Mahkemece, davacıya ait taşınmaz yararına, davalıya ait 7 parsel sayılı taşınmaz üzerinden 06.08.2009 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ve kırmızı renkle gösterilen 16 metrekarelik alandan üst hakkı kurulmuştur. Davacı taşınmazı yola cepheli olup, mutlak veya nispi geçit ihtiyacı içerisinde bulunmadığından davanın reddi yerine istemin hüküm altına alınması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de, HUMK’nun 74. maddesi uyarınca hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Davacı gerek dava dilekçesinde, gerekse yargılama sırasında üst hakkı kurulması isteminde bulunmamıştır. Bu nedenle, mahkemece, davacının istemi bulunmadığı halde talep aşılarak üst hakkı kurulmasına biçiminde karar verilmesi de doğru değildir....
Mahallesi, 30/4, 30/5 Pafta 1221 Ada, 191 parsel sayılı taşınmazın 43.531,18 m2' lik kısmı üzerinde davalı lehine 01.05.2005 başlangıç tarihli ve 01.05.2035 bitiş tarihli olmak üzere toplamda 30 yıl süreli bağımsız ve daimi üst hakkı kurulduğunu ve Mapa firmasına üst hakkı tapusu da çıkarıldığını ve üst hakkı tesisine ilişkin akdedilen sözleşmenin 3. maddesinde taraflar arasında akdedilen dört ve beş yıldızlı otel sözleşmeleri ile bunların eki olan tüm zeyilnamelere atıfta bulunularak, üst hakkı kurma sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası olduklarının zikredildiğini ve “..İşbu sözleşme hükümleri ile Sözleşmeler hükümleri arasında aykırılık bulunması durumunda işbu sözleşme hükümleri geçerli (öncelikli) olarak kabul edilecektir.” denilmek suretiyle bağımsız ve daimi üst hakkı sözleşmesinin önceki sözleşmelerin yerini aldığını, üst hakkı kurma sözleşmesinin taraflar arasında asıl hüküm teşkil edecek sözleşme olduğunun açıkça ifade edildiğini Üst Hakkı Kurma Sözleşmesinin 7. maddesinde ise...
Türk Medeni Kanununun 831’inci maddesi hükmü uyarınca üst hakkı sahibi, üst hakkından doğan yetkilerini veya üst hakkı sözleşmesinden doğan bir borcu önemli ölçüde ihlal ederse, yüklü taşınmaz maliki üst hakkının kendine devredilmesini talep edebilir. Bu düzenleme ile hükmün sevk edilişindeki gerekçeler de nazara alındığında, üst hakkı ilişkisine son verilme imkanı sınırlandırılmıştır. Zira üst hakkı sahibinin, üst hakkından uzaklaştırılması sadece taraflar arasındaki ilişkinin ağır şekilde ihlal edilmesi halinde ve bir bedel karşılığında mümkündür. Bu bağlamda, Türk Medeni Kanununun 831’inci maddesi emredici nitelik taşır ve üst hakkı sahibinin bu hakkını kaybetmesine yol açabilecek borca aykırılık ve haklı nedenle fesih kurumlarına göre özel hüküm niteliğindedir. Üst hakkının süresinden önce devredilmesi istemi, üst hakkının sağladığı yetkilerin ağır şekilde aşılması veya üst hakkı sözleşmesinden doğan borçların önemli ölçüde ihlal edilmesi koşuluna bağlanmıştır....
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, üst hakkından kaynaklanan ödemeden Gelir Vergisi Kanunun 94. maddesine uyarınca tevkif suretiyle tahsil edilen vergilerin yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle düzeltme ve şikayet başvurusu yapılmış ise de, açılan davada Vergi Dava Dairesince, verginin yasallığı ilkesi uyarınca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun vergi tevkifatını düzenleyen 94. maddesinde açıkça sayılmayan üst hakkı ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapılmasına hukuken olanak bulunmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü, üst hakkı sözleşmesinin hukuk alemindeki yerinin ve ne şekilde nitelendirilmesi gerektiğinin tespitine bağlı olup, söz konusu üst hakkının nitelendirilmesi hukuki yorum gerektirdiğinden, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların, ancak tahakkuk işlemine karşı süresi içerisinde açılan davada incelenmesi mümkündür....
Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; asıl amme borçlusu şirketin sahip olduğu üst hakkına ait tapu kayıtlarının incelenmesinden, bu hakkın tapuda halen asıl amme borçlusu şirket adına kayıtlı bulunduğu, haktan kaynaklanan işletme hakkının devrinin hakkı sona erdirmeyeceği, üst hakkı üzerine haciz ve ipotek konularak paraya çevrilmesinin mümkün olduğu, üst hakkının karşılayacağı alacak miktarının üst hakkının kalan kullanım süresi ve taşınmazın değeri üzerinden yapılacak değerleme suretiyle belirlenebileceği, bu yol izlenerek üst hakkı üzerindeki rehin ve diğer hacizler de dikkate alınıp amme alacağının asıl amme borçlusu şirketten tahsil edilip edilemeyeceğinin ortaya konulmasının gerektiği, bu usule uyulmaksızın kanuni temsilci adına takibata geçildiğinden, asıl amme borçlusu şirket nezdindeki tüm takip yolları tüketilmeksizin düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir...
