Hakim, bir davada sadece tarafların ileri sürdüğü maddi olaylar, sonuç ve istemlerle bağlı olup; tarafların dayandığı kanun hükümleri ve onların nitelendirmeleriyle bağlı değildir. Bunun doğal sonucu olarak hakim, kanunları doğrudan doğruya uygulayarak iddia ve savunmadaki sonuç ve istemleri karara bağlamakla yükümlüdür. Mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirlenir (4722 sayılı Yasa m.17). Davalılardan .....murisin 2008 yılında boşandığı eşi olup, veraset belgesine göre murisin çocukları dışında yasal mirasçısı bulunmamaktadır. TMK.'nun 181. maddesine göre; “Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.” Somut olayda, iptale konu vasiyetname boşanmadan önce yapılmış olup, ölüme bağlı tasarruf olma niteliği ise tartışmasızdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, muris muvazaası sebebine dayalı tapu iptali ile tescil bu olmadığı takdirde tenkis ve ayrıca beklenen miras hakkından mirascının tek yanlı feragatının geçersizliğinin tespitine ilişkindir. Davada öncelikle çözümlenmesi gereken, muris muvazaası koşullarının gerçekleşmiş olup olmadığının tespiti, gerçekleştiği takdirde mirasçının tek yanlı olan beklenen miras hakkından feragatnamesine değer verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Beklenen miras hakkına ilişkinh tek yanlı feragatname TMK'nun miras hükümleri bölümünde düzenlenen ölüme bağlı bir tasarruf niteliğinde olmadığı göz önünde alındığında temyiz incelemesi görevi Dairemiz'e ait bulunmamaktadır. Dosyanın temyiz incelemesi için gönderildiği Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin görevli olduğunu belirterek gönderme kararı vermiş, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi de Dairemiz'in görevli bulunduğunu açıklayarak dosyayı Dairemiz'e göndermiştir....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Türk Medeni Kanunu’nun 565. maddesinin 1, 2 ve 3....
Sağlar arası veya ölüme bağlı bir tasarruf ile saklı pay sahibi mirasçının saklı payına el atıldığı takdirde, yapılan o tasarruf, tenkis davası yolu ile saklı paylı mirasçının saklı payı sağlanıncaya kadar indirime tabi tutulacaktır. Başka bir anlatımla; saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın saklı paylarına el atması halinde onun, ölümünden sonra bu el atmanın ortadan kaldırılmasını, saklı paylarının tamamlanmasını talep ve dava edebileceklerdir. İşte, bu tür davalara da tenkis davası denilmektedir. O halde tenkis davası, miras bırakanın sağlar arası veya ölüme bağlı tasarruf veya tasarruflarıyla, tasarruf edilebilir kısmı aşması halinde, bu tasarrufların, tasarruf edilebilir kısım oranına indirilmesini temin eden hukuki bir olgudur. (4721 s. TMK m. 560- son) Saklı pay sahibi mirasçı, tenkis davası açabileceği gibi, tenkis isteme hakkı, henüz yerine getirilmemiş tasarrufların, yerine getirilmesini istemesi halinde defi yolu ile de kullanılabilecektir. (4721 s....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. 5.6. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK’nun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 fıkrasında gösterilenler) tenkis uygulanırken TMK’nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı saklı paylı mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan saklı paydan fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....
CEVAP: Davalı T5 vekili cevap dilekçesinde; Tenkis davalarının murisin ölüm tarihi itibari ile mevcut olan terekesine göre hesaplandığını, muris dava dilekçesinde belirtilen vasiyetnameden sonra taşınmazlar üzerinde tasarruf işlemi yaparak vasiyetnamesinden döndüğünü, Medeni Kanun ve yerleşik Yargıtay kararları göz önüne alındığında tenkis hesabı yapılır iken; murisin ölüm anında terekesinde mevcut olan malvarlığı göz önüne alınması gerektiğini, şayet bu malvarlığı saklı paya tecavüz ederse önce ölüme bağlı tasarruflarda tenkis hesabı yapıldığını, murisin ölümü anında terekesinde, ölüme bağlı tasarruf olarak vasiyetnamesinde sadece 2331 parsel nolu taşınmazı olduğunu, bunun dışında murisin vasiyetnameye konu olmayan ve ölüm anında kendine ait olan taşınmazları da bulunduğunu, vasiyet konusu diğer taşınmazlar üzerinde tasarruf yapıldığından artık bu taşınmazların vasiyet konusu olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığını, vasiyetname konusu olmayan diğer taşınmazlar ile birlikte murisin terekesi...
Davalılar ... ve Sabiha vekili cevap dilekçesinde,öncelikle hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, müteveffanın sağlığında özgür iradesi ile tasarruf hakkını kullanabilmesinin kanunun kişilere verdiği bir hak ve özgürlük olup, müteveffanın hayatta iken noter önünde iki tanığın katılmasıyla resmi vasiyetname yapmasında usul ve yasaya aykırı bir durumun bulunmadığını, TMK.'da ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilecek hususların belirtildiğini, TMK.'nun 557. maddesinde sayılı nedenlerden birine dayanılarak davacı tarafça dava açılmadığını savunarak,davanın reddini istemiştir....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığını objektif ve subjektif unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunu'nun 565. maddesinin 1, 2 ve 3.bentlerinde gösterilenler ) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunu nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hissesinden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....
Davalı, ....’nın ölüme bağlı tasarruf işlemi ile davalıyı ön mirasçı olarak atadığını, .... ve ....’nın tek mirasçısı olduğunu, davacıların dayandığı mirasçılık belgesinin iptali için dava açtığını, davacıların saklı payları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, aktif husumet yokluğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, miras payının iadesi veya tenkis istemlerine ilişkindir. Davacıların 29.05.2011 tarihinde vefat eden ...’in mirasçıları olduğu anlaşılmaktadır. TMK’nın 506/3. maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle davacıların saklı payı bulunmamakta ise de muris ....’nın vefatı anında TMK’nın 506/2. madde uyarınca saklı pay sahibi annesi .... sağ olup .....’nın mirasçısı olduğundan davacılar bu pay nedeniyle saklı paya sahiptirler. Bunun yanında, .... ve .... tarafından .... Noterliği’nde 04.02.1994 günü düzenlenen ölüme bağlı tasarrufun iptali için davacılar tarafından .......
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 560 ila 571. maddeleri arasında öngörülen tenkis davası, murisin bağış gibi sağlar arası, miras mukavelesi veya vasiyet gibi ölüme bağlı tasarruflarının söz konusu olduğu durumlarda dinlenebilir. Oysa, eldeki davada, murisin yaptığı temlik ne sağlar arası tasarruf ne de ölüme bağlı tasarruf olmadığına göre tenkis davasının dinlenmesine olanak yoktur. O halde, yerel mahkemenin davanın reddine dair kurduğu hüküm bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğrudur. Davacının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 2.75.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....