İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece '' görülmekte olan dava kooperatif üyeliğinden kaynaklı tapu iptal ve tescili davasıdır. Davacı taraf, dava konusu taşınmazın kooperatif temsilcileri tarafından ileride kendisine ait olacağı belirtilerek yerleştirildiğini, taşınmazın kendisine ait olduğunu ve davalı adına tapu kayıtlı olmasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle tapu kaydının iptal ile adına tescili talebinde bulunmuştur. Dosya kapsamındaki belge, kayıt ve bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın ferdileşme işlemine istinaden davalı adına tescil edildiği ve tescilin resmi şekle uygun olarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafın davalı kooperatife ortak- üye olunması aşamasında kendisinin imzalı beyanı ile verdiği beyanında 2. Etap 99,50 m2 lik dairelerden biri için ortak olmak istediği anlaşılmaktadır....
Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamına göre; davacı, davada davalı eş ... tarafından diğer davalılar ... ... ve ...’e yapılan satışların muvazaalı olduğu iddiası ile iptali ve davalı eş adına tescili, bunun yanında davalı eşe dönecek tapu kaydının eşler arasındaki mal rejimi gereğince tasfiye edilerek yarı paya ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili mümkün olmadığı takdirde alacak isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. 3.kişiler ... ve ...’a geçen taşınmazlara ait tapu kaydının iptali ile eski malikine yani davalı eş ...’e dönüşünün sağlanması ile ilgili davayı açmakta davacının hiç şüphesiz hukuki yararı bulunmaktadır. Anılan taşınmazların tapu kaydının iptali ile eski malike dönüşü sağlandığında açılan edinilmiş mallara katılma alacağının tahsili sağlanmış olacaktır....
Hukuk Mahkemesinin 02.11.1994 gün ve 1994/38-443 sayılı karar ile tapu kaydının iptaline karar verildiği gerekçesiyle mülkiyete ve tazminata ilişkin açılan davaların reddine karar verilmiş ise de, taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı nazara alınmadan hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; davacı tarafından açılan dava, dava konusu 102 ada 1 parselin Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nin 02.11.1994 gün ve 1994/38-443 sayılı kararı ile tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle tesciline karar verildiği, ancak hâlen tapu sicilinde infazının yapılmadığı belirtilerek yeniden adına tescili, aksi takdirde Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı devletin hukukî sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemli olarak terditli dava açmıştır....
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen rapora göre çekişmeli taşınmazın 1943 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı, daha sonra 1744 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarıldığı anlaşıldığına, 1744 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması sonucu orman dışına çıkartılan yerlerde tapu kaydına değer verilebilmesi için dayanılan tapu kaydının orman kadastrosunun kesinleşmesinden önce oluşması, orman kadastrosunun itirazsız kesinleşmesi ve tapu kaydının 4785 Sayılı Yasa karşısında geçerliliğini sürdürmesinin gerekli olduğu, somut olayda; davacının tutunduğu tapu kaydının, çekişmeli yerin kesinleşen orman kadastrosu içinde iken başka bir anlatımla, orman olan yer için oluşturulduğuna, 1744 Sayılı Yasanın 2. maddesi uygulamasında bu tapu kaydına değer verilemeyeceğine, davalı kişinin tutunduğu tapu kaydının 1943 orman tahdidi...
Yönetimi; 1797 parselin kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı, tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili, davalının el atmasının önlenmesi, beyanlar hanesindeki şerhlerin silinmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, Hazinenin el atması bulunmadığından el atmanın önlenmesi isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali tescil ve el atmanın önlenmesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 Sayılı Yasaya göre 1945 yılında yapılıp 1946 yılında ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu mevcuttur. Daha sonra 03.03.1978 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2....
DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle,Müvekkilinin Samsun ili Atakum ilçesi Çobanlı mahallesindeki 216 parselde 169,16- m2 ve yine aynı mevkideki 217 parselde 50,80- m2 olmak üzere toplam 219.97- m2'nin sahibi olduğunu, dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak, Orman Genel Müdürlüğü'nce taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğundan bahisle; Samsun 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/572E. sayılı dosyası ile, müvekkil ve diğer hissedarlar aleyhine, tapu iptali ve tescil davası açtığını, yapılan yargılama neticesinde, Samsun 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 24.10.2019 tarih ve 2018/572E.-2019/526K. sayılı Kararı ile davaya konu taşınmazın müvekkil ve diğer davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle hazine adına tapuya kayıt ve tesciline hükmettiğini, bahse konu durumdan sonra, tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle...
Davacı Hazine birleştirilen 2003/576 esas sayılı dava dosyası ile 231 ve 232 parsel sayılı taşınmazların tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu yörede 1940 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır ; orman yönetimi ise ana dosya ile 214, 231 ve 232 numaralı parsellerin tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu yörede 1940 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir....
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur....
Belediyesi tarafından yapılan 38 nolu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilmediği ve halen geçerliliğini koruduğu, anılan imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağından söz edilemeyeceği belirlenerek işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken vekalet ücretinin maktu olması gerekirken nispi olarak tayin ve takdiri doğru değildir. Ancak, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 6....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı ... vekili; Kabasakal Köyü 896 (57) nolu kök ... parselinin, davalı ... Belediyesinin 38 nolu imar düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce ... adına kayıtlı 904 sayılı kadastral parselin ... sınırları içerisine Kabasakal Köyü 4831 ada 1 sayılı imar parselinin tescil edildiğini, ancak Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptalle sonuçlandığını ileri sürerek; tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiyle dava açmıştır....