Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1052 KARAR NO : 2020/1050 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ŞARKIŞLA İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/01/2020 NUMARASI : 2019/44 ESAS 2020/7 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davalı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Şarkışla İcra Müdürlüğünün 2019/487 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, icra takibine ilişkin gönderilen ödeme emrinin müvekkilinin aynı konutta yaşamadığı kişi tarafından aynı konutta beraber yaşıyoruz denilerek alındığını, müvekkiline bilgi verilmediğini, bu nedenle tebligatın usulsüz olduğunu belirterek takibin iptaline, haksız icra takibi nedeniyle davalı aleyhine...

- K A R A R - Dava, davacı tarafça bonoya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekili, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini savunmuş, ayrıca icra dairesine yaptığı itirazda da icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda davacının alacağının temel borç ilişkisinden kaynaklandığı ve bu nedenle 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davalının borca bir itirazının olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmiş, ayrıca mahkemenin yetkisine de itirazda bulunulmuştur....

    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ayvalık İcra Müdürlüğü’nün 2017/11135 Esas sayılı icra takibi ile müvekkili aleyhine yapılan icra takibine dayanak ödeme emrinin muhtara 20.12.2017 tarihinde tebellüğ edildiğini, süresi imzaya, borca ve tüm fer’ ilerine ayrıca ve açıkça itiraz ettiğini, müvekkili aleyhine yapılan icra takibine konu senetteki imzayı müvekkilinin incelediğini, senetteki imzanın müvekkili T1 ait olmadığını, müvekkiline ait imza örneklerinin ilgili kurumlardan celbini talep ettiklerini, imza örnekleri geldiğinde icra takibine konu senetteki imza ile karşılaştırılarak bilirkişi incelemesi sonucunda da imzanın tarafına ait olmadığının çok net anlaşılacağını, müvekkiline ait olmayan bu takibe dayanak bono da ki imzaya ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, haksız olan alacaklı-davalının asıl alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve yine alacağın %10′ u oranında para cezasına hükmedilmesini talep ettiklerini, ayrıca bononun kambiyo vasfında...

    Bu durumda, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmiş olması fuzuli bir işlem olup, yanlış merciye yapılan başvuru hukuki sonuç doğurmaz. Somut olayda, alacaklı tarafından başlatılan ilamsız takipte borçlu tarafından, ödeme emrinin tebliğ edildiği gün icra mahkemesine yapılan başvuruda, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmekle beraber, takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığı da ileri sürülmüştür. Borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü hususlar, İİK'nun 62. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup takibin şekline göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinde bildirilmelidir. Borçlunun ileri sürdüğü hususlar, icra mahkemesince ancak, alacaklının itirazın kaldırılmasına yönelik başvurusu halinde değerlendirilebilecektir. O halde, takibin şekline göre borçlunun icra dairesi yerine mahkemeye başvurusu sonuç doğurmayacağından, mahkemece istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....

      Borçluların icra mahkemesine başvurusu bu hali ile İİK'nun 168/5 ve 169. maddeleri kapsamında borca itiraz olup, icra mahkemesince aynı Kanun'un 169/a maddesine göre incelenerek sonuçlandırılması gerekir. Takibe itiraz edilmesinden sonra, gerek borçlunun itirazından vazgeçmesi ve gerekse alacaklının itirazı kabul etmesi yahut icra dairesine başvurulup takipten feragat edilmesi tazminat talebinin reddini gerektirmez. Aksinin kabulü halinde itiraz üzerine haklı olmadığını anlayan tarafın talebinden vazgeçmek suretiyle aleyhine tazminata hükmedilmesini engellemesi gibi kabulü mümkün olmayan bir durum ortaya çıkar (HGK'nun 16.10.1996 tarih, 1996/601- 711 ve 21.3.2001 tarih, 2001/266 sayılı kararları). Somut olayda; alacaklının borçlunun borca itirazından sonraki bir tarihte, 30.10.2018 tarihinde, itiraza konu alacak kısmından icra dosyasında feragat ettiği görülmektedir....

      İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/06/2021 NUMARASI : 2021/460 ESAS - 2021/713 KARAR DAVA KONUSU : Borca İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara 6. İcra Müdürlüğü 2020/9048 E. sayılı dosyası ile başlatılan takipte mirasın reddedildiğinden bahisle takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, davacıların borca itirazları yerinde görülerek, borca itirazın kabulü ile davacı borçlar yönünden Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2020/9048 esas sayılı takibin durdurulmasına karar verilmiştir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Tüm dosya kapsamı bir bütün olaraka değerlendirildiğinde; davacı her ne kadar kambiyo senedinin vasfına yönelik İİK170 /a-2 maddesi uyarınca şikayette bulunmasının yanında borca da itiraz etmiş ise de; öncelikle İİK170/a-2 maddesi uyarınca takibin iptalini gerektirir bir durum bulunup bulunmadığı bakımından değerlendirme yapmak gerekmiş senet metninin incelenmesinde davacının lehtar olduğu ve ciro silsilesindeki ilk imzanın da kendisine ait olduğu, ciro zincirinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmış, bu haliyle cirantaların her birinin senedi icra takibiyle tahsil yoluna başvurma hakkını haiz olduğu göz önüne alınarak davacının yetkili hamil olarak alacağı tahsil amacıyla icra takibine başvurma hakkı bulunduğu mahkememizce sabit görülmüş, borca itiraz bakımından yapılan değerlendirmede ise İİK' nın169/a maddesinde sayılan belgelerden ibraz edilmediği dikkate alınarak itiraz yerinde görülmemiş ve hem şikayetin hem itirazın...

      Mahkemenin 2019/45 Esas sayılı dosyasında davacının usulsüz tebligat ve borca itiraz davasının yapılan yargılanmasında davacının usulsüz tebligat talebinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine, borca itiraz talebinin ise reddine karar verildiği, dosyanın Dairemeiz denetiminden geçerek davacının istinaf talebinin kesin olarak reddine karar verdiği ve ilamın 25/09/2020 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Mahkemece verilen 2019/45 Esas 2020/2 karar ile; borçluya gönderilen ödeme emrinin öğrenme tarihi olan 24/10/2019 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiş olup, verilen karar Dairemizin 2020/900 Esas 2020/2070 karar sayılı ilamı ile kesinleşmiştir. Davacının bu tarih öncesi ve sonrasında takip dosyasına yapılmış borca herhangi bir itirazı olmadığı, böylelikle 24.10.2019 tarihinden sonra 7 günlük borca itiraz süresinin dolması ile takibin kesinleştiği, 22.12.2020 tarihli haciz talebinin icra müdürlüğünce yerine getirilmesinin yerinde olduğu değerlendirilmiştir....

      Dosya kapsamından ödeme emrinin borçlu davalı Bakanlığa 14.09.2012 tarihinde tebliğ edildiği, Hazine vekili Av.....tarafından verilen 20.09.2010 günlü dilekçe ile hakkında takip yapılan tüm kamu kurumları adına borca itiraz edilerek durdurulmasının istendiği, bu dilekçenin İcra Müdür Yardımcısı.....rafından 22.09.2010 tarihinde havale edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece icra dairesine yazılan yazıya verilen 13.02.2012 ve 20.03.2012 günlü cevabi yazılarda da icra takibine tüm borçlular tarafından süresi içinde itiraz edildiği bildirilmiştir. İcra müdürlüğünce takibe tüm borçlular tarafından süresi içinde itiraz edildiği kabul edilerek takip durdurulduğuna göre açılan itirazın iptâli davasının esasının incelenmesi gerekirken ödeme emrine usulüne uygun şekilde itiraz edilmediğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamış, kararın açıklanan nedenlerle taraflar yararına bozulması gerekmiştir....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2017/352 Esas KARAR NO: 2022/82 DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 15/03/2017 KARAR TARİHİ: 08/02/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili tarafından davalı şirketten olan bakiye alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine---- dosyası ile takip başlatıldığını, takip dosyası ile icra takibine başlandığını, takibe ilişkin ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, davalı tarafından --- tarihinde yetkiye ve borca itiraz edildiğini,---- kararı ile itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın ----tarihli dilekçesinde borca itirazın yanında yetki itirazında bulunulduğunu, borçlu şirketin ---olması nedeniyle ---- İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu iddia ettiğinri, bu yetki itirazının taraflarınca kabul edildiğini ve------ sayılı dosyasının davalının belirtmiş olduğu icra müdürlüğüne...

          UYAP Entegrasyonu