Ancak, hak tartışmalı ise icra inkâr tazminatına hükmedilemez Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlüdür Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkâr tazminatı, asıl alacak bakımından söz konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir....
Hukuk Dairesi'nin aynı kararında "ancak itirazın iptali kararında ilk defa hüküm altına alınan alacakların tahsili için ilamlı icra takiplerinde çıkarılması gereken örnek 4- 5 icra emrinin borçluya gönderilmesi gerekir…” şeklinde olduğunu, söz konusu Yargıtay kararında da belirtildiği üzere, itirazın iptali kararı üzerine, itirazın iptali kararında ilk defa hüküm altına alınan (İcra İnkar Tazminatı, Vekalet Ücreti, Yargılama Giderleri...) alacakların tahsili için 4- 5 Örnek icra emri gönderilmesi gerekirken, müvekkiline bütün alacak kalemlerini içeren (Duran takipte mevcut tüm alacakları da içeren- Asıl alacak, işlemiş faiz gibi- ) 4- 5 örnek ilamlı icra emri gönderildiğini, bu haliyle takip alacağının tamamının ilamlı alacak haline geldiğini, bu şekilde tüm alacakların ilamlı icra yoluyla talep edilmesinin hiçbir yasal dayanağı bulunmadığından gönderilen icra emrinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, müvekkiline gönderilen 4- 5 örnek ilamlı icra emrinde takip çıkışı 42.833,92 TL olduğunu...
İtirazın iptali davasının koşullarından (dava şartı) biri de; itirazın iptali davası için yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin bulunmasıdır. İtirazın iptali davası takip dolayısıyla icra hukukunun kendine özgü kuralları ile sıkı sıkıya bağlı kendine has bir dava türüdür, bu nedenle bu şekilde açılan davayı alacak davasına dönüştürerek sonuçlandırmak mümkün değildir. İtirazın iptali davalarında davalı (borçlu) icra dosyasına itirazında icra dairesinin yetkisine itiraz etmişse, açıklandığı üzere öncelikle bu yetki itirazı çözülecektir. İcra dairelerinin yetkisi ise genel hükümlere göre belirlenecektir. Yargıtay Hukuk Dairesi 17.12.2012 tarih ... E, ... K. sayılı ilamında: "...Davacı toplam 99.374,28 TL'nin tahsili için Ankara . İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapmıştır. Davalı şirket yetkilisi süresi içerisinde vermiş olduğu itiraz dilekçesinde hem icra müdürlüğünün yetkisine hem de borca itiraz etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçi icra kefili, 02/05/2014 tarihli icra kefalet işleminin ve emekli maaşına konulan haczin geçersiz olduğunu ileri sürerek, anılan işlemlerin ve icra emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmiştir. İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez....
Mahkemece, dosya kapsamı ve icra dosyasına göre, davalının ... İcra Müdürlüğü'ne yetki itirazında bulunması üzerine icra müdürlüğü tarafından verilen yetkisizlik kararı kesinleşmesine rağmen ... İcra Dairelerinde başlatılmış yeni bir takip olmadığı, itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için bu davanın açıldığı yerde icra takibinin yapılmış olmasının gerektiği, davalı hakkında ... İcra Dairelerinde yürütülen bir takip bulunmadığı, dava koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. İİK'nun 50. maddesi icra dairelerinin yetkisini düzenlemiştir. İtirazın iptali davası için İ.İ.K'nunda özel bir yetki kuralı öngörülmemiştir. Bu nedenle yetkili mahkeme somut olayda HUMK'nun 17. maddesine göre belirlenecektir.Dolayısıyla mahkemenin, itirazın iptali davasının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde bakılacağı yolundaki gerekçesi isabetli değildir....
İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır. b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır....
Ancak, hak tartışmalı ise icra inkâr tazminatına hükmedilemez (Yargıtay HGK. 4.3.2009 gün 2009/ 9-57 E, 2009/ 110 K). Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlüdür (Yargıtay 9.HD. 4.4.2008 gün 2007/14360 E, 2008/7511 K.). Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkâr tazminatı, asıl alacak bakımından söz konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir....
İcra İflas Yasasının 67.maddesine dayanan ve genel hükümler çerçevesinde yargılama yapılan itirazın iptali davasına bakacak mahkemenin yetkisini sınırlandırdığı kabul edilemez. Aksinin kabulü anılan yasanın amacına aykırılık teşkil eder. Kaldı ki, itirazın iptalini tetkike yetkili olan mahkeme İcra Dairesinin yetkisine yönelmiş olan itirazı da inceleyebilir. Gerçekte de bu yetki itirazının araştırılması sonucunda kendisinin de yetkili olup olmadığı belirlenecektir. (Saim Üstündağ-İcra Hukukunun Esasları, ... 1995, 6.bası, Sh.101-102 d.not.218 a,b,c) Öte yandan; itirazın iptali davası her ne kadar genel hükümler çerçevesinde yargılamaya tabi ise de davanın temelini icra takibinin oluşturduğunda ve davanın icra takibi ile ayrılmaz bir bütün teşkil ettiğinde kuşku bulunmamaktadır....
Dairemiz`in yerleşik uygulamasına göre de, borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi halinde, itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için, yetkili icra dairesinde mevcut bir takip bulunmalıdır. Dolayısıyla, mahkemenin önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, icra dairesinin yetkili olmadığını tespit etmesi halinde, borcun esasına ilişkin itirazın incelemesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gözetilerek itirazın iptali davasının da salt bu nedenle reddine karar vermesi gerekmektedir. Artık bu durumda, mahkemenin kendi yetkisine yapılan bir itiraz varsa bunu incelemesine gerek kalmamaktadır. İcra dairesinin yetkili olduğunun anlaşılması halinde, bundan sonra mahkemenin yetkisine yönelik itirazı incelemesi, sonucuna göre gerekli kararı vermesi gerekmektedir....
Davacı tarafça her ne kadar davalı tarafın Bakırköy icra müdürlüğünde başlatılan icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmeyerek icra dairesinin yetkisinin kesinleştiğini ve icra takibinin başlatıldığı yerin de itirazın iptali davasında yetkili olduğunu ileri sürmüş ise de, icra dairesinin yetkisinin kesinleşmesi, itirazın iptali davasını görecek mahkemeyi yetkili hale getirmeyecektir. Zira itirazın iptali davalarında, menfi tespit davalarında icra takibinin yapıldığı yeri yetkili kılan düzenlemeye koşut bir düzenleme bulunmamaktadır. Öte yandan icra takibinde icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmeyen borçlunun, itirazın iptali davası açıldığında mahkemenin yetkiline itiraz edemeyeceğine ilişkin bir hüküm de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davalının süresinde ve usulüne uygun yetki ilk itirazının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....