Takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayetinin kabulü halinde İİK'nun 71. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince, "icranın geri bırakılmasına" karar verilmesi gerekirken, "takibin iptaline" hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Esas sayılı dosyasından icranın geri bırakılması davası açtıklarını, dava devam etmekte olduğunu, icranın geri bırakılması davası açılmasının menfi tespit davası açılmasına engel teşkil etmediğine dair Yargıtay kararı bulunduğunu, emsal Yargıtay kararında görüleceği üzere zaman aşımı nedeniyle menfi tespit davası açılabileceği hükmü bulunduğunu, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması davası açılması gerektiği şeklinde mahkeme kararı Yargıtayca bozulduğunu, Kambiyo takiplerinde TTK gereği zamanaşımı süresi son haciz işleminin yapıldığı tarihten itibaren 3 yıl olduğunu, (TTK'nun 661/1. maddesi; "Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar, vadenin geldiği tarihten itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar" şeklinde düzenlenmiştir. ) buna göre poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren 3 yıl olduğunu, 3 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra bu süreden itibaren davalı alacaklı tarafından TTK gereği ( yıllık...
İİK'nın 33/1. maddesinde, ilamlı icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurarak, borcun itfa veya imhal edildiği itirazında bulunabileceği, ancak itfa veya imhal iddiasının yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edilebildiği takdirde icranın geri bırakılacağı düzenlenmiştir. İİK'nın 33/2. maddesinde; "İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir." düzenlemesi bulunmaktadır. 6098 sayılı T.B.K'nun 100. maddesinde; ''Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir '' hükmü yer almaktadır....
Ancak, icranın geri bırakılması istemi ile, faize yönelik şikayetin kabulü veya reddi halinde, tazminata hükmedileceğine dair, İİK. 'da herhangi bir düzenleme bulunmadığı halde, davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Dolayısıyla, yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun (kısmen) kabulü ile, HMK'nun 355 ve 353/1- b-2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden, icranın geri bırakılması istemi ile faize yönelik şikayetin ayrı ayrı reddine, yasal şartları oluşmadığından davalı alacaklı tarafın tazminat talebinin reddine, davacı tarafın sair istinaf isteminin reddine, oy birliği ile karar verilmiştir....
Bu durumda, borçlu TTK.nun 687/1.maddesinde belirtildiği gibi alacaklı hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile zararına hareket ettiğini iddia ve ispat etmediğine göre, mahkemece itirazın reddi yerine yazılı gerekçe ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Hukuk Mahkemesi 2022/235 Esas sayılı dosyasından icranın geri bırakılması davası açtıklarını, dava devam etmekte olduğunu, icranın geri bırakılması davası açılmasının menfi tespit davası açılmasına engel teşkil etmediğine dair Yargıtay kararı bulunduğunu, emsal Yargıtay kararında görüleceği üzere zaman aşımı nedeniyle menfi tespit davası açılabileceği hükmü bulunduğunu, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması davası açılması gerektiği şeklinde mahkeme kararı Yargıtayca bozulduğunu, Kambiyo takiplerinde TTK gereği zamanaşımı süresi son haciz işleminin yapıldığı tarihten itibaren 3 yıl olduğunu, (TTK'nun 661/1. maddesi; "Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar, vadenin geldiği tarihten itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar" şeklinde düzenlenmiştir. ) buna göre poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren 3 yıl olduğunu, 3 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra bu süreden itibaren davalı alacaklı...
Bu durum karşısında Mahkemece “İcranın geri bırakılması talebinin reddine, işlemiş faizin 77,50 TL olduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin kısmın iptaline ve takipten sonraki 7.200 TL ödemenin de infaz sırasında dikkate alınmasına” şeklinde hüküm kurulması gerekirken takipten sonraki ödemeler de nazara alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ....
verilmesi yerine icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle alacaklının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde şikayetçi borçlu şirket tarafından temyiz yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür....
geri bırakılması talebinin kabulü ile İİK'nun 71. ve 33/a maddeleri uyarınca davacı yönünden takibin durdurulmasına, davacının sair taleplerinin değerlendirilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği görülmektedir....
İlk derece mahkemesi tarafından; "...davacı zamanaşımı sebebiyle icranın geri bırakılmasını talep etmişse de icra müdürlüğünden takip dosyası istenildiğinde dosyanın 2002 yılında imha edildiği, 2002 yılından beri davacı aleyhine hiçbir işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla zamanaşımı sebebiyle icranın geri bırakılması isteminde davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. Alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcutsa borçlunun icranın geri bırakılması isteminde hukuki menfaatinin bulunacağı, somut olayda takip dosyasında alacaklının takibi sürdürme iradesinin mevcut olmadığı..." gerekçesi ile "şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine" karar verilmiştir....