Arazi niteliğindeki taşınmaza ekilebilir net ürün gelirine göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak; 1)Dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/a maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları sonucu oluşan yeni tapu kaydı ile yeni kadastro krokisi ilgili Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüklerinden getirtilip, yeni duruma göre kamulaştırma konusu daimi ve geçici irtifak alanlarının ölçekli kroki üzerinde ayrı ayrı gösterilmesi için fen bilirkişisinden ek rapor alınmadan, eksik inceleme ile ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulması, 2)Davacı idarece taşınmaz üzerinde daimi ve müstakil nitelikli üst hakkı kurulması talep edildiği halde, daimi irtifak hakkı tesisine ilişkin hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Üst hakkı kurulması Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı üst hakkı kurulması davasına dair karar, davalı müdahil tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak nitelik itibariyle duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenden alınmasına 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tarafların asıl iradesi üst hakkı tesisine ilişkin olduğu yönünde açık bir irade ve buna ilişkin beyanları bulunmamaktadır. Tarafların bu yönde iradeleri bulunsa dahi ilgili üst hakkına ilişkin sözleşme resmi şekle uygun olarak yapılmamıştır. Davacı her ne kadar taraflar arasındaki bu sözleşmenin sırf kira sözleşmesi olmaması nedeni ile tapuya tescil edilmediğini beyan ederek, üst hakkı kurulmasını talep etmişse de; asıl iradenin bu yönde olmadığı, tapuya tescil için tarafların ayrı bir sözleşme düzenleyerek bu hususu çözebilecekken şekle aykırı düzenlenmiş ve açıkça üst hakkı kurulması hükmünü içermeyen bir sözleşmeye istinaden, üst hakkı kurulması talebi bakımından davacının hukuki yararının bulunmadığı, ayrıca davalının taşınmazı satma ihtimalinden bahsederek üst hakkı kurulmasını talep etmesinde de hukuki yararın bulunmadığı, böyle bir durumda sözleşmeye uymamadan dolayı hukuki haklarını kullanabileceği dikkate alınarak davanın reddine," şeklinde karar verilmiştir....
Somut uyuşmazlıkta taşınmazın beyanlar hanesinde davacıya ait 11 parselin hava sahasında 10 parselde yapılan ^ ^inşaatın tecavüzü olduğu şerh verildiğinden mülkiyet hakkı sahibi davacı haksız elatmanın önlenmesini isteyebilir. Mahkemece açıklanan bu durumun gözetilmesi suretiyle istemin hüküm altına alınmasında yasaya aykırılık yoktur. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 726. maddesinde yapılan tanımlamaya göre, üst hakkı başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapılar mülkiyetinin yapı sahibine ait olmasını sağlayan bir irtifak hakkı sözleşmesidir. Yasanın 827. maddesi hükmünce bu sözleşme ancak, arazi maliki ile yapı maliki arasında resmi memur olan Tapu Sicil Müdürü önünde düzenlenebilir. Aralarında resmi sözleşme olmasa bile yapı sahibi ile arazi sahibi arasında üst hakkı tanıyacağına dair adi yazılı sözleşme olmadan doğrudan mahkemeye açılan dava ile hükmen üst hakkı tesisi istenemez....
Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün … no'lu sayfadaki … ada, … parselde kayıtlı gayrimenkul üzerinde 33 yıl süre ile davacı lehine "Bağımsız ve sürekli üst hakkı" tesis edilerek, tapu sicilinde taşınmaz olarak tescil edildiği ve tapu senedinin düzenlendiği, üst hakkı tesisine ilişkin resmi senet tanzim edilip, herbir dönem için ayrı ayrı üst hakkı bedeli taksit tutarları belirlenerek ödeme planına bağlandığı anlaşılmıştır....
Davacılar vekili, müvekkillerinin dava dışı Hazineden 07.06.2011 tarihinde trampa yoluyla devraldığı 234 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, davalılara ait 234 ada 3 No'lu parsel lehine "üst hakkı" şerhi bulunduğunu, bu şerhin 1952 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında tesis edildiğini; ancak, yasal bir dayanağının bulunmadığını, dava konusu 36 No'lu parsel Hazine adına kayıtlı iken, üzerindeki Rumlardan kalan yapının 1982 tarihinde Emniyet Müdürlüğünce yıkılarak yerine polis karakolu ve lojmanı inşa edildiğini, daha sonra trampa yoluyla müvekkilleri adına tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydında yer alan üst hakkına ilişkin şerhin kaldırılmasını istemiştir. Bir kısım davalılar vekilleri, hak düşürücü sürenin dolduğunu, ayrıca dava konusu şerhin hukuki dayanağının bulunduğunu, davanın reddini savunmuştur....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 31/10/2019 NUMARASI : 2018/1ESAS 2019/843 KARAR DAVA KONUSU : Üst Hakkı Kurulması (Üst Hakkından KARAR : Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin Denizli ili Merkezefendi ilçesi, T2 adresinde bulunan Papatya Apartmanının maliklerinden olduğunu, davacıların tapu kaydının Denizli ili, Merkezefendi ilçesi, T5 ada, 6 parsel olduğunu, Papatya apartman inşaatının 2006 yılında başlatılarak 21/03/2007 tarihinde bittiğini, yapı kullanım izni aldıklarını, Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından 2016- 2017 yıllarında yapılan alt yapı çalışmaları çerçevesinde kazılan 1721 sokak boyunca eski atık T9 hattı iptal edilerek, yeni atık T9 hattı döşendiğini, binanın atık su giderleri ve kanalizasyon hattının bu yeni hatta bağlanması için yapılan işlemler sırasında, binanın 5 daire bulunan bölümündeki bodrum katının mesken olarak tescili sebebiyle, mesken bulunan bölümün kanalizasyon ve su giderinin, bağlanması gereken...
karakola götürüldüğü ve burada yapılan üst aramasında cüzdanın sanıktan ele geçirilmesi karşısında, sanığın üzerine atılı bulunan suçun TCK'nın 35. maddesine göre teşebbüs aşamasında kaldığının gözetilmemesi, b-Sanık hakkında TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun, kendi altsoyu açısından koşullu salıverme tarihine; kendi altsoyu dışındaki kişiler yönünden ise, cezasının infazı tamamlanıncaya kadar süreceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
Davaya konu 281 parsel sayılı taşınmaz üzerinde iki katlı bir bina bulunmakta olup, üst katı ev, alt katı atölye olarak kullanıldığı halde mahkemece üst katın ve alt katın kimler tarafından kullanıldığı tanıklardan açıkça sorulmamış, bu durum açıklığa kavuşmadan hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca binanın üst katının ve alt kattaki atölyenin kimler tarafından kullanıldığı tanıklardan sorulmak suretiyle açıkça saptanmalı, yukarıda değinilen ilkelere göre davacı ve davalı tarafından ayrı ayrı kullanıldığı tespit edilirse davanın reddine, aksi halde şimdi olduğu gibi davanın kabul yoluna gidilmelidir. Eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, yıllık hasılattan pay alınmasını da kapsayan eksik ödenen irtifak hakkı bedelinin tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, üst hakkından kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 6. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 11.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....