WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

E. sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine itiraz etmiş olmaları sebebiyle, itirazlarının iptali için, işbu dava açıldığı, ancak, ödeme emrine yapmış oldukları itirazda da açıkça belirttikleri üzere; genel haciz yolu ile ilamsız takiplerde, yetkili icra dairesinin neresi olduğu İcra ve İflas Kanunu m. 50’de düzenlenmiştir ve yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu, gönderilen ödeme emrinde bu konuya ilişkin yetkisizlik itirazlarının bulunmasına ve müvekkil şirketin merkezinin Ankara olduğunu, Ankara İcra dairelerinin yetkili olduğunu bildirmiş olmalarına rağmen; yetkisiz icra dairesinde başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali için de, yine yetkisiz mahkemede dava açıldığı, İtirazın iptali davasının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde öngörülen genel yetki kuralı gereğince; davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının gerekmektiği, ödeme emrine itirazlarında da açıkça bildirdiklerini, huzurdaki davada yetkili mahkeme, Bakırköy...

    Davacı alacaklı 19.3.2012 tarihinde başlatmış olduğu icra takibinde 01.07.2011 tarihli kira parası bakiyesi 9.630,00 TL'nin tahsilini istemiştir. Davalı borçlu itirazında böyle bir borcu olmadığını, istenen kira bedelinin, peşin kira bedeli olduğu için ödeme emrine itiraz ettiğini belirterek takibe itiraz etmiştir. Davalı borçlunun bu itirazı borca itiraz niteliğinde olup, kiracılık ilişkisine ve sözleşmeye itirazı bulunmamaktadır. Mahkemece sözleşmedeki artış şartına göre 1.7.2011 tarihinden itibaren başlayan kira dönemi için yıllık kira parasının saptanarak varsa bu döneme ilişkin ödemeler mahsup edildikten sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 06.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Ödeme emri tebliğ işlemine ilişkin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 150 ve 150/a maddeleri gereğince ödeme emrine itiraz hakkında uygulanması gereken aynı Kanunun 62. maddesinde; "itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak İcra Dairesine bildirmeye mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; ödeme emri ile birlikte takibe dayanak belgelerin tebliğ edilmediğine ilişkin şikayet dışındaki tüm iddialar itiraz niteliğinde olup, itirazın icra dairesine yapılması gerekirken, mahkemeye yapılan başvuru fuzuli bir işlem olup mahkemenin bu sebeple başvuruyu reddetmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası incelenerek reddine karar verilmesi isabetsiz ise de; sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibari ile doğru olan kararın onanması yoluna gidilmiştir....

        İcra Dairesi 2020/2604 Esas numaralı dosya ile ilamsız takip yaptıklarını, 29/06/2020 tarihinde ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 60. maddesinde ve borçluya gönderilen ödeme emrinde de belirtildiği üzere ilgili ödeme emrine bir itirazı varsa 7 günlük bir itiraz süresi tanındığını, borçluya karşı ilgili itiraz sürelerinin bildirildiğini, yine ilgili itiraz süreleri içinde bir başvurusu olmadığını, ödeme emrinin 29/06/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, itiraz süresinin 06/07/2020 tarihinde dolduğunu, icra dosyasının kesinleştiğini, 03/07/2020 tarihinde havale edilen, kimin tarafından verildiği belli olmayan, kimlik tespiti yapılmamış ve imzasız olarak verilmiş bir borca itiraz talebi evrakının, gerekli özen gösterilip kimin tarafından verildiği tespit edilmeden ve imzası alınmadan dosyaya kaydedildiğini, 06/07/2020 tarihinde ilgili icra dosyasında kimin tarafından verildiği belli olan, imzalı ve kimlik tespiti yapılmış bir borca itiraz dilekçesi olmaması...

        Aksi hâlde icra dairesi takip talebini reddeder." şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun'un 4/2-c maddesinde; "Takip talebinde aşağıdaki hususlar yer alır: ...(c) Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı ve soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası: tüzel kişi ise unvanı, vergi kimlik numarası, biliniyorsa ticaret sicil numarası ve Merkezi Sicil kayıt Sistemi numarası: adresi, biliniyorsa telefonu ve elektronik iletişim bilgileri"nin yazılacağı hususunun belirlendiği, böylece ... ile bütün abone sözleşmeleri kapsamında tüketici-tacir ayrımı yapılmadan bütün aboneler hakkında ...'nin uygulanacağı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Yine aynı Kanun'un "Ödeme emrine itiraz" başlıklı 7.maddesinin 1.bendinde "Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde, herhangi bir icra dairesine başvurarak ödeme emrine itiraz edebilir, 3.bendinde; "Süresi içinde borca yapılan itiraz üzerine icra takibi durur....

