Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki bu kural itiraz tarihi itibariyle diğer borçlu hakkında onun için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılmış olması ve icra dairesinin yetkisinin kesinleşmiş olması halinde uygulanabilir. Davacının itiraz ettiği tarih itibariyle yerleşim yeri Ankara olan diğer borçluya tebligat yapıldığı ve bu borçlu yönünden takibin ve icra dairesinin yetkisinin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ancak takip dosyasında durum farklıdır. Takip 18/03/2021 tarihinde başlatılmış, bu tarihte diğer borçlu kooperatife ödeme emrinin tebliği talep edilmiş ancak davacıya ödeme emrinin tebliği talep edilmemiş, diğer borçlu yönünden takip kesinleştikten sonra 19/04/2021 tarihinde davacıya ödeme emrinin tebliği talep edilmiştir. Diğer bir ifadeyle alacaklı taraf yerleşim yeri Ankara olan borçlu yönünden takibi kesinleştirdikten sonra davacıya ödeme emri tebliğ ettirmiş böylece yetki itirazını getirme olanağını elinden almış olup bu husus iyi niyetli bir davranış değildir....

Mahkeme; alacaklının borçlular hakkında çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlattığı, örnek 10 ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin 11/05/2018 tarihinde talep açarak kambiyo takibini iflas yoluyla kambiyo takibine çevirdiği, talep üzerine icra müdürlüğünce örnek 12 iflas ödeme emrinin borçlulara tebliğe çıkarıldığı, Mahkemenin 2018/234 E.sayılı dosyasında; davacıların kambiyo takibine itiraz ettikleri, yargılamasının devam ettiği, alacaklının takibini İİK'nın 43/2 maddesi uyarınca iflas yoluyla (İİK.171.vd.mad.) takibe çevirdiği, takip yolunun değiştirilmesi halinde, önceki takibin kesinleşmiş olmasının veya itiraz üzerine durmasının bu yeni işleme etkisinin bulunmadığı, zira bu yeni ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun İİK'nın 172. maddesi gereğince icra dairesine itiraz dilekçesi vererek takibe itiraz edebileceği, bu bağlamda takip yolu değiştiğinden artık haciz yoluyla kambiyo takibi bulunmadığından davanın reddine karar vermiştir....

İcra müdürlüğü'nün 2019/28338 sayılı dosyası ile müvekkilleri aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlattığını, icra emrinin müvekkillerine 27.10.2020' de tebliğ edildiğini, davalı tarafından gönderilen icra emrinin ekinde yer alan Ankara 14. İcra Müdürlüğü'nün 2019/175 Talimat sayılı dosyası ile alınmış olan Kıymet takdirine ilişkin bilirkişi kurulu raporunun müvekkillerine tebliğ edilmediğini, rapora itiraz haklarının kısıtlandığını, yerel mahkemece karar gerekçesinde kıymet takdirine itirazın Ankara Batı İcra Müdürlüğü'ne yapılması gerektiği belirtilmiş ise de esasen dava açma sebeplerinin bu olduğunu, Ankara Batı İcra Müdürlüğü dosyasından taraflarına kıymet takdir raporu tebliğ edilmemiş olması nedeniyle rapora itiraz edilemediğini, bu nedenle icra emrinin iptalinin talep edildiğini beyanla, istinaf başvurularının kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir....

İcra Müdürlüğünün 14/04/2009 tarihli kararı ile itiraz süresinde olmadığından takibin devamına karar verildiği, borçlu davacı yeniden 2. kez 14/11/2022 tarihinde iş bu borca itiraz ederek itiraz dilekçesi sunduğu ve icra müdürlüğünce de 14/11/2022 tarihinde süresinde olmadığından bahisle itirazı reddedilerek takibin devamına karar verilmiştir. Ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur İİK'nın 62/1. maddesinde; “İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur” hükmü yer almaktadır. Borçlunun borca itirazlarını takibin şekline göre bu itirazın İİK'nın 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir....

Ancak, icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, tebligatın asile gönderilmediğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında takibin esası ile ilgili itiraz ve şikayetlerini de ileri sürdüğü görüldüğünden, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararı kalmamıştır. Bu durumda icra emrinin iptali gerekmez. Mahkemece, yazılı gerekçelerle bu yöne ilişkin şikayetin reddi gerekirken kabulü doğru değildir. Borçlunun diğer şikayet nedenleri hakkında inceleme yapılmaması ise, temyiz edenin sıfatı nedeniyle bozma nedeni yapılmamıştır....

    Hukuk Dairesinin 2020/236 E-2646 sayılı kararı ile reddedildiği, her iki kararın da kesinleştiği, itiraz iptali davalarında, icra dosyasında davalı borçluya gönderilen ödeme emrinin ve geçerli bir itiraz dilekçesinin olması gerektiği, icra dosyasındaki ödeme emirleri iptal edildiğinden davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....

      nin borçlu sıfatı bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmiştir.Borçlunun yukarıda detaylı olarak açıklanan bu itirazı, borca itiraz niteliğinde olup, takip prosedürü itibariyle genel haciz yolu ile takipte İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal yedi günlük itiraz süresi içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. Dolayısıyla icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup, hukuki sonuç doğurmaz.Bu nedenle mahkemece itirazın reddi yerine, yazılı gerekçe ile kabulüne ayrıca istem ödeme emrinin iptali talebi ile sınırlı olduğu halde HMK.nun 26. maddesine aykırı şekilde talep de aşılmak suretiyle takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.Diğer taraftan mahkemece şikayetçi borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönündeki şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmeden eksik inceleme ile sonuca gidilmesi de doğru görülmemiştir....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından, "Genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde İİK'nun 62. maddesi hükmüne göre; borçlunun itirazını ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde icra dairesine bildirmesi halinde İİK'nun 66. maddesi uyarınca icra müdürü takibi durdurur. Yine, İİK'nun 8. ve İcra İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 22/2. maddesi gereğince ise; "İcra ve iflas daireleri, yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altlan, ilgililer ve icra müdürü veya muavini veya katibi tarafından imzalanır." Buna göre; ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Çünkü ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir. (HGK. 13.5.2009 tarih ve 2009/12- 185 E.-2009/182 K.)....

        İİK’nun 269/2. maddesi hükmü gereğince ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini aynı Yasa’nın 62. maddesi hükümleri dâhilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Somut olayda; icra takip dosyası içeriğinden anlaşılacağı üzere ödeme emrinin borçlu şirkete 10.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, itirazın 22.02.2021 tarihinde yapıldığı görülmekte olup, İİK’nun 62. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz yapılması gerekirken yasal süre geçtikten sonra yapılan itiraz takibi durdurmaz. Bu durumda icra takibi kesinleşmekle birlikte, geçerli bir itiraza dayalı olmadığından hukuki yarar bulunmayan itirazın kaldırılması talebinin kabul edilmesi doğru değildir....

          GEREKÇE : İzmir 25 İcra Müdürlüğü'nün 2021/9587 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine adi yazılı tahliye taahütnamesine dayalı olarak tahliyeye ilişkin takibe başlandığı, örnek 14 ödeme emrinin borçluya 29/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun 30/09/2021 tarihli dilekçesi ile faize ve ferilerine itiraz ettiği, daha sonra yasal süre içerisinde 05.10.2021 tarihli ek bir itiraz dilekçesi ile tahliye taahhütnamesindeki imzaya itiraz ettiği anlaşılmıştır. İİK'nun 274. maddesinde " İtiraz etmek isteyen kiracı itirazını tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine bildirir. Bu suretle yapılan itiraz tahliye takibini durdurur. 63, 64 ve 65 inci maddeler hükmü tahliye takiplerinde de caridir." düzenlemesi mevcuttur....

          UYAP Entegrasyonu