İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; mahkemece verilen kararın yasal olmadığını, icranın eski hale iadesi için ortada kesin bir ilamın bulunması gerektiğini, kanun metninde hem bölge adliye mahkemesi hemde Yargıtay ifadesinin geçtiğini,kanunun değişiklik yapılmadan önceki halinin çok açık olduğunu,kararın kesinleşmesi halinde icranın iadesi imkanının sağlandığını,tarihsel yorum yapıldığında kanunun varoluş amacının ne olduğunun saptanabileceğini,usul ekonomisininde uygulanması gerektiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : 2004 Sayılı İİK nun 40. Maddesinde "Bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur....
Mahkemenin bozma kararına uyarak davanın tamamen veya kısmen reddine karar vermesi ve bu ret kararının kesinleşmesi üzerine borçlu, icra dairesinden (daha önce yapılmış olan ilamlı icra takibi dosyası üzerinden) icranın tamamen veya kısmen eski haline iade edilmesini isteyebilir.( m 40,II) İcranın eski haline iade edilebilmesi için borçlunun bir ilamlı icra takibi yapmasına ve alacaklıya icra emri gönderilmesine gerek yoktur. Bu nedenle borçlunun, bu halde icra dairesinden icranın iadesini isteyeceği yerde ayrı bir dava açmasında hukuki yararı yoktur. İcra dairesinin, icranın iadesi talebinin kabulüne veya reddine ilişkin kararına karşı şikayet yoluna başvurulabilir....
İcra Müdürlüğünün 2014/2436 E. sayılı dosyasındaki icranın geri bırakılması yönünde ihtiyati tedbir verilmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375. maddesinde yargılamanın iadesi sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır. Somut olayda ileri sürülen sebepler Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375. maddesinde yer alan yargılamanın iadesi sebepleri arasında bulunmamaktadır. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı ...'e yükletilmesine 24/04/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemenin bozma kararına uyarak davanın tamamen veya kısmen reddine karar vermesi ve bu ret kararının kesinleşmesi üzerine borçlu, icra dairesinden (daha önce yapılmış olan ilamlı icra takibi dosyası üzerinden) icranın tamamen veya kısmen eski hâline iade edilmesini isteyebilir. İcranın eski hâline iade edilebilmesi için borçlunun bir ilamlı icra takibi yapmasına ve alacaklıya icra emri gönderilmesine gerek yoktur. Ancak, icranın iadesi yolu ile alacaklıdan geri alınıp borçluya verilecek meblağ, borçlunun icra dairesine ve icra dairesinin de alacaklıya ödemiş olduğu paradır. Bu paranın, (borçlu tarafından) icra dairesine (ve alacaklıya) ödendiği tarih ile borçluya (icranın iadesi yolu ile) geri ödendiği tarih arasındaki dönem içinde, borçlunun bu parayı kullanamamasından doğan zararı, İİK'nın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre, icra dairesi tarafından alacaklıdan tahsil edilerek borçluya ödenemez....
İcra Hukuk Mahkemesi’nin 13.02.2014 tarihli, 2013/96 E.- 2014/100 K. sayılı icranın geri bırakılmasına ilişkin kararının, Dairemizin 02.10.2014 tarihli, 2014/20369 E.-23244 K. sayılı kararı ile onandığı, karar düzeltme başvurusunun da yine Dairemizin 09.03.2015 tarihli, 2014/34023 E.- 2015/5105 K. sayılı kararı ile reddedilerek mahkeme kararının kesinleştiği görülmektedir.Bu durumda, Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ... Adalet Komisyonu Başkanlığı'nın kararı uyarınca, ... 22. İcra Müdürlüğü’nün 2002/533 Esas (yeni 2009/4094 Esas) sayılı dosyası ile ilgili karar verilmek üzere dosya kendisine gönderilen mahkemece yapılacak iş, kök dosya ile ilgili olarak kesinleşen ... 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 13.02.2014 tarihli, 2013/96 E.-2014/100 K. sayılı icranın geri bırakılmasına ilişkin kararı dikkate alınarak, şikayet konusu devam eden dosyada da icranın geri bırakılmasına karar vermekten ibarettir....
İcranın eski hale iadesi için, borçlu lehine kesinleşen bir hükmün varlığı gereklidir.Bu maddenin hükmü, haksız yere para ödemiş olanların geri alma haklarını kolayca kullanabilmelerini sağlamak üzere konulmuştur. Bu maddenin verdiği hakkın sebepsiz zenginleşme hükümler gereğince mahkemeye başvurularak kullanılması da mümkündür....
Buna göre, ilamlı takibe karşı paranın ödendiğine ilişkin yapılabilecek itirazlar kanunda düzenlenmiş olup, borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki ödemeyi icranın geri bırakılması prosedürünü işleterek ileri sürebilecek; borçlu olmadığı parayı ödemek durumunda kalan borçlu istirdat davası açabilecek; mahkemece verilen kararın bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından bozulması durumunda da icranın iadesini isteyebilecektir....
Bunun için, hükmü veren mahkemenin Yargıtay'ın bozma ilamına uyarak davanın tamamen veya kısmen reddine karar vermesi ve bu ret kararının kesinleşmiş olması gerekir.Mahkemenin bozma kararına uyarak davanın tamamen veya kısmen reddine karar vermesi ve bu ret kararının kesinleşmesi üzerine borçlu, icra dairesinden (daha önce yapılmış olan ilamlı icra takibi dosyası üzerinden) icranın tamamen veya kısmen eski haline iade edilmesini isteyebilir.( m 40,II) İcranın eski haline iade edilebilmesi için borçlunun bir ilamlı icra takibi yapmasına ve alacaklıya icra emri gönderilmesine gerek yoktur. Bu nedenle borçlunun, bu halde icra dairesinden icranın iadesini isteyeceği yerde ayrı bir dava açmasında hukuki yararı yoktur. İcra dairesinin, icranın iadesi talebinin kabulüne veya reddine ilişkin kararına karşı şikayet yoluna başvurulabilir....
Mahkemenin bozma kararına uyarak davanın tamamen veya kısmen reddine karar vermesi ve bu ret kararının kesinleşmesi üzerine borçlu, icra dairesinden (daha önce yapılmış olan ilamlı icra takibi dosyası üzerinden) icranın tamamen veya kısmen eski haline iade edilmesini isteyebilir.( m 40,II) İcranın eski haline iade edilebilmesi için borçlunun bir ilamlı icra takibi yapmasına ve alacaklıya icra emri gönderilmesine gerek yoktur. Bu nedenle borçlunun, bu halde icra dairesinden icranın iadesini isteyeceği yerde ayrı bir dava açmasında hukuki yararı yoktur....
Mahkemece, iddia, savunma, tüm dosya kapsamına ve Yargıtay içtihatlarına göre, icranın iadesinde, iade için tebliğ edilen muhtırada verilen sürenin bitimine kadar alacaklının temerrüdünün gerçekleşmeyeceği ancak temerrüt tarihinden sonra doğan zararın talep edilebileceği, buna göre, davalılar tarafından icra dosyalarından tahsil edilen paraların iadesi için gönderilen muhtıraların 25.05.2013 tarihinde davalılar vekiline tebliğ edilmiş olması ve paralarında en geç 3 gün içinde iade edilmiş olması sebebiyle, davacı kooperatifin davalılardan herhangi bir faiz veya zarar talebinde bulunmasının söz konusu olmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili teymiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....