Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2020/7208 Esas sayılı dosyası. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız takibe karşı borçlu vekilinin süresinde borca ve yetkiye itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklının vekili aracılığıyla icra mahkemesine yaptığı başvuruda ise, borçlunun icra takibine bunduğu itiraz dilekçesinde borca kısmen itiraz ettiğini ve kısmi itirazının geçerli olmaması sebebi ile takibin durdurulmasına yönelik 24/11/2020 tarihli memur işleminin iptali ile yetki itirazının kaldırılmasını talep ettiği, borca kısmi itirazın kaldırılması yönünde bir talebinin bulunmadığı, mahkemece davacının tüm taleplerinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı T1 Gı. Teks. San. Tic....

İcra Müdürlüğü'nün 2009/4525 Esas sayılı dosyası ile fatura alacağından dolayı icra takibi açıldığını, davalının icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz ettiğini, davalının itirazı üzerine takip dosyasının yetkili Adıyaman 1. İcra Müdürlüğü'nün 2009/1156 Esas numarasını alarak davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, ancak davalı borçlunun haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini, taraflar arasında uzun zamandan bu yana devam eden ticari ilişki bulunduğunu, davalı firmaya ıslak mendilin telası (hammede) satımı yapıldığını, aralarında cari hesaplar bulunduğunu, belirterek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Davalı, borçlu vekili icra takibine itirazında, fatura bedellerinin ödendiğini de ileri sürerek borca itiraz etmiştir. Bu durumda davalı borçlu sözkonusu itiraz ile mal teslimini kabul etmiş, akdi ilişkiyi inkar etmeyip, ödeme savunmasında bulunmuştur. Hal böyle olunca davalı borçlunun ödeme savunmasını kanıtlamakla yükümlü olduğu gözetilmeden mahkemece ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yanılgılı gerekçelerle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 08.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İİK.nun 53.maddesine aykırı olarak takip yapılması ya da takip işlemlerine devam edilmesi nedenlerine dayalı olarak ilgililer İİK.nun 16.maddesi uyarınca icra mahkemesine şikayette bulunabilirler. İİK.nun 53.maddesine aykırılık iddiası ise kamu düzeni ile ilgili olduğundan İİK. nun 16/2.maddesi uyarınca şikayet süresiz olacaktır. Somut olayda murisin takipten önce 03.07.2013 tarihinde öldüğü ve mirası ret süresi geçtikten sonra 06.01.2014 tarihinde mirasçılar hakkında takip başlatıldığı görülmektedir. İcra takibi mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olmakla olayda İİK.nun 53.maddesinin ve dolayısıyla aynı Kanun’un 16.maddesinin uygulama yeri yoktur. Şu hale göre, borçluların başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur....

        İcra takibine konu kredi sözleşmesinin borçlusu, takip borçlularının murisi olup, takip muteriz borçlular hakkında mirasçı sıfatı ile yapılmaktadır. Borçlular ise mirası reddettiklerinden murisin borcundan sorumlu olmadıklarını ileri sürerek takibin iptalini istemişlerdir. Bir diğer ifade ile borçlu olmadıklarını ileri sürmektedirler. Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 esas 2014/929 karar sayılı kararında, borçluların mirası reddettikleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Dairemizce, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Mesela ödeme, …sıfat itirazı gibi…....

          İcra takibine konu kredi sözleşmesinin borçlusu, takip borçlularının murisi olup, takip muteriz borçlular hakkında mirasçı sıfatı ile yapılmaktadır. Borçlular ise mirası reddettiklerinden murisin borcundan sorumlu olmadıklarını ileri sürerek takibin iptalini istemişlerdir. Bir diğer ifade ile borçlu olmadıklarını ileri sürmektedirler. Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 esas 2014/929 karar sayılı kararında, borçluların mirası reddettikleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Dairemizce, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Mesela ödeme, …sıfat itirazı gibi…....

            İcra Müdürlüğünün 2019/2656 esas sayılı dosyasında da davalı tarafından davacı aleyhine ihtiyati haciz kararına dayalı olarak ilamsız icra takibine başlanıldığı, borçlu vekilinin itirazı üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, davacının icra müdürlüğüne itirazının yanında itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğu mükerrer takip itirazına dayanarak eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. Borçlu vekilinin mükerrerlik iddiası borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre İİK.'nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan borca itiraz niteliğindeki mükerrerlik itirazı sonuç doğurmaz. İleri sürülen istinaf sebepleri yerinde olmadığından, davacı borçlunun istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır....

            İİKnın ‘yetki ve itirazları’ başlıklı 50.maddesinde “para borcunun icra takibine konulması hususunda HUMKun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğu, yetki itirazının esas hakkındaki itirazla birlikte yapılacağı, icra mahkemesi tarafından önce yetki meselesinin tetkik ve kati surette karara bağlanacağı" düzenlenmiş, 6100 sayılı HMKnın 19/2. maddesinde ise "… Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükümlerine yer verilmiştir. Somut olayda davalı icra takibine konu borca ve icra dairesinin yetkisine birlikte itiraz etmiş, ne var ki davalı, icra dairesinin yetkisine itiraz ederken yukarıda anlatılan kanuni düzenlemelere uygun bir şekilde yetkili icra dairesini göstermemiştir. Hal böyle olunca davalının geçerli bir yetki itirazı olmadığından, .......

              verdiğini, davalının icra takibine itiraz etmesinde hiçbir hukuka uygun ve haklı bir nedeni bulunmamakta olduğunu, davalı şirketin asıl borcu ödemiş ancak masraf ve vekalet ücreti alacaklarını ödememek amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, davalı şirket aleyhine başlatılmış olan icra takibinde; borca, ödeme emrine, faize ve tüm ferilere itiraz ettiğini ancak davalı şirketin tüm itirazları hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olup itirazın iptaline karar verilmesinin gerekmekte olduğunu, davalı şirketin müvekkil şirkete cari hesaptan kaynaklanan borcu olduğu ve asıl borca yönelik ödeme yapıldığı ortada iken icra takip masrafları ve vekalet ücretimizi ödemekten kaçınmak amacıyla yapılan itiraz haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket icra takibine itiraz etmekte kötü niyetli olup alacak likit ve belirli olduğundan, kötü niyetli davalı şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekmekte olduğunu, davalı borçlunun, cari hesap sebebiyle ödemekle...

                İcra dairesinin yetkisine itiraz kabul edilerek dosyanın aktarıldığı yetkili icra dairesinde ödeme emri çıkartılmadan yetkisiz icra dairesi tarafından gönderilen ödeme emri üzerine yapılan borca itiraz üzerine elde ki davanın açıldığı, itirazın iptali davasının görülmesinin ön koşulu yetkili icra dairesinde usulen ödeme emri üzerine borca geçerli bir itiraz bulunması gerektiği, dava tarihi itibariyle yetkili ------- ödeme emrinin tebliğe çıkartılmadığı görüldüğünden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu