Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı (alacaklı) vekili, borçlu şirketin iş yerinde haczin yapılması nedeni ile mülkiyet karinesinin alacaklı yararına bulunduğunu, ispat yükü kendisine düşen davacının karinenin aksini kanıtlayamadığını,mahcuzlarla ilgili 4 ayrı kişinin istihkak iddiasında bulunduğunu,bir malın birden fazla malikinin bulunamayacağını, haciz mahallinde borçluya ait bir kısım evrakın da bulunduğunu,...’in borçlu şirket ortağı olan ... ile birlikte Asur Tekstil Ltd.Şti.nin ortağı olduğunu ve birden fazla şirketin haczin yapıldığı yerde faaliyet gösterdiğini, alacaklıdan mal kaçırmak için de danışıklı işlemler yapıldığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesini savunmuştur. Davalı (borçlu Baytaş A.Ş.) vekili, haczin aynı binada borçluya ait bağımsız bölümlerde değil, Memiş İplik firmasına ait bodrum ve zemin katta bulunan üçüncü kişilere ait mahcuzlara yönelik yapıldığını ve açılan davanın yerinde olduğunu belirtmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. Davacı üçüncü kişi vekili, haczin yapıldığı otelin bulunduğu taşınmazın borçlu şirkete ait iken satın alınarak tapuda devrin yapıldığını, haczin ise tapudaki devirden sonra olduğunu, ödeme emrinin borçlu şirketin işyeri adresinde işçisi imzasına tebliğ edildiğini ve bu adresin vekil edenine ait adres olmadığını, vekil edenine ait adreste yapılan haczin yasal dayanağının bulunmadığını belirterek, istihkak iddiasının kabulünü talep etmiştir....

      İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, borçlu aleyhine başlatılan icra takibinin kesinleşmesi üzerine alacaklının talebiyle icra müdürlüğünce borçlunun muhtemel olarak ticari ilişkisi bulunan üçüncü kişideki mal, hak ve alacağının haczine karar verilerek bir haciz tutanağı düzenleneceğini ve bu haczin üçüncü kişilere bir haciz ihbarnamesi gönderilmesi suretiyle bildirileceğini, hal böyleyken bankadaki para da üçüncü kişideki hak alacak olarak kabul edildiğinden haciz ihbarnamesi göndermek suretiyle başlatılan haczin kaldırılması şeklinde yapılması gerektiğini, usule ve yasaya uygun olarak yapılan haczin kaldırılması isteminin reddedilmiş olup haciz müzekkeresi sonuçları uygulandığından bahisle yalnızca paraların üzerindeki haczin kaldırılması yönünde karar verilmesinin hukuka dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

      ın 27.05.2004 tarihli haciz tutanağı içeriğindeki, takip konusu borcun Kurumdan olan alacaklarından mahsubu istemi uyarınca, G… … Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nin 2003/19329 ve 2004/10630 sayılı takip dosyalarına aktarılarak, borçlarına mahsup edilmesi işlemi üzerine açılan davada, üçüncü kişinin borcu nedeniyle alacak üzerine konulan haczin kaldırılması ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesi istenmiş; mahkemece haczin kaldırılması yönünde hüküm kurulmuştur....

        Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin borçlu şirketin ticaret sicil kaydında geçen adresinde yapıldığı, İİK’nin 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve istihkak iddiasını her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişinin sunduğu faturaların mahcuzlara uyduğu, borçluların haciz adresini 22.12.2010’da boşaltıp 15.000,00.-TL’lık malı davacıya devrettikleri, aynı tarihte davacının burayı şube iş yeri olarak kiraladığı ve boş olarak teslim aldığı, borçluların işçisinin aynı yerde davacı ile çalışmaya başlamasının genel yaşam deneyi kuralları ile bağdaştığı“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dava konusu haciz, ödeme emrinin de tebliğ edildiği, takip adresinde yapılmıştır....

          KARAR Davacı üçüncü kişi vekili; 12.01.2015 tarihli hacze konu malların mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunu öne sürerek istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı alacaklı vekili, haciz yapılan iş yerinin borcun doğum tarihinden sonra borçlu tarafından üçüncü kişi kardeşine muvazaalı olarak devredildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, haciz yapılan işyerinde borçlunun faaliyetine son verdikten sonra üçüncü kişinin faaliyete başladığı, vergi kayıtları, kira sözleşmesi ve tanık beyanları uyarınca mahcuzların üçüncü kişiye ait olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. 1....

            İcra Müdürlüğü'nün 2009/1579 (2012/308 yeni esas) sayılı takip dosyasında 06.03.2012 tarihinde, haczedilen menkullerin ve işyerinin davalı borçlu şirkete ait olduğunu İcra Müdürlüğünce haczin İİK'nun 99. maddesi gereğince yapıldığı bildirilerek istihkak davası açmak için kendilerine yedi gün süre verildiğini, bunun yasaya aykırı olduğunu, üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davalı borçlu ve üçüncü kişi şirkete dava dilekçesi tebliğ edilmiş, dosya üzerinden haciz yerinde borçlu şirkete ait belgeler bulunduğu, borçlu şirketin yetkilisi ve çalışanları ile üçüncü kişi şirket arasında fiili bağlantı bulunduğu, her iki şirketin işbirliği içerisinde hareket ettiği anlaşıldığından ve mahcuzların borçluya ait olduğu kabul edilmesi gerektiğinden davanın kabulüne üçüncü kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına, takibin devamına karar verilmiştir. Karar davalı üçüncü kişi Şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Bu konuda aktif dava ehliyeti yoktur. 3. kişi ancak istihkak iddiası ve prosedürüne göre haczin kaldırılmasını isteyebilir. Bu durumda, hacze konu kimyasal madde hakkında taşınır mal hükümleri uygulanacağından, davacı 3. kişinin, kendisine ait kimyasal maddeye haciz konulmasına ilişkin icra müdürlüğü işleminin iptali ile haczin kaldırılması yönündeki istemi istihkak iddiası niteliğinde olup, istihkak davasının konusunu teşkil eder. O halde mahkemece, davacı 3. kişinin istemi istihkak davası kapsamında değerlendirilerek, taraf teşkili sağlanmalı, varsa eksik peşin nispi harç ikmal ettirilmeli, tarafların gösterecekleri deliller toplanmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken istemin şikayet olarak nitelendirilip yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

                Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Haciz, üçüncü kişinin ticaret sicil adresinde yapılmıştır. Haciz mahallinde borçlu şirkete ait banka hesap ekstresi,vergi dairesi tahahkuk fişi, fatura, yemek fişi gibi güncel evraklar bulunmuştur. Dosya kapsamında yer alan ticaret sicil kayıtlarına göre, borçlu şirketin %99 hisse sahibi ..., %1 hisse sahibi ...; üçüncü kişi şirketin %99 hisse sahibi ..., %1 hisse sahibi ... iken, dava konusu hacizden 6 gün sonra ortaklar %1 hisseleri birbirine devretmiş olup üçüncü kişi şirketin tek ortağı ..., borçlu şirketin tek ortağı da ... olmuştur. Ayrıca, borçlu şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresine haciz için gidildiğinde adresin boş olduğu, faaliyet gösterilmediği anlaşılmıştır. Davacı üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket ortaklarının karı-koca olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, İİK'nin 97/a maddesi gereğince borçlu ve üçüncü kişinin malı birlikte elde bulundurmaları halinde mal borçlu elinde sayılır....

                  Davalı (alacaklı) vekili, haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapıldığını, üçüncü kişinin borçlunun unvanını kullanarak aynı iş kolunda aynı iş yerinde faaliyet göstermeye başladığını, İİK’nnu 44. maddesindeki gereklerin yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilemediğini belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlular), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu