bakımından son derece yetersiz olduğuna kuşku bulunmayan bu idari önlemlerin alındığından ve Devletin olanaklarının daha fazlası için yeterli olmadığından bahisle sorumluluktan kurtulmanın mümkün bulunmadığı, bu bakımdan, davalı idarenin üzerine düşen önlem alma sorumluluğunu yerine getirmiyerek hizmet kusuru işlediğinin kabulü gerektiği, öte yandan gerek olayın meydana geliş tarzı ve gerekse adli yargı yerince davacının eşi hakkında verilen aklanma kararı karşısında, davacının kusurundan sözedilemiyeceği, olaydan duyulan ağır elem ve ıstırap ve günün koşulları karşısında istenilen tazminatın davacının sebepsiz zenginleşmesini doğuracak bir miktar olmadığının da kabulü gerektiği gerekçesiyle davacının duyduğu acı ve üzüntü nedeniyle 15.000.000 TL. manevi tazminatın davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir....
Bölge adliye mahkemesince önlem nafakasının artırılmasına yönelik davanın tefriki ile kadının sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince davalı kadın tarafından erkeğin boşanma davasının kabulüne ilişkin verilen hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu gözetilmeksizin, hükmün sadece istinaf edilen diğer yönlerden incelenerek karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde; bölge adliye mahkemesince yapılacak iş ilk derece mahkemesi hükmünü davalı kadının tüm istinaf itirazlarını dikkate alarak inceleyip karar vermekten ibaretken, bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
almasının beklenemeyeceği gözetilmeden sulama kanalının yerleşim yerleri içerisindeki kısmının çocuk ve diğer canlıların girmesini önleyecek şekilde önlem alınmaması ve fiziki olan, tel çit, tel örgü, ve duvar gibi engellerle girişin kapatılmaması nedeniyle sanığa kusur izafe eden bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 04/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Birlikte yaşamaya ara verilmesinin davacı bakımından haklı sebebe dayandığı ileri sürüldüğüne göre, davacının konutla ilgili özgülenme yönündeki isteği, Türk Medeni Kanununun 197'nci maddesinin (2.) fırkasına dayanan "konut ve ev eşyasından yararlanma" yönünde önlem alınması niteliğindedir. Davacının, tarafların fiilen ayrılmalarından sonra konutta oturmamış olması, şartlarının gerçekleşmesi halinde konut ve ev eşyasından yararlanma yönünde önlem alınmasına engel teşkil etmez. Toplanan delillerden, birlikte yaşamaya ara verilmiş olmasının davacı bakımından haklı sebebe dayandığı gerçekleşmiştir. Öyleyse, konut ve ev eşyasından davacının yararlanmasıyla ilgili yasal önlemin alınmasına karar verilmesi gerekirken, isteğin yasal olmayan gerekçe ile reddi doğru bulunmamıştır....
./2013 tarihinde meydana gelen fırtınada aracın hasar uğradığını, davalı tarafın yeterli önlem almayarak bu hasarın oluşmasında kusurlu bulunduğunu, bu olaydan 7 ay öncesinde aynı otoparkta fırtına nedeniyle araçların hasara uğradığını, yeterli önlem alınmadığını, aracın hasarlanması nedeniyle ....921,62 TL zararın oluştuğunu ileri sürerek ....921,62 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı temsilcisi, olayda mücbir sebebin bulunduğunu, dalgaların bu kadar yükseleceğinin öngörülemeyeceğini, zararın oluşmasını engellemek adına araçların çekicilerle fırtına bölgesinden uzaklaştırıldığını, buna rağmen hasarın meydana gelmesinde kurumun bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
nın sahibi olduğu sanığın işyerinin kuzey bitişiğindeki işyerinin çatısında bulunan su dolu kovayı almak istediği, no:... da bulunan bu işyeri üzerinde yürüdüğü esnada bastığı şeffaf eternitin kırılması sonucu 8 metre yükseklikten işyerinin içine düşerek vefat ettiği olayda, 06.05.2013 ve 20.10.2013 tarihli bilirkişi raporlarında sanık ... çatı tadilatı ve izolasyonu yapılırken işyeri ve komşu işyeri çevresinde gerekli güvenlik tedbirlerini almaması nedeniyle kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; sanığın sorumluluğunun tadilatın yapılması için kullanımı gerekli olan alan ile sınırlı olduğu, tadilatın yapımı bakımından komşu işyerinin de önlem alması gibi bir sorumluluktan söz edilemeyeceği, dolayısıyla yan binada meydana gelen ölüm olayını önleme bakımından sanığın alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığından, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,İsabetsiz olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi...
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi Suç : Taksirle yaralama Hüküm : Beraat Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılama sonunda yüklenen suç açısından sanığın kusuru olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sanığın kusurlu olduğuna, gerekli önlem ve tedbiri almadığına ilişkin temyiz itirazının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 21.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Uyuşmazlık ve hüküm * "sözleşemeye dayalı kirlilik önlem payına" yönelik alacak istemine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : Dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 26.02.2007...
Buna göre tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen mevcut gelir durumuna , müşterek çocuğun ihtiyaçlarına, giderlerine göre çocuk için takdir edilen önlem nafakası ve miktarı TMK.m.4 gereğince hakkaniyete uygun görülmekle davalının bu yöne ilişkin istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tanık Kutluay'ın beyanı ile kadının, erkekten 3 yıl önce gördüğü şiddet nedeniyle tarafların ayrıldıkları, bu gerekçe ile kadının ayrı yaşamakta haklılığı gerekçe gösterilerek birleşen önlem nafakası davasının kabul edildiği, davalı erkeğin önlem nafakası kararını istinaf etmediğinden söz konusu kararın ve ve tarafların şiddet nedeniyle ayrıldıkları yönündeki tespitin kesinleştiği, tanık Duran'ın beyanında tarafların halen birlikte yaşadıklarına davalı erkeğin vakıa olarak dayanmadığı gibi bu zamana kadar da bu yönde her hangi bir iddiada bulunmadığı, bu durumda geçimsizliğe sebep olan olaylarda kadının kusursuz olduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu, evliliğin devamında taraflar ve çocuklar açısından herhangi bir yarar kalmadığı, boşanma davasının reddinin hatalı olduğu anlaşıldığından davacı kadın vekilinin istinaf talebinin kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, reşit olmayan müşterek çocuklar Kutluay, Bayram Akif ve Hüseyin...