İcra Müdürlüğü’nün 2007/8082 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen icranın iadesi işleminin iptaline ve davalıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesi talep etmiş, 07.12.2020 tarihli dilekçesi ile; huzurdaki menfi tespit davası devam ederken icra tehdidi altında davacı şirkete ait aracın satılarak dosya borcunun kapatıldığını ve menfi tespit davasının kendiliğinden istirdat davasına dönüştüğünü illeri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, icranın iadesi işleminden dolayı icra tehdidi altında ödenen 80.531,93 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 80.531,93 TL üzerinden harcı ikmal etmiştir. Davadaki uyuşmazlık, Ankara ......
İcra Dairesi 2018/4869 esas sayılı takip dosyasında 14/03/2019 ve 15/05/2019 tarihli icranın iadesi taleplerinin zımnen reddine dair icra müdürlüğü işlemlerinin iptaline, talepleri gereğince icranın iadesi işlemlerinin yapılmasına karar verilmesine talep ettiği, mahkemece icranın iadesi konusundaki davanın (şikayetin) reddine, bir hakkın sebepsiz yere sürüncemede bırakıldığı yönündeki şikayetin icra memurluğunca işlem yerine getirilmesi tensip 12 nolu ara karar ile yerine getirildiğinden işbu yöndeki şikayetin konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. İstinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; İcra ve İflas Kanunu'na göre, bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra işlemlerini olduğu yerde durdurur (İİK m. 40/1)....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/560 Esas sayılı dosyasıyla şikayet yoluna başvurulduğu, yargılama devam ederken, 14/08/2013 tarihinde “icra dosyasında tahsil edilecek paranın alacaklı tarafa tedbiren ödenmemesine...” şeklinde tedbir kararı verildiği, yargılama sonucunda da uyuşmazlığa ilişkin olarak ''davacı borçlunun itirazının kabulü ile hakkındaki takipte İİK'nun 33/2. maddesine göre icranın geri bırakılmasına, karar kesinleştiğinde davacının SGK'dan olan alacakları üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına'' karar verildiği, söz konusu kararın 27/05/2014 tarihinde kesinleştiği, borçlu tarafından bu karar ile tedbir kararının icra dosyasına ibraz edildiği ve karar gereği işlem yapılarak, dosyada mevcut bulunan paraların tarafına ödenmesi ve ayrıca tedbir kararına rağmen alacaklıya ödeme yapıldıysa, iadesi için muhtıra gönderilmesinin talep edildiği, icra müdürlüğünce bu talep kabul edilerek, dosyadan alacaklıya ödenen tüm paraların iadesi için muhtıra gönderilmesine karar verildiği...
Davalı vekili, İİK’nun 40.maddesine göre icranın iadesinin istenebilmesi için aleyhinde icra takibi yapılmış, kimsenin elinde hiç ya da o kadar borcunun olmadığına dair kesinleşmiş bir ilamın bulunması gerektiği, yine aynı maddeye göre icra müdürlüğünden icranın eski halinin iadesinin istenebildiği durumlarda davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, üstelik kararın bozulmasından sonra mahkemece “davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı” şeklinde karar verildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasında icranın ertelenmesi amaçlı verilen banka teminat mektubunun iadesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 27/05/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğü'nün 2014/2897 Esas sayılı dosyası ile ödenen paraların iadesi için müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, İİK'nun 40. maddesi gereğince icranın iadesi için öncelikle kararın kesinleşmesi gerektiğini bu nedenle takibin iptalini talep etmiştir. Mahkeme'ce, bozmadan sonra kesinleşmiş karar bulunmadan icranın iadesinin istenemeyeceği gerekçesi ile takibin iptaline karar verilmiş; hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Kural olarak, İİK'nun 40. maddesi gereğince bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durdurur. Anılan maddenin 2. fıkrasında ise, bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilip de, aleyhinde icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kat'i bir ilamla tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunur. Bu haliyle, borçlunun icranın iadesini isteyebilmesi için İİK'nun 40/2. maddesi gereğince bozmadan sonra verilecek hükmün kesinleşmesi zorunludur....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın İİK.nun 40.maddesine dayalı icranın iadesi istemine ilişkin bulunmasına, menfi tespit ya da itirazın iptali biçiminde bir talebin bu davada yar almamasına ve tarafların sıfatına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 04.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcranın iadesine konu para geçerli icra işlemleriyle tahsil edildiği için, icra müdürü paranın iadesinin istendiği tarihten öncesi için bir faiz hesaplayarak alacaklıdan tahsili işlemleri yapamaz ise de borçlunun icranın iadesi prosedürü içinde temerrüde düştüğü tarihten itibaren faizi hesaplayarak tahsil etmesi mümkündür. Nitekim paranın iadesinin istendiği icra müdürünce çıkarılan muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren faiz uygulanacağı ve tahsil edileceği yargısal uygulamalarla da kabul edilmektedir. Alacaklı bu parayı iadesi istendiği hâlde iade etmemesi bir temerrüt hâlidir. Bu durum temerrüt hâli kabul edilmiyorsa zaten icranın iadesinde faiz olmaması gerekir. Zira temerrüt faizi kuralları dışında bir nedenle faiz alınması gerekiyorsa bu konuda bir sözleşme veya kanun hükmü olması gerekir. Oysa ki Kanunda, icranın iadesinde faiz alınacağı açıkça düzenlenmediğinden uygulamada alınacağı kabul edilen bu faizin dayanağını temerrüt faizi kuralları oluşturmaktadır....
İİK'nın “icranın iadesi” başlıklı 40. maddesinde bir ilâmın nakzının icra muamelelerini olduğu yerde durduracağı, bir ilâm hükmü icra edildikten sonra nakzedilipte aleyhinde icra yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kat'i bir ilâmla tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet kalmaksızın icranın tamamen veya kısmen eski haline iade olunacağı düzenlenmiştir. Bu hükme göre, takip borçlusu davacı belediyenin icra dosyasına yatırdığı parayı geri alabilmesi için hakkında verilen ret kararının kesinleşmesini müteakip icra müdürlüğüne başvurarak icranın iadesini talep etmesi gerekir. Somut olayda takip borçlusu davacı belediye, dava dışı takip alacaklısına karşı icranın iadesini isteyeceği yerde bu yola başvurmayarak icra dosyasına ödenen bedeli takip borçlusu diğer davalılardan talep etmiştir....
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, senetteki imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği, icra dosyası incelendiğinde davacı borçlunun taşınmazının satıldığı ve taşınmazın ihale ile alacağa mahsuben davalı tarafından alındığı, Tapu Müdürlüğünce davalı adına tescil edildiği, davalı alacaklının davacıya para olarak iade edeceği bir husus bulunmayıp icra müdürlüğünce re'sen taşınmazın alacaklı adına tesciline karar verildiği, karar kesinleştiğinde icranın eski hale iadesi bağlamında taşınmazın alacaklı adına tescilinin sicilden terkini ile tekrar borçlu adına tesciline karar verilerek icranın eski hale iadesinin gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kısmen karar verilmesine yer olmadığına, Erzincan 1....