İstinaf sebepleri: Davacı vekili süresinde sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasındaki ilişkinin üst hakkı sözleşmesi olduğunu, davalı ile resmi şekilde üst hakkı sözleşmesi yapıldığını, üst hakkının halen devam ettiğini davalının bu üst hakkına dayalı olarak taşınmazları ipotek ettirdiğini, davalının taşınmazı malik gibi tasarruf ettiğini belirterek mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi talep etmiştir....
Yanlar arasındaki çekişme 3.6.1992 tarihli ilk protokolün bir üst hakkı tesisi sözleşmesi olup olmadığı ve ikinci sözleşme ile bu sözleşmenin hükmünü yitirip yitirmediği noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere üst hakkı başkasının taşınmazı üstünde veya altında inşaat yapma veya önceden yapılmış bir inşaatı koruma yetkisi sağlayan ve bu inşaat üzerinde irtifak hakkı sahibine mülkiyet hakkı kazandıran bir irtifak hakkıdır. Üst hakkına ilişkin yasal düzenlemeler Türk Medeni Kanununun 726 ve 826-836.maddeleri arasında yapılmıştır. Olağan yolla üst hakkı tesisi, önce tarafların üst hakkı kurulması konusunda yazılı veya sözlü anlaşma yapmaları, ilgili Tapu Siciline giderek iradeleri doğrultusunda resmi senet düzenletip üst hakkı kuruluş senedini tanzim etmeleri, bundan sonrada resmi memurdan üst hakkının bir irtifak hakkı olarak taşınmaz kaydına şerh edilmesi veya tescil talebinde bulunmaları suretiyle kurulur....
Dosya arasında yer alan Sayıştay’ın 2010/1248 karar sayılı ilamında; 13.08.1999 tarihli kira sözleşmesi uyarınca müteahhit firmanın yapacağı tesisler için Hazine Müsteşarlığı’ndan 29.08.2000 tarihinde yatırım teşvik belgesi alındığı, 502 yataklı yatırım teşvik belgesinde ilgili tesisin toplam proje bedelinin 15.575.620,00TL olduğu, daha sonra ilgili belgenin revize edilerek 574 yatak kapasitesi üzerinden yatırım teşvik belgesi alındığı, 502 yataklı tesisin proje bedeli 15.575.620,00TL ise sözleşmenin plan ve projede tadilat başlıklı 9. maddesine göre 574 yataklı tesisin proje bedelinin 17.809.573,00YTL olması gerektiği, 7. madde uyarınca üst hakkı bedeli proje bedelinin binde beşinden az olamayacağı için 2000 tarihinde 574 yatak kapasiteli tesis için 89.047,87TL üst hakkı bedeli alınması gerektiği, bu doğrultuda sonraki yıllarda üst hakkı bedelinin açıklanan Üfe oranında arttırılması gerektiği belirtilerek ekteki hesap tablosunda 2007 yılına kadar ödenmeyen toplam 671.319,67TL’lik üst hakkı...
zarar görmeyen ve katılma hakkı bulunmayan Gümrük İdaresi'nin davaya katılan olarak kabul edilip lehine vekalet ücretine hükmolunması, 4- 5237 sayılı TCK.nun 61.maddesi uyarınca alt ve üst sınırlar arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı ve failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı unsurları dikkate alınması gerekmekte olup, sanık hakkında adli para cezasının eylem ile ceza arasındaki orantıyı bozacak şekilde üst hadden tayin edilmesi, 5- TCK'nın 53.maddesinin (3) fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki "velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun" sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Yasaya aykırı...
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 01.06.2000 tarihinde tescil edilen üst hakkı irtifakının sözleşmeye aykırılık sebebiyle terkini istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişilerin üst hakkı sözleşmesinin 4.maddesine aykırı bir davranış bulunmadığını saptamaları üzerine de dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı Hazine temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanununun 726.maddesinde yapılan tanımlamaya göre üst hakkı; bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyetinin irtifak hakkı sahibine ait olmasını ifade eder. Bu şekilde yasa koyucu zeminin mülkiyeti malike ait iken, üst hakkına konu yapıların mülkiyetini hak sahibine bırakmıştır. Türk Medeni Kanununun 780.maddesine göre irtifak hakkının kurulması için, tapu kütüğüne tescil şarttır....