          verdiğini, davalının icra takibine itiraz etmesinde hiçbir hukuka uygun ve haklı bir nedeni bulunmamakta olduğunu, davalı şirketin asıl borcu ödemiş ancak masraf ve vekalet ücreti alacaklarını ödememek amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, davalı şirket aleyhine başlatılmış olan icra takibinde; borca, ödeme emrine, faize ve tüm ferilere itiraz ettiğini ancak davalı şirketin tüm itirazları hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olup itirazın iptaline karar verilmesinin gerekmekte olduğunu, davalı şirketin müvekkil şirkete cari hesaptan kaynaklanan borcu olduğu ve asıl borca yönelik ödeme yapıldığı ortada iken icra takip masrafları ve vekalet ücretimizi ödemekten kaçınmak amacıyla yapılan itiraz haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket icra takibine itiraz etmekte kötü niyetli olup alacak likit ve belirli olduğundan, kötü niyetli davalı şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekmekte olduğunu, davalı borçlunun, cari hesap sebebiyle ödemekle...

            İcra dairesinin yetkisine itiraz kabul edilerek dosyanın aktarıldığı yetkili icra dairesinde ödeme emri çıkartılmadan yetkisiz icra dairesi tarafından gönderilen ödeme emri üzerine yapılan borca itiraz üzerine elde ki davanın açıldığı, itirazın iptali davasının görülmesinin ön koşulu yetkili icra dairesinde usulen ödeme emri üzerine borca geçerli bir itiraz bulunması gerektiği, dava tarihi itibariyle yetkili ------- ödeme emrinin tebliğe çıkartılmadığı görüldüğünden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir....

              Mahkemece; genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde ödeme emrine itiraz için borçlu tarafından sunulan dilekçede özellikle belirli bir cümle veya kelimenin kullanılmasının şart olmadığı, borçlunun ödeme emrine itiraz iradesini ortaya koyan sözcüklerin kullanılmasının yeterli olduğu, borçlunun dilekçesinden genel olarak itiraz iradesi çıkarılabiliyorsa bunun geçerli bir itiraz olarak kabul edilmesi gerektiği şüpheye düşülmesi halinde ise borçlu lehine hareket edilmesi gerektiği, hususları göz önüne alındığında somut olayda, davalı borçlunun icra dosyasına sunduğu ilgili dilekçenin sonunda açıkça takibin durdurulmasını istediği ve bu istemin aynı zamanda ödeme emrine itiraz olarak değerlendirilmesi gerektiği saptanmakla bu aşamada davacının, icra dairesi işleminin şikâyetin durdurulması işleminin iptaline yönelik şikâyetinin reddine, davalı tarafından icra dairesine sunulan dilekçede açık ve kesin biçimde bir borç ikrarını ifade eden herhangi bir cümle veya sözcük bulunmadığı, bu bağlamda...

              İlk derece mahkemesi kararında; davacılardan ipotekli taşınmaz maliki olan T1 kat ihtarnamesine itiraz hakkının bulunmadığı, itiraz edilmiş olmasının kendisini bir hak bahşetmeyeceği, diğer davacı borçlu yönünden ise kat ihtarnamesinin tebliğ edilmiş olmasının icra emri gönderilmesi için yeterli olduğu, davacının hesap özetine itiraz etmiş olmasına rağmen davada borca ve faize itiraz etmediğinden taleple bağlılık ilkesi gereğince bu hususun resen incelenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı borçlular vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra emrine itiraz ederek takibi durdurma hakkı bulunmadığından usulsüz gönderilen icra emrine itiraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca kat ihtarına süresi içerisinde itiraz edilmiş olması sebebiyle icra emri gönderilemeyeceğini, ödeme emri gönderilmesi gerektiğini beyan etmiş, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

              Davacı, davalının kaçak elektrik kullandığından bahisle aleyhine genel haciz yoluyla icra takibine girişmiştir. Davalının borca itiraz ettiği ve bu nedenle takibin durduğu gerekçesiyle itirazın iptali isteminde bulunmuştur. İcra İflâs Yasası'nın 62/1. maddesi uyarınca "borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine itirazını bildirmeye mecburdur" Aynı Yasanın 66/1. maddesine göre "müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur, itiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra müdürü takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder" Somut olayda davalı (borçlu)'ya ödeme emri 01.07.2003 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu itiraz süresi 08.07.2003 günü dolduğu halde 09.07.2003 tarihinde borca itiraz etmiştir. O halde icra takibine davalının itirazı süresinde değildir. Bu haliyle davacı alacaklı icra dairesinden takip muamelelerine devam edilmesini İcra İflâs Kanunu 66. maddesi gereğince isteyebilir....

                UYAP Entegrasyonu