(HGK. 18.04.1956 T/36-29, HGK. 11.12.1951 4/177-135; HGK. 03.10.1957 83/79 ve TD. 11.03.1955 1366/1857) Öte yandan, doktrinde de görüşler de Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 43. maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK. 156 vd.) açılamayacağı yönündedir (Bkz. Prof. Dr. ... Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3. sh.3351). Bu da birden fazla borçlunun hasımsız olarak açılan istemde iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaklarının göstergesidir. . İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesinde de, kanun koyucu iflasın ertelenmesi talebi bakımından “ŞİRKETLER VEYA KOOPERATİFLER” dememiş, aksine “ŞİRKET VEYA KOOPERATİF” demek suretiyle iflas ve iflasın ertelenmesi taleplerinin ayrı ayrı açılabileceğini, davacının çoğul değil tekil olduğunu göstermiştir. Bunun aksinin kabulü Yasa’nın lafzi yorumuna da aykırıdır....
Mahkemece iflasın ertelenmesi için gerekli koşulların oluştuğu gerekçesiyle iflasın 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmişse de yapılan inceleme yetersizdir. Bir kısım alacaklılar şirketin gayri faal olduğunu, çalışmadığını belirterek iflasın ertelenmesi talebinin reddini istemişlerdir. Bu durumda mahkemece şirketin faaliyetine devam edip etmediği araştırılmadan ve bu husus yeterli olarak açıklılığa kavuşturulmadan iflasın ertelenmesi talebinin kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
(HGK. 18.04.1956 T/36-29, HGK. 11.12.1951 4/177-135; HGK. 03.10.1957 83/79 ve TD. 11.03.1955 1366/1857) Öte yandan, doktrinde de görüşler de Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 43. maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK. 156 vd.) açılamayacağı yönündedir (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3. sh.3351). Bu da birden fazla borçlunun hasımsız olarak açılan istemde iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaklarının göstergesidir. İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesinde de, kanun koyucu iflasın ertelenmesi talebi bakımından “ŞİRKETLER VEYA KOOPERATİFLER” dememiş, aksine “ŞİRKET VEYA KOOPERATİF” demek suretiyle iflas ve iflasın ertelenmesi taleplerinin ayrı ayrı açılabileceğini, davacının çoğul değil tekil olduğunu göstermiştir. Bunun aksinin kabulü Yasa’nın lafzi yorumuna da aykırıdır....
A.Ş'den alacaklara ilişkin hak edişlerin sunulmuş olduğu, bilançoya yansıyan alacak tutarı ile örtüştüğü, şirket aktifinde yer alan gayri menkullerin tapu kaydı ile araçların ruhsatlarının sunulduğu, iyileştirme projesinde mal satışlarından elde edilecek gelirler dışındaki hususların soyut olması yanında satışa hazır taşınmazlar ile taşıtların satılması halinde şirketin sektörde deneyimli ve tecrübeli olmasından kaynaklı mevcut sıkıntılı durumdan kurtulabileceği rapor edildiği, iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasından oranla daha kötü bir duruma getirilmemeleri amacı, iyileştirme projesine göre ve mevcut durumda şirketin kendini kurtarabileceği ihtimalinin bulunması, kayyım heyeti raporuna göre davacı firmanın pasiflerini azaltma yönünde çaba gösterdiği, iflasın ertelenmesi halinde borca batıklıktan kurtulabileceği, alacaklıların iflasın derhal açılmasına göre daha karlı çıkacakları, iflas erteleme koşullarının mevcut olduğu gerekçesiyle iflas erteleme talebinin kabulüne...
(HGK. 18.04.1956 T/36-29, HGK. 11.12.1951 4/177-135; HGK. 03.10.1957 83/79 ve TD. 11.03.1955 1366/1857) Öte yandan, doktrindeki görüşlerde de Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 43. maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK. 156 vd.) açılamayacağı yönündedir (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3. sh.3351). Bu da birden fazla borçlunun hasımsız olarak açılan istemde iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaklarının göstergesidir. İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesinde de, kanun koyucu iflasın ertelenmesi talebi bakımından “ŞİRKETLER VEYA KOOPERATİFLER” dememiş, aksine “ŞİRKET VEYA KOOPERATİF” demek suretiyle iflas ve iflasın ertelenmesi taleplerinin ayrı ayrı açılabileceğini, davacının çoğul değil tekil olduğunu göstermiştir. Bunun aksinin kabulü Yasa’nın lafzi yorumuna da aykırıdır....
Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre; 669 sayılı KHK'nın 1. fıkrasında İİK'nın 179. maddesi kapsamında iflas erteleme taleplerinde mahkeme tarafından iflasa ilişkin bir araştırma yapılmaksızın iflas erteleme talebinin derhal reddedileceğinin belirtildiği, maddenin 2. fıkrası gereğince olağanüstü halin ilanından önceki dönemde iflasın ertelenmesi talepleri ile ilgili olarak iflasın ertelenmesi kararı ile bu kapsamda herhangi bir tedbir verilemeyeceği gibi bu kapsamda önceden verilen tedbir kararlarının da ele alınarak derhal kaldırılacağı ve KHK düzenlemesinin İİK'nın 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesi taleplerine ilişkin bulunduğu, bu kapsamda mahkemece iflasa ilişkin araştırma yapılmaksızın ve iflas kararı verilmeksizin derhal talebin reddedileceğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, 669 sayılı KHK'nın 4/2. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, iflas erteleme süresinin uzatımına ilişkindir....
(HGK. 18.04.1956 T/36-29, HGK. 11.12.1951 4/177-135; HGK. 03.10.1957 83/79 ve TD. 11.03.1955 1366/1857) Öte yandan, doktrindeki görüşlerde de Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 43. maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK. 156 vd.) açılamayacağı yönündedir (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3. sh.3351). Bu da birden fazla borçlunun hasımsız olarak açılan istemde iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaklarının göstergesidir. İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesinde de, kanun koyucu iflasın ertelenmesi talebi bakımından “ŞİRKETLER VEYA KOOPERATİFLER” dememiş, aksine “ŞİRKET VEYA KOOPERATİF” demek suretiyle iflas ve iflasın ertelenmesi taleplerinin ayrı ayrı açılabileceğini, davacının çoğul değil tekil olduğunu göstermiştir. Bunun aksinin kabulü Yasa’nın lafzi yorumuna da aykırıdır....
(HGK. 18.04.1956 T/36-29, HGK. 11.12.1951 4/177-135; HGK. 03.10.1957 83/79 ve TD. 11.03.1955 1366/1857) Öte yandan, doktrinde de görüşler de Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 43. maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK. 156 vd.) açılamayacağı yönündedir (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3. sh.3351). Bu da birden fazla borçlunun hasımsız olarak açılan istemde iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaklarının göstergesidir. İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesinde de, kanun koyucu iflasın ertelenmesi talebi bakımından “ŞİRKETLER VEYA KOOPERATİFLER” dememiş, aksine “ŞİRKET VEYA KOOPERATİF” demek suretiyle iflas ve iflasın ertelenmesi taleplerinin ayrı ayrı açılabileceğini, davacının çoğul değil tekil olduğunu göstermiştir. Bunun aksinin kabulü Yasa’nın lafzi yorumuna da aykırıdır....
Bununla birlikte davalı şirket iflasın ertelenmesi talebi ile 08.07.2008’de dava açmıştır. Bu durum TTK'nun 546. maddesinin atıf yaptığı TTK'nın 324. maddesine göre borca batık olma bildirimi anlamına gelmektedir. Öte yandan, iflasın ertelenmesi davası devam ederken, borçlu şirketin menfaati kadar, bu şirketten alacaklı olanların menfaati de göz önüne alınarak 18.07.2008 tarihli tedbir kararı verilmiş, İİK’nun 179/b maddesi uyarınca iflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirkete kayyım atanması, faaliyetlerinin devamı, aynı Kanun’un 206/1. maddesi gereğince de rehinli takipler hariç tüm icra ve iflas takiplerinde (bulunduğu aşamada) satış ve muhafaza işlemlerinin durdurulması öngörülmüştür. Yargılama sonucunda ise davanın reddi ile 18.02.2009 günü saat:14.20 itibarı ile iflasın açılmasına karar verilmiştir....
Bu çerçevede, iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuş olan borçlu şirketin alacaklılarının alacaklarını tahsil amacıyla uygulayabilecekleri temlik, takas, mahsup, hapis hakkı gibi hukuki işlemlerin durdurulmasına yönelik tedbirler hep sonuçlarını maddi hukuk alanında doğuran veya borçlu şirkete nazaran üçüncü kişi durumunda olanların maddi hukuktan doğan talep ve def'i haklarını etkileyen (kısıtlayan) tedbirlerdir ve bu tedbirlere gerek iflasın ertelenmesi kararı çerçevesinde, gerekse iflasın ertelenmesi talebinden sonra, erteleme yargılaması sırasında ihtiyati tedbir yoluyla karar verilemez. Keza, üçüncü kişilerin haklarını etkileyecek ihtiyati tedbir kararları vermekten de kaçınılmalıdır. İflas erteleme davalarında davacının ihtiyati tedbir taleplerinin yerinde görülmesi halinde mahkemece malvarlığının muhafazası için gerekli tedbirler alınabilir....