Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Senetteki borçlu kaşesi üzerindeki imzalardan şahsen sorumlu olunmadığı iddiası, İcra ve İflas Kanunu'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz olup, aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi uyarınca, itirazın kabulü halinde takibin durmasına karar verilir. Bu durumda, mahkemece, muteriz borçlu hakkındaki takibin durdurulması yerine ödeme/icra emrinin iptaline' hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... 3....

    Dava konusu icra takibinde ödeme emrinin borçluya 25.09.2008 tarihinde tebliğ edildiği icra dosyası içindeki tebliğ belgesinden anlaşılmaktadır. Borçlu, tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük itiraz süresi geçtikten sona 06.10.2008 tarihinde itiraz etmiştir. İtiraz süresinde yapılmadığından icra takibi kesinleşmiştir. Kesinleşen icra takibine karşı itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. İtirazın iptali davası açılabilmesinin koşullarından birisi, borçlunun aleyhindeki ilamsız icra takibine ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz etmesi sonucunda takibin durmuş olmasıdır. Somut olayda, bu şart gerçekleşmediğinden davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekir. Dava şartı aleyhe bozma yasağının istisnalarından olduğundan mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İcra Emrine İtiraz Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Borçlu vekili şikayetinde; icra emrinin vekil varken asile tebliğ edildiğini bu nedenle icra emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, icra emrinin asile tebliğ işleminin usulsüz olmadığı, vekile de icra emrinin tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliğinin söz konusu olduğu gerekçesi ile, icra emrinin borçlu vekiline tebliğ edilmesi suretiyle, takibe devam edilmesine karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Erzincan İcra Müdürlüğü'nün 2020/3265 Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde davacı borçlu T1 ödeme emri ve borç senetlerinin bizzat kendisine 24/8/2020 tarihinde tebliğ edildiği, imzaya ve borca itiraz şikayetinin ise icra mahkemesine 15/09/2020 tarihinde yapıldığı, kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibinde borca ve imzaya itiraz şikayetinin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süresi içerisinde yapılması gerektiği, ayrıca icra müdürlüklerinin işlemlerinin adli tatilde de devam ettiği, dolayısı ile bu sebepten sürenin uzamayacağı 24/08/2020 tarihinde ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlunun borca ve imzaya itirazının icra mahkemesine 15/09/2020 tarihinde yapmış olması sebebiyle, 5 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu bu sebeple ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı borçlu vekilinin istinaf dilekçesinde belirtmiş olduğu tebligat usulsüzlüğünün...

        Sayılı dosya üzerinden icra takibine geçildiğini, davalı borçlunun itirazı üzerine İcra müdürlüğünün 10.01.2020 tarihli kararı ile takip, borca itiraz nedeniyle durdurulduğunu, davalı borçlu aleyhine 03.01.2020 tarihinde icra takibi başlatıldığını 08.01.2020 tarihinde 33 barkod numaralı Örnek No:25 Ödeme Emri oluşturularak 15.01.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı borçlu, icra takibinden UYAP sistemi üzerinden haberdar olduğunu belirterek 10.01.2020 tarihinde icra takibine itirazda bulunmuş ise de, itirazın kanuni düzenlemelere uygun şekilde gerçekleştirilmediğini, itiraz ödeme emrinin tebliği ile doğan bir hak olup kanunun emredici hükmü ile de sabit olduğu üzere tebliğ öncesinde kullanılması mümkün olmadığını, bu itibarla, ödeme emrinin 15.01.2020 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiğini, itiraz süresinin 22.01.2020 itibari ile dolduğunu ve anılan süre zarfında icra müdürlüğüne yapılan herhangi bir itirazın bulunmadığı dikkate alındığında davalı borçlu aleyhine başlatılan...

        -USD alacağının tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin takip borçlusu şirkete tebliği üzerine süresinde itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. İİK'nun 62/1. maddesinde; "İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur..." hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında; genel haciz yolu ile başlatılan takipte, her türlü itirazın İİK'nın 62. maddesi uyarınca icra dairesine bildirilmesinin zorunlu olduğu, borçlunun takip yolu itibariyle borca ve fer'ilerine itirazını icra dairesine bildirdiği, takibin durdurulduğu, bu haliyle de icra mahkemesine yapılan başvurunun fuzuli işlem niteliğinde olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davanın reddine" karar verildiği görülmüştür....

        İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/595 karar numaralı hükmü ile icra emrinin iptali kararı verildiğini belirterek takibin ve icra emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        İcra dosyasının incelenmesinde; icra takibine konu bireysel kredi sözleşmesinin borçlusunun, takip borçlularının murisi olduğu ve takibin borçlular hakkında mirasçı sıfatı ile yapıldığı, borçluların ise, icra mahkemesine başvurularında; mirası reddettiklerinden murisin borcundan sorumlu olmadıklarını, bir diğer ifade ile mirasın reddi kararı nedeniyle borçlu olmadıklarını ileri sürerek takip iptalini talep ettikleri anlaşılmaktadır. Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 Esas 2014/929 Karar sayılı ilamında; borçluların mirası reddetmeleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz niteliğinde olup, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süre içerisinde yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Dairemizce de, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir....

          İcra Dairesinin 2022/4749 sayılı takip dosyası ile borçlular hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlular adına çıkartılan tebligatların bila tebliğ iade döndüğü, ödeme emrinin borçlular vekiline 15/05/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlular vekilinin 04/04/2022 tarihli dilekçesi ile takibe konu borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiği, alacaklı vekilinin davalı borçlular yönünden takibin kesinleştirilmesi talebinin reddine karar verildiği, iş bu kararın eldeki davada şikayete konu yapıldığı görülmektedir....

          Aile Mahkemesinin 2017/1046 Esas sayılı dosyasından verilen 22/12/2017 tarihli ara kararında, borçlu ve müşterek çocuklar lehine hükmedilen nafaka alacağının tahsili talebi ile başlatılan icra takibinde, ödeme emrinin borçlu asile 04.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 10/08/2018 tarihinde icra müdürlüğüne verilen itiraz dilekçesinde sair itirazları ile birlikte, icra takibine dayanak mahkeme kararında vekil ile temsil edildiğini, ödeme emrinin vekiline tebliği gerekirken kendisine tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra takibine yasal süresinde itiraz ettiği, icra müdürlüğünce icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, alacaklının icra müdürlüğüne sunduğu 17/10/2018 tarihli talep dilekçesi ile borçlu vekili Av. ...’a ödeme emri tebliğ edilmesi talebinde bulunduğu, icra müdürlüğünün 30/10/2018 tarihli kararı ile borçlu asilin yasal sürede itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu,durmuş takipte yeniden ödeme emri gönderilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi...

            UYAP Entegrasyonu