz ile kapanan ... parsel sayılı taşınmaz için satış kararı verilmesi hatalı olmuştur....

    Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne çekişmeli 156 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile; fen bilirkişisinin 30.09.2015 havale tarihli rapor ve eki 1 nolu krokide (B) harfi ile gösterilen 1.762,74 metrekarelik kısmının 156 ada 17 parselden ifraz edilerek geriye kalan kısmın 4.596,77 metrekare miktarıyla 156 ada 17 parsel numarası adı altında yüzölçümü değişikliği dışında tüm hususlar aynı kalacak şekilde tapuda malik görünen adına, taşınmazdan ifraz edilen 1.762,74 metrekarelik kısmın aynı mahalle, aynı adadaki son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, muris annesi ...’ın, 1416 parsel sayılı taşınmazın ¾ payını uhdesinde tutarak 1/4 payını davalı oğlu İbrahim’e diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış suretiyle 2003 yılında temlik ettiğini, sözkonusu taşınmazın 02.09.2003 tarihinde ifraz edilerek 2079 ve 2080 no’lu parsellere ayrıldığını,üzerinde iki ev ve bir ahır bulunan 2080 parsel sayılı taşınmazın davalı adına, arsa vasfında olan dava dışı 2079 parsel sayılı taşınmazın da muris adına tescil edildiğini, satış işleminden kısa süre sonra gerçekleştirilen bu ifraz işleminin de muvazaanın bir kanıtı olduğunu ileri sürerek 1416 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucu oluşan 2080 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir....

        Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir. Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir. Olayımızda, ifraz krokisi onay makamı olan Belediye Encümeni yerine Belediye Başkanlığına gönderilmiş, Belediye Başkanlığınca taşınmazın taksiminin mümkün olduğu bildirilmiştir. Taşınmaz belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde bulunduğu takdirde belediye encümeninden onay alınması gerekmektedir....

          Bu itibarla, çekişmeli taşınmaz mahkeme kararıyla ifraz edilmesi halinde ifraz edilen her bir bölümün, fen bilirkişi raporunda harflendirilerek yüzölçümlerinin gösterilmesi; mahkemece de hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna atıf yapılmak suretiyle ifraz edilen her bir bölüm hakkında ayrı ayrı karar verilmesi zorunludur. Mahkemece, hükümde fen bilirkişi raporuna atıf yapılmaması ve dosyada mevcut raporda, çekişmeli taşınmazların ifraz edilen bölümlerinin ayrı ayrı harflendirilerek yüzölçümlerinin buna göre belirlenmemesi isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Ne var ki, mahkemece davacı tarafın dayanağı olan tapu kaydına ait tescil ilamı ve krokisi ile 1975 tarihinde rızaen ifraz edilmesi sonucu oluşan ifraz krokisi uygulanmadığı gibi, çekişmeli taşınmazın kuzeyinden geçen yol nedeniyle yapıldığı anlaşılan kamulaştırmaya ilişkin harita da uygulanmamıştır....

              Her ne kadar taşınmazın imar mevzuatı uyarınca ifraz olanağı olup olmadığı valilikten sorulup saptanmadan bilirkişinin sözüne bakılarak 512 parselin bölünme suretiyle tesciline karar verilmiş ise de, davacının iddia şekline göre bu konudaki yanılgı sonuca etkili görülmemiş, düşülen hataya değinilmekle yetinilmiştir. Gerçekten, davacının dava dilekçesindeki istemi taşınmazın hisselendirilerek tescili talebinden ibarettir. Başka bir anlatımla davacı ifraz yoluyla tescil talebinde bulunmadığından, HUMK.nun 74. maddesine hükme bağlanan taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde ifraz suretiyle tescil hükmü kurulması yasaya aykırı olmuş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 28.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, dava dilekçesinde; tapunun 06/11/1952 tarih cilt: 131, sayfa 59, sıra 33' te kayıtlı bulunan 2274 m2 tarlanın davacıya babasından miras yolu ile intikal ettiğini, ifraz haritası ile tapulama sırasında düzenlenen 16 numaralı pafta karşılaştırıldığında, 17 sıradaki kök tapunun 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316, 317 ve 318 parselleri kapsadığı, 1956 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında söz konusu olan 17 numaralı kök tapuya ait ifraz haritasının dikkate alınmadığından hataya düşüldüğünü, dava konusu 4 numaralı parselin orman sınırları dışında kaldığının Orman İşletme Şefliğinin yazısı ve orman tahdit haritası ile tutanaklarında...

                  Hal böyle olunca, 3402 sayılı Yasa’nın 20. maddesi uyarınca taraf tapu kayıtlarının usulen haritaları uygulanarak kapsamlarının haritaları ile belirlenmesi, davalı tapu kaydının ifraz kaydı olduğu ve ifraz tapu kaydı kapsamının ancak kök tapu kaydı içerisinde aranacağı dikkate alınarak kök tapu ve ifraz tapu kaydının kapsamında kalan kesim yönünden yine aynı şekilde davalı tapu kaydına değer verilerek hüküm kurulması, ancak davalı tapu kaydının kapsamı dışında kalan kesim bulunduğunun saptanılması halinde Hazine tapu kaydının değerlendirilmesi gerekirken bu şekilde bir uygulama yapılmaksızın davalı tapu kaydının taşınmazı kapsadığı kabul edilerek hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olup, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum....

                    Dosya kapsamındaki tüm bilgi, belge, eksikten getirtilen tedavüllü tapu kayıtları birlikte değerlendirildiğinde belediye adına kayıtlı dava konusu 10940 parsel sayılı mera vasıflı taşınmazın bir kısmının 22.08.2013 tarihinde ifraz edildiği, 29.01.2014 tarihinde ifraz edilen bu kısmın kamu kurumlarının bedelsiz devri yoluyla Hazine adına tescil edildiği, 17.04.2015 tarihinde ise tashihen devir ile kamu orta malı olarak tapuda işlem gördüğü anlaşılmaktadır. Somut olayda fabrika atıklarının dava konusu 10940 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen kamu orta malı kısmında kalıp kalmadığı hususu araştırılmaksızın karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu