Bu kapsamda dava dışı şirketin iflasına ve iflasın ertelenmesi davası açıldıktan sonra verilmiş bulunan tüm ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmekle İİK'nın 184. maddesi uyarınca iflâs açıldığı zaman müflisin malvarlığına dâhil olan bütün mal, alacak ve hakları iflâs masasına girer. İİK'nın 193. maddesi; "... İflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur. İflas kararının kesinleşmesi ile bu takipler düşer..." şeklinde düzenlenmiştir. Kanun, iflasın açılması ile duracak olan takipleri ayrı ayrı saymıştır (m. 193, 1). Fakat, bu sayma tahdidi değildir. İflasın açılması ile duracak olan takipler, müflisin masaya giren malvarlığı ile ilgili takiplerdir....
Davalı Cevabının Özeti: Davalı cevap dilekçesi sunmamış, yargılama esnasında sunduğu dilekçelerinde davalı şirketin iflasına karar verildiğini ve davanın iflas memurluğuna ihbarını talep etmiş ve iflas memurluğu adına tebligat çıkartılmıştır. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz : Karar, iflas idare memuru ... tarafından temyiz edilmiştir. Gerekçe: İflasın açılması, maddi hukuka ilişkin ilişkileri ve hükümleri cebri şekilde etkilediği gibi medeni usul ve icra hukuku kuralları üzerinde de etki meydana getirir. Bu etkilerden biri de görev kurallarında meydana gelen değişikliktir. Görev kurallarındaki değişikliği dava açıldıktan sonra işverenin iflas etmesi hali ve iflas kararı verdikten sonra işçinin işverene dava açması hali bakımından ayrı ayrı incelemek gerekir....
tamamlandığı ve iflasın kapatılması şartlarının oluşması nedeniyle iflasın kapatılmasına bir sakıncanın bulunmadığı, bu tespitler ışığında müflis şirket hakkındaki iflas dosyasında iflasın kapatılması şartlarının gerçekleşmiş olduğu kanaati bildirilmiştir....
Talu Mimarlık Turizm Taşımacılık ve Ticaret Şirketinin 08.07.2021 tarihinde iflasının açılmasına karar verildiği ancak iflas kararının kesinleşip kesinleşmediğinin dosya kapsamından anlaşılamadığı, iflasın hangi hükümlere göre yürütüldüğünün İflas Dairesi yazı cevabında belirtilmediği görülmekle buna göre davalı şirketin iflasının açılması halinde dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, İflas İdaresine ait olup, adi tasfiyede İİK'nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına tebligat yapılması gerektiği açık olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince kararın İflas Dairesine tebliğ edildiği anlaşılmakla bu hususta davalı şirket hakkında güncel ticaret sicil kayıtları ile tasfiyeye ilişkin ilgili bilgi ve belgelerin dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir....
Şti’nin iflasına karar verildiği, durumun İzmir İflas Müdürlüğüne bildirildiği, İzmir İflas Müdürlüğünün 06.04.2010 tarihli müzekkeresi ile iflasın açıldığı, iflasın açılması nedeniyle müflise ait tüm menkul, gayrimenkul hak ve alacakların bildirilmesi için müzekkerelerin yazıldığı, 07.09.2010 tarihinde birinci alacaklılar toplantısının yapıldığı, bu toplantıda toplantı nisabı sağlanamadığından İİK m. 222 gereğince ikinci alacaklılar toplantısına kadar tasfiyenin iflas Müdürlüğü tarafından yürütülmesine karar verildiği, müflis ile ilgili İİK’nın 166. maddesi gereği yapılan yazışmalar sonucu alınan cevaplarda müflisin mal varlığının tespit edilmesi nedeniyle müflis hakkındaki iflas tasfiye işlemlerinin İİK’nın 219. maddesi gereğince adi tasfiye şeklinde yürütülmesine karar verildiği, İİK’nın 166. maddesi gereğince ilanların yapıldığı, şirketin ortakları hakkında iflas müdürlüğünün şirketin defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için ihtarat gönderildiği, aksi halde taksirli veya hileli iflas...
elinde bulunmayıp müvekkilinin zilyetliğinde olduğunu, bir malın müflisin elinde bulunup bulunmadığının iflasın açıldığı ana göre tayin edilmesi gerektiğini zilyetliğin müvekkilinde olması nedeniyle mülkiyet karinesinin davacı müvekkili yararına olduğunu ileri sürerek davanın davalı iflas idaresince açılması gerektiğinin belirlenmesine aksi takdirde malların iflas idaresinin zilyetliğinde olduğunun kabul edilmesi halinde herhangi bir hak kaybına uğramamak için açılmış olan bu davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/833 E. ve 2006/656 K. sayılı dosyası ile 7.12.2006 tarihinde iflas kararı verildiği anlaşılmaktadır. İİK’nun 194. maddesinde düzenlenen “müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir.” Hükmü gereğince İflasın açılması, iflas masasına giren mal ve haklarla ilgili bilumum hukuk davalarını acele olanlar istisna olmak üzere ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durdurur. Bu hükmün amacı, iflasın açılması ile tasarruf yetkisi kısıtlanıp yerini iflas idaresi alan müflisin, davacı veya davalı olarak taraf bulunduğu davaları devam ettirmekte menfaati olup olmadığını tespit bakımından iflas idaresine imkan sağlamaktır. İflas idaresinin, davayı takip yetkisini kullanıp kullanmayacağına karar verebilmesi için de öncelikle iflas organlarının teşekkül etmesi ve daha sonra da her dava hakkında araştırma ve inceleme yapması zorunludur....
Bu durum karşısında birinci alacaklılar toplantısı yapılmış ve iflas idaresi teşekkül etmişse, müstacel davalar ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeden iflas idaresine karşı; birinci alacaklılar toplantısı henüz yapılmamış ve işin müstaceliyeti icabı iflas idaresinin seçimini dahi beklemeye durum müsait değilse, bu takdirde iflas idaresi müflisin yerini alarak davaya iflasın açılmasından önce davanın görüldüğü tüketici mahkemesinde devam olunur. Böylece tüketici mahkemesinde açılan davadan sonra davalı şirketin iflasına karar verilmesi mahkemenin görevini etkilemez. İflas kararı verildikten sonra alacaklı devre-mülk satışından doğan alacağının dayanağını ve miktarını iflas idaresine bildirir. Alacaklıların alacaklarını kaydettirmeleri için 2004 sayılı Kanunun 219/2. maddesinde öngörülen bir aylık sürenin bitiminden sonra, iflas idaresi alacakların doğru olup olmadığını incelemeye başlar....
İcra Müdürlüğünün 2011/9017 Esas sayılı takip dosyasının derdest olduğu, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, ortada bir alacak iddiası bulunduğundan yetkili ve görevli iflas idaresi tarafından itirazın iptali davası açılması ve yürütülmesi mümkün görüldüğü ve iflasın kapatılması şartları oluşmadığı gerekçesiyle talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
(HGK. 18.04.1956 T/36-29, HGK. 11.12.1951 4/177-135; HGK. 03.10.1957 83/79 ve TD. 11.03.1955 1366/1857) Öte yandan, doktrinde de görüşler de Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 43. maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK. 156 vd.) açılamayacağı yönündedir (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3. sh.3351). Bu da birden fazla borçlunun hasımsız olarak açılan istemde iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaklarının göstergesidir. İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesinde de, kanun koyucu iflasın ertelenmesi talebi bakımından “ŞİRKETLER VEYA KOOPERATİFLER” dememiş, aksine “ŞİRKET VEYA KOOPERATİF” demek suretiyle iflas ve iflasın ertelenmesi taleplerinin ayrı ayrı açılabileceğini, davacının çoğul değil tekil olduğunu göstermiştir. Bunun aksinin kabulü Yasa’nın lafzi yorumuna da aykırıdır....